Mü’min Kimdir, Tarihte Önemi Nedir? Mü’min Hayatı Hakkında Bilgiler!

1215 (1800) yılında Delhi’de doğdu

Kendisine Mü'min ismi Şah Veliyyullah'ın oğlu Abdülazîz ed-Dihlevî tarafından verilmiş ve ailesinin kendisine Habîbullah adını koymasına rağmen yine de Mü'min adıyla şöhret bulmuştur. Ailesi Bâbürlüler'in son dönemlerinde Keşmir'den Delhi'ye gelmiş, dedesi Hekîm Nâmdâr Han ve kardeşi Kâmdâr Han saray hekimliği yapmışlardı. II. Şah Âlem zamanında (1759-1806) dedesine ve kardeşine hizmetlerinden dolayı Nârnûl pergenesine bağlı Bulâha bölgesi câgîr olarak tahsis edilmiş, ancak İngilizler'in Cehcer (Chachar) valiliğini Feyztâlib Han'a vermeleri üzerine Feyztâlib Han, Hekîm Nâmdâr Han'ın câgîrini zaptetmiş, bunun karşılığında ona yıllık bir maaş bağlamıştı. Bu maaş dedesinin ölümünden sonra babasına, ondan da Mü'min'e intikal etmiştir.

Mü'min, babası Gulâm Nebî Han tarafından Rahmâniyye Medresesi'ne gönderildi. Burada Şah Abdülkādir ed-Dihlevî'nin nezaretinde dinî ilimleri tahsil etti. Arapça'yı öğrendikten sonra babasından ve amcaları Gulâm Haydar ile Gulâm Hasan'dan tıp, riyâziye, remil, nücûm, mûsiki ve santranç ilimlerini öğrendi. Özellikle nücûm ilminde maharet sahibi olup yıl başında takvime bakarak bütün yıl boyunca yıldızların hareketini tesbit ettiği ve bunları hâfızasında tuttuğu, kendisine remille ilgili bir şey sorulduğunda zîce bakmadan cevap verdiği nakledilmektedir. Genç yaşta şiir söylemeye başlayan Mü'min, şiirlerini bir süre dönemin üstatlarından Şah Nasîr'e götürerek tashih ettirdi. Hayatının büyük kısmını Delhi'de geçirdi; Râmpûr, Sahsâvan, Cihangirâbâd ve Sehârenpûr'a seyahat etti. Pencap'ta müslümanlara zulmeden Sihler'e karşı Seyyid Ahmed-i Birelvî önderliğinde yürütülen cihad hareketini destekleyen Mü'min, 1818-1819 yılları arasında Birelvî'ye biat etti ve bu harekete desteğini ifade etmek için bir mesnevi kaleme aldı. Mü'min 1834 yılından itibaren ölümüne kadar inzivaya çekildi. Geçirdiği bir kazadan beş ay sonra 1267 Ramazanında (Temmuz 1851) vefat etti ve Abdülazîz ed-Dihlevî'nin Medhpûre'deki (Delhi) hazîresinin dışına defnedildi.

Urfî-i Şîrâzî, Nazîrî ve Kelîm-i Kâşânî ile başlayıp Bîdil ile zirveye ulaşan, ancak artık yıkılmaya yüz tutmuş olan sebk-i Hindî'nin bir temsilcisi olan Mü'min, klasik tarzın hemen bütün nazım şekillerinde şiir yazmakla birlikte özellikle gazel türünü benimseyerek bunda kendisine has bir tarz geliştirmiş, çağdaşı ve rakibi Gālib Mirza Esedullah gibi kendinden önceki şairleri taklitten kaçınmış ve yeni mazmunlar kullanıp şiire farklı bir muhteva kazandırmaya gayret göstermiştir. Gālib'in şiirlerindeki konu çeşitliliğinin aksine Mü'min'in gazellerindeki ana tema mecazi aşktır. Şair ince hayalleri, ifadesinin güzelliği ve dile hâkimiyeti sebebiyle oluşturduğu yeni üslûpta Farsça kelime ve terkiplere yer vermiş, ancak aşırılığa kaçmayarak kelimelerin tekrarıyla şiirlerine bir güzellik katmıştır. Mü'min'in kullandığı bir diğer nazım türü kasidedir. Bu alanda gazeldeki başarısına ulaşamamışsa da Urdu edebiyatında kasideciliğin diğer büyük temsilcileri olan Sevdâ-yı Dihlevî ve Muhammed İbrâhim Zevk'ten sonra önde gelen bir kaside şairi olmuştur.

Eserleri. 1. Dîvân-ı Urdu. Talebesi Şifte tarafından 1843 yılında tertip edilen divanında gazel, kaside, rubâî, kıta, müstezad, musammat, terciibend, terkibibend, mesnevi ve ferdler bulunmaktadır. Ziyâ Ahmed Bedâyûnî'nin düzenlediği Dîvân-ı Müʾmin (Allahâbâd 1934) ve Ḳaṣâʾid-i Müʾmin'den (Leknev 1925) başka Külliyyât'ı önce Mevlevî Kerîmüddin Dihlî (Delhi 1262/1846), daha sonra İbâdet Birelvî (Karaçi-Lahor 1955) tarafından yayımlanmıştır. 2. Dîvân-ı Fârsî. Altı kaside, 115 gazel, seksen beş kıta, 171 rubâînin yer aldığı eser Hekîm Ahsenullah Han'ın isteği üzerine tertip edilerek Delhi'de basılmıştır (1271/1855). 3. İnşâ-yi Müʾmin Ḫân. Mektup, takriz ve dîbâcelerini ihtiva etmektedir (nşr. Hekîm Ahsenullah Han, Delhi 1271/1855). Kaynaklarda adı geçen eserleri arasında Cân-ı ʿArûż, Şerḥ-i Sedîdî ve Nefîsî ile Ḫavâṣṣ-ı Pân bulunmaktadır. Mü'min'in basılmamış mektup ve gazellerinin yer aldığı bir yazma Alvar Riyâseti Kütüphanesi'nde bulunmaktadır.

Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA