İ'laü's-Sünen kim tarafından yazılmıştır?

XX. yüzyılın ortalarında Hindistan'da kendilerine "Ehl-i hadîs" denilen bazı âlimler, Hanefî imamlarının hüküm verirken hadise değil kıyasa dayandıklarını, bu yüzden pek çok meselede hadise muhalefet ettiklerini ileri sürmüşler, Hanefî âlimleri de bu iddiaların temelsizliğini ortaya koymaya çalışmışlardır. Zafer Ahmed'in dayısı ve hocası Eşref Ali et-Tehânevî de bu iddialara karşı çıkanlardan olup bu konuda yazdığı İḥyâʾü's-sünen'in müsveddelerinin kaybolması üzerine benzer bir çalışma yapmak için Ahmed Hasan es-Senbehlî'yi görevlendirmiştir. Senbehlî'nin hazırladığı İḥyâʾü's-sünen'in ilk cildini beğenmeyen Eşref Ali, Zafer Ahmed'den onun hatalarıyla ilgili bir istidrâk yazmasını istemiş, Zafer Ahmed de İstidrâkü'l-ḥasen ʿalâ İḥyâʾi's-sünen'i kaleme almıştır. Eşref Ali çok beğendiği bu çalışmadan sonra Senbehlî'nin eserinin neşrini durdurmuş ve eseri yazmakla Zafer Ahmed'i görevlendirmiştir. Zafer Ahmed de yirmi yıl çalışarak meydana getirdiği kitabın metin kısmına İʿlâʾü's-sünen, şerh kısmına İsdâʾü'l-minen adını vermiş, ikinci baskıdan itibaren eserin tamamı İʿlaʾü's-sünen adıyla yayımlanmıştır.

İʿlaʾü's-sünen'de, Hanefîler'in görüşlerinin delili olan sahih hadis ve eserlerle sahâbe kavilleri sayfanın üst kısmında kaynakları ile birlikte zikredilmiş, rivayetlerin sened ve metinleri hakkında muhaddislerin değerlendirmelerine kısaca temas edilmiş, sahih rivayetlerin ardından bunları desteklemek amacıyla varsa zayıf rivayetlere de yer verilmiştir. Sayfanın alt kısmında, yukarıda zikredilen rivayetler sened ve metin açısından tenkide tâbi tutulmuş, fıkhî yönleri üzerinde durulmuş, bu konularda mezhebin muteber kitaplarından iktibaslar yapılmış, görüş farklılığı olan yerlerde müftâbih kavil belirtilmiştir. Sayfanın en sonunda ise diğer mezheplerin delil olarak kullandığı hadislerle Hanefî mezhebinin delilleri karşılaştırılmış, Hanefîler'in delillerinin tercih sebepleri açıklanmıştır. Fıkıh bablarına göre düzenlenen eser "Kitâbü'ṭ-Ṭahâre" ile başlayıp "Kitâbü'l-Edeb ve't-taṣavvuf"la sona ermektedir. Müellif zaman zaman çağdaş problemleri de ele almış, bu arada Kādiyânîlik hareketine, faizi helâl kılma gayretlerine karşı çıkmıştır (Halid Zaferullah Daudi, s. 225). Zâhid Kevserî'ye göre eserde hadis ilminin gerektirdiği titizlik gösterilmiş ve mezheplerin görüşleri objektif şekilde değerlendirilmiştir (Maḳālât, s. 95).

Her biri bir cilt hacmindeki on sekiz cüzden oluşan eserin ilk on bir cildi Tehânebihûn'da (1922'den itibaren), XII-XVIII. ciltler Karaçi'de (1965-1967) taşbaskı yöntemiyle yayımlanmış, daha sonra İdâretü'l-Kur'ân ve'l-ulûmi'l-İslâmiyye tarafından yine Karaçi'de neşredilmiştir (I-XIII, 1401, 1405 [ilk iki cildi Muhammed Takī el-Osmânî'nin tahkikiyle]). Hadisleri numaralanıp tashihler yapılmak ve her sayfaya konu başlıkları yazılmak suretiyle yeniden yayımlanan kitapta (Karaçi 1415) mukaddimeler (aş.bk.) XIX, XX ve XXI. ciltler olarak yer almış, XXII. cilt eserin tamamının konu başlıklarının fihristine ayrılmıştır. Kitap Ebûbekir Sifil tarafından Türkçe'ye çevrilmektedir.

İʿlaʾü's-sünen'in üç mukaddimesi olup bunlardan Zafer Ahmed tarafından kaleme alınan birincisi İnhâʾü's-seken ilâ men yuṭâliʿu İʿlâʾe's-sünen adını taşımakta ve Hanefî âlimlerinin hadis usulü ilkelerini açıklayan önemli eserlerden biri kabul edilmektedir (Tehânebihûn [taşbaskı], 1348/1930; Karaçi 1383/1964). Bu mukaddime ayrıca Abdülfettâh Ebû Gudde'nin tahkikiyle Ḳavâʿid fî ʿulûmi'l-ḥadîs̱ adıyla Beyrut'ta (1392/1972) ve İʿlâʾü's-sünen'in neşri içinde Karaçi'de (1415, [XIX. cilt olarak]) yayımlanmış, İbrahim Canan son neşri Yeni Usûl-i Hadîs adıyla Türkçe'ye tercüme etmiştir (İzmir 1982). Habîb Ahmed Kîrânevî'nin kaleme aldığı Fevâʾid fî ʿulûmi'l-fıḳh adlı ikinci mukaddimede İʿlâʾü's-sünen'in yazımı sırasında fıkıh açısından takip edilen usule dair geniş bilgi verilmiştir (Karaçi 1385-1387/1965-1967 [İʿlâʾü's-sünen'in baskısıyla birlikte], 1415 [XX. cilt olarak]). İncâʾü'l-vaṭan ʿani'l-izdirâʾ bi-İmâmi'z-zamân adıyla Zafer Ahmed tarafından yazılan üçüncü mukaddimede Ebû Hanîfe ile ilgili itirazlar cevaplandırılmış ve eser, Ebû Ḥanîfe ve aṣḥâbühü'l-muḥaddis̱ûn adıyla İʿlâʾü's-sünen'in sonunda neşredilmiştir (Karaçi 1415 [XXI. cilt olarak]).

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA