Lutf ali beg

20 Rebîülâhir 1134'te (7 Şubat 1722) İsfahan'da doğdu. Beydili (Beğdili) adlı bir Türkmen kabilesine mensuptur. Adını, Oğuz Han'ın altı oğlundan üçüncüsü olan İldeniz'in oğlu Beğdili Han'dan alan kabile Cengiz'in saldırısı üzerine İran'a göç etmiş, bir kolu İran'da kalan kabilenin diğer kolu Suriye'de yerleşmişti. Lutf Ali Beg'in ataları Suriye kolundan oldukları için Şamlu (Suriyeli) diye tanınmışlardır. Lutf Ali Beg'in ailesi, Timur'un Suriye'deki Türk kabile ve aşiretlerini anayurtlarına döndürmek üzere beraberinde götürdüğü ve Erdebil'de Safevîler'den Şeyh Alî-i Siyahpûş'un isteği üzerine serbest bıraktığı Türkler'in arasındaydı. Aile bu tarihten itibaren hürriyetini borçlu olduğu Safevî hânedanına hizmet etmiştir.

Lutf Ali Beg'in doğduğu yıl Afganlılar İsfahan'ı ele geçirdiler. Bunun üzerine babası Âgā Han Lâr ailesiyle birlikte Kum'da yerleşmek zorunda kaldı. Lutf Ali Beg on dört yaşına kadar burada öğrenim gördü. Nâdir Şah döneminde babası Fars ve Fars sahilleri valiliğine tayin edildi. Lutf Ali Beg'in babasının bu görevinden de yararlanarak öğrenimini ilerlettiği tahmin edilebilir. Şiir yazmaya çok istekli olan Lutf Ali Beg, klasik şiire dönüş hareketinin temsilcilerinden Mîr Seyyid Ali Müştak'tan ve diğer şairlerden faydalandı. Şiirlerinde başlangıçta "Vâlih" ve "Nekhet", daha sonra "Âzer" mahlasını tercih etti. Babasının iki yıl valilik yaptıktan sonra ölmesi üzerine amcası ile birlikte hacca gitti. Dönüşte bir yıl Meşhed'de kaldı ve Şevval 1153'te (Ocak 1741) Nâdir Şah'ın Kuzey İran seferine katıldı. Seferden dönünce İsfahan'a yerleşti. Nâdir Şah'ın öldürülmesinin (1160/1747) ardından sırasıyla onun halefleri olan Ali Şah, İbrâhim Şah, III. Şah İsmâil Safevî ve Şah Süleyman dönemlerinde çeşitli görevlerde bulundu. Bunlardan sadece İbrâhim Mirza yönetiminde mektupçu kalemi başkanı (dârûga-i defter-i dîvân-ı a'lâ) olarak çalıştığı bilinmektedir.

İran'ın karışık ve çalkantılı günlerinde yaşayan Lutf Ali Beg, Kum şehrinde inzivâya çekilip kendisini ilim meclislerinde sohbetlere verdi. Onun hangi tarihte inzivâya çekildiği konusunda bilgi bulunmamaktadır. Zira en önemli eseri olan Âteşkede'nin günümüze ulaşan nüshalarının hepsinde bu tarihin yeri boş bırakılmıştır. Lutf Ali Beg Kum'da vefat etti. Çok takdir ettiği şairlerden Hâtif-i İsfahânî ve Sabâhî onun ölümüne tarih düşürmüşlerdir.

Eserleri. 1. Âteşkede*. Lutf Ali Beg'e şöhretini kazandıran şairler tezkiresidir. Çeşitli defalar basılan eserin (Kalküta 1249; Bombay 1277, 1299) Hasan Sâdât Nâsırî tarafından yapılan tenkitli neşri yarım kalmıştır (I-III, 1336 hş. [1957], 1338 hş. [1959], 1340 hş. [1961]). 2. Dîvân. Kaside, gazel, terkibibend ve kıtalardan oluşan eseri Hasan Sâdât-ı Nâsırî yayımlamıştır (Tahran 1366 hş.). 3. Yûsuf u Züleyḫâ. Abdurrahman-ı Câmî'nin aynı adlı mesnevisi örnek alınarak yazılmıştır (yazmaları için bk. Münzevî, IV, 3331). 4. Gencînetü'l-Ḥaḳ. Sa'dî'nin Gülistân'ına benzeyen bir eserdir (yazması için bk. İbn-i Yûsuf-i Şîrâzî, II, 453). 5. Defter-i Nuhâsmân. Çağdaşı şairlerin hal tercümelerini ve şiirlerinden seçmeleri içerir (Âgā Büzürg-i Tahrânî, VII, 226). 6. Sâḳīnâme (nüshaları için bk. Münzevî, IV, 2857). 7. Muġannînâme (yazması için bk. a.g.e., IV, 3225). Türkçe şiirler de yazan Lutf Ali Beg'in ayrıca Âgā Muhammed Sâdık-ı Tefûşî'nin Sûz u Güdâz adlı mesnevisini takliden yazdığı Mes̱nevî-yi Âẕer adlı kısa bir mesnevisi vardır.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA