Büreymi nerededir?

Bugün Suudi Arabistan, Uman ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında bölünmüş olan Büreymî bölgesi Ebûzabî'ye 127 km. mesafededir. En yakın Suûdî yerleşim merkezi Ahsâ'ya uzaklığı ise 600 kilometrenin üzerindedir. Hurma yetiştirmeye ve diğer ziraî faaliyetlere elverişli mümbit topraklara sahip olan Büreymî bölgesinde Büreymî, Ayn, Şa'râ, Hîlî, Kattâre, Kîmî ve Mu'taraz gibi yerleşim merkezleri bulunmaktadır. Hacer dağlarından çıkan su kaynakları için yer altından dolaşan ve felec denilen su dağıtım şebekesi ziraatı geniş bir araziye yayar. Bu su yollarının yerleşim merkezlerinin altından geçişi ziraat yapılan yöreleri birbirine bağlamış ve hatta birbirine bağımlı kılmıştır. Büreymî Cîzî vadisinin batı kesimine yakındır. Bu vadi boyunca uzanan yol Bâtıne sahil kesiminin önemli şehri Suhâr'a varır ve Dübey'den Uman Devleti topraklarına girerek İbrî, Nizve gibi şehirlere ulaşır. Büreymî'de yerli nüfusu bölgede yaşayan yerleşik kabile Benî Nuaym ile onun kolları olan Âl-i Bû Hamîr, Âl-i Bû Felâse ve Âl-i Bû Felâh'ın mensupları teşkil eder. Ancak Ayn şehrinde üniversite açılması ve diğer sanat faaliyetlerini içine alan merkezlerin kurulmasından sonra bölgenin nüfusu artmış ve dışarıdan gelenler yerli halkı geçmiştir. Bölgede hurma yanında her çeşit sebze ve portakal, mengo gibi meyveler üretilerek özellikle Dübey ticaret merkezi yolu ile denizden ve karadan yurt dışına ihraç edilir.

İlk İslâm coğrafyacıları Büreymî'den Tuâm adıyla ve inci satış merkezi olarak bahsederler. Tuâmiye kelimesinin Arapça'da bugün "inci" mânasına gelen lü'lü' ve dürre karşılığında kullanılması da bununla ilgilidir. Arabistan yarımadası ve özellikle Doğu Arabistan'dan söz eden ilk müellifler bölge için bir de Cevf kelimesini kullanmışlardır. Cevf veya Cuv Büreymî'yi çevreleyen bölgeye verilen isimdir. Büreymî vaha bölgesinden eski kaynaklarda çok az bahsedilir. Hz. Peygamber 629'da Uman kabilelerine İslâm'a davet mektubu göndermiş ve mektubu götüren Amr b. Âs orada kalmıştı. İmam Mühennâ b. Ca'fer devrinde Büreymî'yi ele geçiren Benî Cülendâ ile imamın valisi arasındaki mücadelede vali öldürülmüştü (840). Mahallî tarihçilere göre Büreymî bölgesi Abbâsî Halifesi Mu'tazıd-Billâh'ın Bahreyn'den gönderdiği ordu tarafından işgal edilmiştir (893). Bundan sonra XVII. yüzyıl başlarına kadar bölge hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanmamaktadır.

1625'te Büreymî'de vali olarak, Uman'da hüküm süren Ya'rubî hânedanından İmam Mürşid b. Nâsır'ın valisi Ahmed b. Half görülmektedir. Büreymî'de hâkim kabile olan Benî Nuaym bu dönemde Yemen taraflarından gelmiştir. XVIII. yüzyılın ortalarında Büreymî bölgesi bugün Uman'da hâkim olan Bû Saîd hânedanının kurucusu Ahmed b. Saîd'in idaresinde idi. Ahmed b. Saîd Suhâr'da ve Büreymî bölgesinde Ya'rubîler'in valisi olarak bulunuyordu; daha sonra Portekizliler'e karşı bölgeyi müdafaada gösterdiği başarıya dayanarak istiklâlini ilân etti. 1800 yıllarında merkezleri Necid bölgesinde Riyad yakınlarındaki Dir'iye'de bulunan Vehhâbîler Ahsâ ve Katîf'i ele geçirdiler ve Büreymî'ye ulaştılar. Bölgedeki Benî Nuaym ve Benî Kateb kabileleri de Vehhâbîler'e katıldılar. Bölgeye Necidli 700 süvari ile gelen Nûbeli kölelerden Harîk adlı kumandan orada kalıntıları bugün de görülen bir kale inşa etti. Kalenin yapılış amacı burayı bir üs olarak kullanmak ve Vehhâbî hâkimiyetini Uman'ın aşağı kesimlerine doğru uzatabilmekti. Bu dönemden başlayarak Büreymî bölgesi yakın zamanlara kadar Uman, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında ihtilâf konusu bir yer olmuştur.

Uman'ın da katılmasıyla bu üç komşu ülkenin her biri Büreymî üzerinde hak iddia etti ve bu iddialarını tarihî belgelerle desteklemeye çalıştı. 1 Eylül 1952'de Türkî b. Abdullah b. Utayşân kırk kişilik bir süvari birliğiyle Suûdî Kralı Abdülazîz b. Suûd tarafından Hamâse'ye gönderildi ve Ahsâ valisine bağlı olarak yeni Büreymî valisi tayin edildiği bildirildi. Bu durum, Suûdîler'in seksen yılı aşkın bir süredir Uman ve Ebûzabî tarafından idare edilen bölge ile tekrar ilgilendiklerini açıkça göstermekteydi. Bölgede Ebûzabî ve Uman adına hareket eden İngiltere duruma müdahale etmek istedi; ancak faaliyetleri Suûdîler nezdinde netice vermedi. Bunun üzerine Uman sultanı 7000 kişilik bir ordu ile Suhâr'a geldiyse de sultanın arkadaşı olan İngiliz sefiri araya girerek Büreymî üzerine muhtemel bir askerî operasyonun başlamasını engelledi ve Uman sultanı sekiz gün sonra Maskat'a döndü. Bu müdahalede İngilizler'in arkasında Amerikalılar'ın da gayret sarfettikleri biliniyordu; çünkü bölgede petrol çıkarmaya başlamış bulunan Amerika da herhangi bir krizin patlak vermesini istemiyordu.

13 Ağustos 1955'te taraflar arasında bir nevi müzakere anlaşması imzalanması üzerine Türkî b. Abdullah b. Utayşân Büreymî'den geri çekildi ve 23 Ocak 1955'te Fransa'nın Nice şehrinde bir toplantı yapıldı. Ardından da Cenevre'de aynı türden toplantılar düzenlendi. İlgili taraflar bölgenin kendilerine ait olması gerektiğini anlatmaya ve karşı tarafı ikna etmeye çalışıyorlardı. Bu toplantılarda, bir tarafta toprakları üzerinde Amerika Birleşik Devletleri'nin petrol yatırımı yaptığı Suudi Arabistan, diğer tarafta da İngiltere'nin tuttuğu Uman ve Ebûzabî yeni gerekçeler ileri sürdüler.

Uman Sultanı Saîd b. Teymûr Ekim 1955'te Ebûzabî Şeyhi Şahbût ile birlikte, yanlarında Uman sahil koruma kuvvetleri olduğu halde Büreymî bölgesine yürüdüler. Âl-i Bû Şâmis kabilesi reisi Râşid b. Hamed ve Nuaym kabilesi reisi Sakr b. Sultân Suudi Arabistan'a döndüler. 26 Ekim 1955'te İngiliz Başbakanı Eden, Suudi Arabistan ile Ebûzabî arasında sınır olarak 1937'de "Riyad hattı" adıyla kabul edilmiş bulunan sınırı tanıyacağını, bunun dışında başka hiçbir şekli müzakere etmeyeceğini açıkladı. Ayrıca Washington'da Eisenhower'i ziyaret ederek Büreymî meselesini gündeme getirdi. İmzalanan anlaşmaya göre bundan böyle İngiltere meseleyi Suudi Arabistan'la görüşecekti; ancak Suudi Arabistan Süveyş Kanalı krizi sebebiyle Kasım 1956'da İngiltere ile diplomatik ilişkilerini kesti. Bu yüzden 1956-1963 yılları arasında meselenin çözümünde bir ilerleme kaydedilemedi. Şeyh Zâyid b. Sultân, ağabeyi Ebûzabî Şeyhi Şahbût'u 1964'te hacca gitmeye zorladı. Suudi Arabistan'da yeni kral olan Faysal b. Abdülazîz ile Şeyh Şahbût ve kardeşi Şeyh Zâyid arasında yapılan toplantılar Büreymî meselesinin yabancı müdahalesi olmadan komşu ve kardeş ülkeler arasında barış yolu ile çözümlenebileceğini göstermiş oldu.

1966'da Ebûzabî şeyhi olan Şeyh Zâyid b. Sultân, 1967 yılında Suudi Arabistan Kralı Faysal'ı ziyaret ederek meseleyi çözmede iyi niyetini ortaya koydu. Nihayet 1975'te her iki lider arasında bir anlaşma imzalanarak sınır meselesi çözüme kavuşturuldu. Büreymî bölgesinin bir kısmı sınır ihtilâfının son bulması üzerine Suudi Arabistan'da, bir kısmı da Birleşik Arap Emirlikleri'nde kaldı. Bölgenin Birleşik Arap Emirlikleri'nde kalan kesiminde Ayn şehri kuruldu ve burası üniversite ile çeşitli araştırma kurumları açılarak bir ilim merkezi haline getirildi. Bölge ile aynı adı taşıyan Büreymî şehri ise bugün Uman Sultanlığı'na bağlı bir yerleşim merkezidir.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA