İbrahim Üzülmez-İbrahim Torman kavgası içeride kalmalı ve orada çözülmeliydi. Ben Euro 2008'den döndüğüm için orada yoktum. Sonrasında Sinan Abi'ye (Engin) ve Ertuğrul Hoca'ya da ricada bulundum. Önce iki İbrahim'le de konuştum. Ardından "Sadece birinin affedilmesi doğru değil. İkisi de pırlanta gibi. İkisi de affedilsin" dedim. Verdikleri kararın ne kadar doğru olduğunu hep beraber gördük. Bazen kazanmak daha zor ama doğrudur. Hiç kimse bana olaydan sonra "Kaptan olur musun?" demedi. Beklemedim desem yalan olur. Çünkü Beşiktaş gibi büyük camiada kaptanlık yapmak büyük onurdur. Teklif gelse tabii ki yapardım. Ama kırılmadım. "İbrahim Üzülmez'e ve İbrahim Toraman'a yardımcı olduğum gibi, Delgado ve Nobre'ye yardımcı olurum" dedim. Bu süreçte oldum da... Pazubant takmadan da kaptanlık sorumluluğu yüklenebilir. Biz de bize yakışanı yaptık.
HEYKELİ DİKİLMELİ!
İbrahim Üzülmez'i takdir etmek gerek. Kaptanlıktan alındı. Geri döndü. Ama hiç sorun yapmadığı gibi Delgado ve Nobre'ye yardımcı olmak için hem saha içi hem de dışında çırpındı. Kolay şeyler değil bunlar. Üzülmez'in bu camiada çok önemli bir yeri var. Hani derler ya "Heykeli dikilecek bir duruş ve çalışma gösterdi" diye... Mustafa Hoca, Denizlispor maçında İbrahim Üzülmez'e kaptanlık pazubandını takarak çok ince, çok keyifli bir hareket yaptı. İkisine de yakıştı. Bu tablo benim çok hoşuma gitti.