Melik Gazi kimdir? Melik Gazi biyografisi

Kaynaklarda adı genellikle Gazi veya Emîr Gazi şeklinde geçer

Ancak Haçlı tehlikesi ortadan kalktıktan sonra Gümüştegin Gazi'nin Malatya'yı ele geçirmesi daha önce şehri kuşatan, ancak Haçlı ordularının İznik üzerine yöneldiği haberini alınca kuşatmayı kaldırmak zorunda kalan I. Kılıcarslan'ı rahatsız etti. Nitekim Gümüştegin Gazi vefat edince I. Kılıcarslan, Malatya'yı Dânişmendliler'den aldı. Gümüştegin'in ölümünün ardından başlayan taht mücadeleleri yüzünden Dânişmendliler, Melik Gazi'nin hükümdarlığının başlarında Anadolu Selçukluları'nı metbu olarak tanımak zorunda kaldı. Ancak I. Kılıcarslan'ın vefatı üzerine (500/1107) bu defa onun oğulları arasındaki saltanat mücadeleleriyle otorite boşluğu oluştuğundan Melik Gazi hâkimiyet sahasını genişleterek devletini eski gücüne kavuşturmaya çalıştı. Bu sırada kızını I. Mesud ile evlendirip Anadolu Selçukluları ile akrabalık bağı kurdu. I. Kılıcarslan'ın oğulları arasındaki mücadelede Şâhinşah'a karşı I. Mesud'u destekledi ve onun tahta oturmasını sağladı (510/1116). Ardından Sultan I. Mesud'u hâkimiyeti altına alarak ona karşı atabeg gibi davrandı.

Melik Gazi devrinde Dânişmendliler'in Artuklular, Mengücüklüler, Bizans ve Trabzon Rum imparatorluklarıyla ilişkileri söz konusudur. Mengücüklüler'in hâkimiyetindeki Dersim bölgesini ele geçiren Artuklu Belek b. Behrâm bölgeden ayrılınca Mengücükoğlu İshak buraları geri aldı (512/1118). Belek de Anadolu Selçukluları'nın Malatya Meliki Tuğrul Arslan'la birlikte Kemah'a kadar Mengücüklü ülkesini istilâ etti (513/1119). Zor durumda kalan İshak, Trabzon Rum Dükü Konstantin Gabras'a sığınarak onunla ittifak yaptı. Tuğrul Arslan ve atabegi Belek de onlara karşı Melik Gazi ile birleştiler. İki taraf arasında Gümüşhane'nin Şiran bölgesinde meydana gelen savaşta Gabras ve İshak yenilip esir düştü (514/1120). Melik Gazi aynı zamanda damadı olan İshak'ı fidye almadan serbest bıraktı. İshak uzun süre Dânişmendliler'in nüfuzu altında kaldı. 30.000 dinar fidye karşılığında serbest bırakılan Gabras da Bizans saldırıları üzerine Dânişmendliler'e sığındı.

Hükümdarlığının ilk aylarında elinden çıkan Malatya'yı geri almak isteyen Melik Gazi, Artuklu Belek'ten çekindiği için buna cesaret edemiyordu. Belek'in ölümü üzerine Malatya Meliki Tuğrul Arslan ile Artuklular'ın Harput Emîri Süleyman arasında anlaşmazlık çıkınca Melik Gazi, I. Mesud ile birlikte Malatya'yı kuşattı (27 Rebîülâhir 518 / 13 Haziran 1124). Şehirde açlık baş gösterdiğinden Tuğrul Arslan, Malatya'yı Melik Gazi'ye teslim etmek zorunda kaldı. Malatya Meliki Tuğrul Arslan ve annesinin yaptığı haksızlıklardan çok çekmiş olan Malatya halkı Melik Gazi'nin şehre hâkimiyetini bir kurtuluş saydı. Gerçekten de Melik Gazi, Malatya'ya hâkim olduktan sonra müslüman ve gayri müslim herkese merhametle muamele etmiş, çiftçilere tohumluk vermiş, hayvan sürüleri getirtmiş, şehir refah ve huzura kavuşmuştur (Ersan, s. 77).

Bu sırada Kastamonu ile Çankırı dolaylarının hâkimi ve Sultan I. Mesud'un kardeşi olan Melik Arab, Bizans ve Ermeniler'den yardım alarak isyan etmişti. Melik Arab 521'de (1127) Melik Gazi'nin oğlu Muhammed'i pusuya düşürüp esir aldı. Bundan cesaret alarak Melik Gazi'nin üzerine yürüdüyse de yenilgiye uğrayıp Bizans'a sığındı (Ebü'l-Ferec, II, 360). Melik Gazi, I. Mesud'un kardeşiyle yaptığı mücadelede damadıyla birlikte hareket ederek Kayseri ve Ankara'yı ele geçirdi. Bunun üzerine Melik Arab tekrar Bizans'a sığındı. Sonuçta I. Mesud, Melik Gazi'nin desteğiyle kardeşleri Şâhinşah, Tuğrul Arslan ve Arab'a karşı tahtını korudu. Melik Gazi, bu mücadelenin ardından I. Mesud'a bıraktığı Konya ve çevresi dışında Fırat'tan Sakarya'ya kadar bütün Anadolu Selçuklu topraklarını sınırlarına dahil ederek Anadolu hâkimiyetini ele geçirdi, böylece babasından kalan toprakları çok genişletti.

Melik Gazi, Kilikya Ermenileri ile de mücadele etti. Kilikya Ermeni Prensi Toros'un ölümünden yararlanan Antakya Prinkepsi II. Bohemund kumandasındaki Haçlılar, Kilikya üzerine yürüyünce Melik Gazi de harekete geçti. İki taraf arasında Aynizerbâ (Anazarva/Anazarba) ovasında yapılan savaşta Melik galip geldi ve pek çok ganimet ele geçirdi (524/1130). Bu savaşta öldürülen II. Bohemund'un mumyalanan başını hediyelerle birlikte Abbâsî Halifesi Müsterşid-Billâh'a gönderdi. Toros'un ölümünden sonra onun oğlunu zehirleten I. Leon yönetimi ele geçirdi ve Melik Gazi'nin kız kardeşine ait olan Zamantı'ya (Symnada) saldırdı (525/1131). Melik Gazi de Kilikya'ya girdi ve birçok kaleyi fethedip I. Leon'u yıllık vergiye bağladı. Yapılan anlaşmaya göre Leon hem vergi verecek hem de Ermeni eşkıyasının Türk topraklarına saldırmasına engel olacaktı (a.g.e., II, 363). Anlaşmadan sonra Melik Gazi geri çekildi. Böylece Kilikya Ermenileri ilk defa Anadolu'da hüküm süren bir Türk devletine vergi vermeyi kabul ediyordu. Ancak Leon sözünde durmadı, vergiyi ödemediği gibi eşkıya saldırılarını da engellemedi (Ersan, s. 123). Melik Gazi bu sırada Karadeniz kıyılarında akınlarda bulunduğundan Leon'a karşı sefere çıkamadı (İA, III, 470).

Dânişmendnâme'ye de aksettiği gibi Melik Gazi döneminde Dânişmendli-Bizans ilişkileri genelde mücadeleler içinde geçti. Bizanslılar, daha önce Melik Gazi'nin müttefiki olan I. Mesud'a karşı Melik Arab ve Tuğrul Arslan'ı desteklemişti. Bu tutumları üzerine Dânişmendli-Bizans mücadelesi Batı Karadeniz bölgesi ve özellikle Kastamonu ve dolaylarında sürdü (1126-1133). Adı geçen bölgeler sürekli olarak iki taraf arasında el değiştirdi. Bu sıralarda Melik Gazi, imparatora karşı isyan eden kardeşi Isaakios Komnenos'u himaye edip Bizans'ı zayıf düşürmeye çalıştı. Melik Gazi bir yandan da doğuda Haçlılar'la mücadele etti. Urfa Haçlı Kontu Joscelin de Courtenay, Diyarbekir (Âmid) dolaylarına saldırarak bölgeyi yağmaladı (1129), Re'sül'ayn'ı ele geçirip birçok kişiyi esir aldı veya öldürdü (1130). Doğu seferine çıkan Melik Gazi, Maraş üzerinden Urfa Haçlı Kontluğu topraklarına girdi. Bu sırada yaralı olduğu halde sedye üzerinde ordusuyla yola çıkan Joscelin, Dülûk'te öldü (1131 yılı sonları). Bunu haber alan Melik Gazi, hükümdarlarının ölümü yüzünden yenildiklerini iddia etmemeleri için savaşa girmeden geri döndü.

Bizanslılar, Haçlılar ve Ermeniler'e karşı yaptığı gazâlar sonucunda Melik Gazi huzur ve asayişi sağlayarak Anadolu'nun en nüfuzlu hükümdarı oldu. Abbâsî Halifesi Müsterşid-Billâh ile Büyük Selçuklu Sultanı Sencer, Emîr Gazi'ye menşur, bayrak, davul, altın asâ, taç gibi hâkimiyet alâmetlerini verip "melik" (el-Melikü'l-âlim ve'l-âdil Nâsırü'd-dünyâ ve'd-dîn Ebü'l-Muzaffer Melik Gāzî) unvanını tevcih etmek için elçiler gönderdiler. Ancak elçiler geldiğinde Emîr Gazi hasta yatıyordu. Bir süre bekleyen elçiler ölümü üzerine hâkimiyet alâmetlerini yerine geçen oğlu Muhammed'e verip onu melik ilân ettiler. Malatya'da vefat eden Melik Gazi'nin cenazesi, Kayseri Pınarbaşı'nın Pazarören kasabası Melik Gazi köyünde yaptırdığı türbesine defnedildi. Mumyalanmış cesedi günümüze kadar bozulmadan gelmiş olup Melik Gazi Türbesi bir yatır olarak ziyaret edilmektedir.

Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA