İbnü’s-selcî

23 Ramazan 181 (18 Kasım 797) tarihinde doğdu. Kudâa kabilesinin kollarından Benî Selc'e mensuptur. Bazı eserlerde İbnü's-Sellâc şeklinde anılması, Selcî nisbesinin aileden birinin icra ettiği kar veya buz (selc) satıcılığı mesleğiyle irtibatlandırılmasından kaynaklanmış olmalıdır. Fıkıhta en önemli hocası Hasan b. Ziyâd el-Lü'lüî olup adı sık sık bu hocası ile birlikte zikredilmiştir. Ayrıca Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî ve Ebû Yûsuf'un önde gelen talebeleriyle Bişr b. Gıyâs el-Merîsî'den fıkıh tahsil etti. İbn Uleyye, Vâkıdî, Vekî' b. Cerrâh ve Yahyâ b. Âdem gibi muhaddislerden hadis dinledi; Yahyâ b. Muhammed el-Yezîdî'den kıraat dersi aldı. Kendisinden İbn Şeybe, Hasan b. Ziyâd'ın müsnedini tedvin eden Muhammed b. İbrâhim b. Hubeyş el-Begavî, Abdullah b. Ahmed b. Sâbit el-Bezzâz, Ebû Abdullah Muhammed b. Abdullah el-Herevî, Abdülvehhâb b. Ebû Hayye gibi âlimler hadis ve Ebû Ca'fer Muhammed b. Ali el-Kureşî kıraat rivayet etti. Tahâvî'nin hocası Ahmed b. Ebû İmrân ile Ahmed b. Mûsâ el-Kummî de ondan fıkıh öğrenmiştir.

Halife Mütevekkil-Alellah, İbnü's-Selcî'yi Bağdat kadılığına tayin etmek istemişse de bir rivayete göre Bişr b. Gıyâs el-Merîsî'nin fikirlerini desteklediği yönündeki ihbar üzerine, diğer bir rivayete göre ise Ahmed b. Hanbel'in onaylamaması sebebiyle bundan vazgeçmiştir. İbnü's-Selcî'nin kadılık teklifini kendisinin kabul etmediği de nakledilmiştir. İbnü's-Selcî 4 Zilhicce 266 (16 Temmuz 880) tarihinde Bağdat'ta vefat etti, vasiyetine uyularak Dârürrakīk mevkiindeki evine defnedildi. Ölüm tarihi hususunda 6 ve 10 Zilhicce (18 ve 22 Temmuz), yıl olarak da 257 (871) ile 267 (881) arasında değişen farklı rivayetler de vardır.

Zamanında Hanefî fıkhının otoriteleri arasında sayılan İbnü's-Selcî, sahip olduğu re'y ile hadis bilgisi sayesinde Ebû Hanîfe'ye ait görüşlerin illetlerini ve hadisten dayanaklarını tesbit ederek mezhebin temellendirilmesine katkıda bulunmuştur. Taṣḥîḥu'l-âs̱âri'l-kebîr adlı eserini bu amaçla kaleme almış olması kuvvetle muhtemeldir. İbnü's-Selcî, Îsâ b. Ebân ile birlikte, III. (IX.) yüzyılda Hanefî fıkıh geleneğini kendi usulü çerçevesinde geliştiren ve yeni meseleler karşısında savunan en önemli simaları arasında yer almaktadır. Bu gelişmelerin başında, mihne hareketinin başarısızlığa uğramasının ardından en parlak günlerini yaşayan ehl-i hadîsin Hanefîler'e karşı eleştirilerinin yoğunlaşması gelmektedir. İbnü's-Selcî, ehl-i hadîse ve özellikle bu hareket içinde yer alan Hanbelî mezhebiyle Haşviyye'ye karşı hem kelâm hem fıkıh sahasında verdiği mücadele ile kendini göstermiştir. Nitekim ehl-i hadîsin önde gelen siması Osman b. Saîd ed-Dârimî'nin er-Red ʿale'l-Merîsî el-ʿanîd adıyla tanınan eseri aslında Merîsî'ye olduğu kadar Selcî'ye karşı yazılmış bir reddiye mahiyetindedir.

İbn Adî, Zekeriyyâ b. Yahyâ es-Sâcî, Ebü'l-Feth el-Ezdî, Kavârîrî, Ebü'l-Ferec İbnü'l-Cevzî ve Zehebî gibi muhaddisler İbnü's-Selcî'nin şahsına ve bazı rivayetlerine sert eleştiriler yöneltmişlerdir. Bunlar arasında kâfir ve yalancı olduğu, Müşebbihe'nin görüşlerini desteklemek için hadis uydurduğu, ya da Ebû Hanîfe'nin ictihadlarıyla tezat teşkil eden hadisleri hükümsüz kılacak hileler tasarladığı, bu sebeple de kendisinden rivayette bulunulamayacağı şeklinde ağır tenkitler bulunmaktadır. Ancak İbnü's-Selcî'nin, lehinde mevzû hadisler rivayet ettiği ileri sürülen Müşebbihe'yi tenkit için er-Red ʿale'l-Müşebbihe adlı bir eser kaleme alması, bu eleştirilerin şiddetinde görüş ayrılıklarının belli bir rol oynadığını düşündürmektedir.

İbnü's-Selcî'nin çeşitli görüş ve rivayetleri başta Ebü'l-Leys es-Semerkandî'nin en-Nevâzil fi'l-fürûʿ ve ʿUyûnü'l-mesâʾil'i ile Serahsî'nin el-Mebsûṭ'u olmak üzere Hanefî kaynaklarında iktibas edilmiştir. Amasya Beyazıt İl Halk Kütüphanesi'nde (nr. 197) bir nüshası bulunan Kitâbü'l-Keffâre'den başka kaynaklarda adı geçen bazı eserleri şunlardır: Taṣḥîḥu'l-âs̱âri'l-kebîr, er-Red ʿale'l-Müşebbihe, Kitâbü'l-Muḍârabe, Kitâbü'n-Nevâdir, Kitâbü'l-Menâsik.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA