Kazabadi kimdir?

Tokat'a bağlı Kazâbâd'da (Kazova) dünyaya geldi. Doksan yaşlarında öldüğüne göre 1070 (1660) yılından sonra doğduğu söylenebilir. Tam künyesi Ebü'n-Nâfi' Ahmed b. Muhammed b. İshak'tır. İlk öğrenimini memleketinde yaptıktan sonra Tokat'a gitti. Burada Âmidli Yûsuf, Turhallı Osman ve Zorluzâde Hasan efendilerden ders aldı. Özellikle Tefsirî Mehmed Efendi'den geniş ölçüde istifade etti. 1115'te (1703) İstanbul'a geldi ve Süleymaniye Camii'nde ders vermeye başladı. 1121 (1709) yılında 60 akçeli müderris rütbesine yükseltildi, bu arada Kütübhâne-i Hümâyun hocalığı da kendisine verildi. 1146'da (1733) Selânik'e tayin edildi. 1153'te (1740) mevleviyet rütbesine terfi etti. 1158 (1745) yılında Mekke-i Mükerreme kadılığına tayin edilen Kazâbâdî 1163'te (1750) bu görevden azledildikten sonra İstanbul'a döndü ve 25 Rebîülâhir 1163 (3 Nisan 1750) tarihinde vefat etti. Tasavvuf ehline karşı muhalif bir tavır takındığı belirtilen Kazâbâdî, İstanbul'da bulunduğu sırada başta oğlu Mehmed Nâfi Efendi, Hâdimî nisbesiyle tanınan Ahmed b. Mustafa olmak üzere çok sayıda öğrenci yetiştirmiştir. Hocasının ilmine ve şahsiyetine büyük saygı duyan Hâdimî, padişahın iradesiyle Ayasofya'da ulemâ için yapacağı Fâtiha tefsiri derslerinde Kazâbâdî'nin bulunmamasını şeyhülislâmdan rica etmişti (Ebül'ulâ Mardin, II-III, 773).

Eserleri. 1. Ḥâşiyetü'l-uṣûl ve ġāşiyetü'l-fuṣûl. Sadrüşşerîa Ubeydullah b. Mes'ûd'a ait Tenḳīḥu'l-uṣûl adlı esere yine kendisinin et-Tavżîḥ ismiyle yaptığı şerhte hüsün ve kubuhu temellendirmek için yer alan "el-Muḳaddimetü'l-erbaʿa" bölümüne yazılmış bir hâşiyedir (Süleymaniye Ktp., Âşir Efendi, nr. 80; Çelebi Abdullah Efendi, nr. 396). 2. Ḥâşiye ʿalâ tefsîri'l-Fâtiḥa. Beyzâvî'nin Fâtiha tefsiri üzerine kaleme alınmış bir hâşiye olup basılmıştır (İstanbul 1286). 3. Ḥâşiye ʿalâ tefsîri sûreti'n-Nebeʾ ve'n-Nâziʿât ve ʿAbese. Yine Beyzâvî'nin adı geçen üç sûreyle ilgili tefsirine yapılan bir hâşiye olup birçok nüshası vardır (meselâ bk. Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 244; Âtıf Efendi Ktp., nr. 2791). 4. Şerḥu'l-Ḳaṣîdeti'n-Nûniyye. Hızır Bey'in kelâma dair eserinin şerhidir (Süleymaniye Ktp., Bağdatlı Vehbi Efendi, nr. 2153; Lâleli, nr. 2380). 5. Ḥâşiye ʿalâ Ḥâşiyeti Mevlânâ Mirzâ Cân ʿalâ is̱bâti'l-vâcib. Devvânî'nin er-Risâletü'l-ḳadîme fî is̱bâti'l-vâcib adlı eserine Mirza Cân'ın yazdığı hâşiye üzerine hâşiyedir (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 2204; Kılıç Ali Paşa, nr. 508). 6. Şerḥu Âdâbi'l-Birgivî. Birgivî'nin münazara âdâbına dair küçük hacimli eserinin şerhi olup çok sayıdaki nüshalarından büyük ilgi gördüğü anlaşılmaktadır (meselâ bk. Süleymaniye Ktp., Kasidecizâde Süleyman Sırrı, nr. 516; Millet Ktp., Ali Emîrî Efendi, nr. 4441; Kayseri Râşid Efendi Ktp., nr. 1193). 7. Şerḥu Risâleti'l-istiʿâre. Ebü'l-Kāsım es-Semerkandî'nin eserinin şerhi olup Mülaḫḫaṣu netâʾici'l-enẓâr ve muḥaṣṣalu ebkâri'l-efkâr adıyla da anılmaktadır (Süleymaniye Ktp., Tekelioğlu, nr. 875; Millet Ktp., Ali Emîrî Efendi, nr. 4567). 8. Şerḥu ḥadîs̱i'l-iḥsân. Cibrîl hadisinde geçen ihsan kavramıyla ilgili küçük bir risâledir (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 393). 9. Şerḥu kelimeti'ş-şehâde. Kelime-i şehâdette yer alan "şehâdet" kelimesine dair küçük bir risâle olup Fâtiha şerhinin sonuna eklenerek basılmıştır (İstanbul 1286). 10. Risâle fî ʿilmi'l-bâṭın. Hadislerde zikredilen "bâtın" kavramı ile bâtınî ilimlerin değerlendirilmesi hakkında bir risâledir (Süleymaniye Ktp., Pertev Paşa, nr. 604). Bunlardan başka müellife er-Risâle fî ḥaḳḳı'ṣ-Ṣûfiyye (Hediyyetü'l-ʿârifîn, I, 175) ve Ḥâşiye ʿale'l-Muṭavvel li't-Teftâzânî (Fihrisü maḫṭûṭâti Mektebeti Köprülü, III, 224) adlı eserler de nisbet edilmektedir.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA