Ben 1988'de Kore'ye gittiğimde şaşırdım kaldım. Hemen hemen her gittiğim yerde bir Koreli vardı finalde... Kore'nin dünyada adı sanı yok. "Kore'den eskrimci, kanocu, kürekçi nereden çıkıyor?" dedim. Amerikalıyı döven boksör çıkardılar adamlar ringe ve olimpiyat şampiyonu oldu.
Sonra soruşturduk tabii 'nereden çıktı bunlar!' diye... 15 sene evvel başlamışlar o olimpiyatlar için sporcu yetiştirecek organizasyonu kurmuşlar.
Türkiye'de bugün 2020'yı biz almış olsaydık, 2020'de 24 yaşında olacak adam, 2013'te 17 yaşında... 17 yaşından sonra adama ne öğretirsin! Yani bundan en az 7 sene evvel benim o olimpiyatta yarışacak sporcular için bir planla programla çalışmaya başlamam lazım. Kano tesisi yapmak yetmez, o tesiste yarışacak sporcun yoksa ne yapacaksın kano tesisini!
İzmir, Akdeniz Oyunları ve Universiad yaptı. Ne oldu o tesisler? Çok güzel bir şarkımız vardır bizim; 'Neyleyim köşkü neyleyim sarayı, içinde salınan yar olmayınca!' İçinde yarışan sporcu olmayınca tesisi neyleyim ben ya!.. İşte İzmir'in başına bela! Halkapınar Stadı dahil hepsi İzmir'in başına bela!..
Mersin öyle. Kimse konuşmuyor Mersin'deki rezaletleri... Bugün Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Başkanı kim: Thomas Bach. Thomas, Mersin'deki Akdeniz Oyunları'nın açılışına geldiğinde protokol tribününün birinci sırasında adama yer vermedik biz!
Uğur Erdener yırtındı, organizasyon komitesine dedi ki; 'Bu adam yüzde yüz Jacques Rogge'un yerine gelecek, IOC'nin yeni başkanı olacak. 'Yapmayın, arka sıraya oturtmayın adamı.'
O zaman söylemedim ben bunları, şimdi söylüyorum. Ortalığı karıştırmayalım, olimpiyat oylamasının öncesinde bir de bunların 'dedikodularına girmeyelim' diye. Mersin'de ön sıra Ankara ve Mersin protokollerine ayrılmış, eşleriyle falan oturuyorlar! Olimpiyat Komitesi'nin başkanı olacak o zamanki ikinci adam arka sırada oturuyor. O Thomas sana oy verir mi Buenos Aires'te?
Bütün Uluslararası Olimpiyat Komitesi çalkalanıyor; 'Türk Spor Bakanı'nın eşi çıkmış madalya vermiş' diye. Ben dışarıdan öğrendim olayı; düşünebiliyor musun? Türk medyasında haber bile yok; 'Yahu bakan eşi ödül verir mi kardeşim!' diye...
Nereden bakarsan bak tutunacak dalımız yok! O zaman işte diyorum "Bizim hakkımız mı olimpiyatı almak?" Onlar vermediler o ayrı... O aynayı görüyorum. Ama verselerdi bizim hakkımız olacak mıydı? 2024'e talip olacaksak evvela bunun bir planını ve programını yapacağız.
1- 2024'ün olimpik seyircisini yetiştirmek; TRT'nin görevi...
2- 2024'ün olimpik sporcusunu yetiştirmek; Spor Bakanlığı'nın görevi...
3- 2024'ün olimpik tesislerini ve şehir trafiğini çözümlemek; İstanbul Belediyesi'nin görevi...
Bu sacayağını kuracağız bugünden... Mesela İstanbul Belediye Başkanı'na diyeceğiz ki; 'Buralarda olacak tesisler, metronu buralara göre yap, sadece yerleşime göre değil.' Çünkü İstanbul trafiğinde adamları artık otobüsle taşıyamazsın. Bunu yaparsak 2024'e aday olalım, bunu yapamazsak bundan 4 sene sonra 2024 oylaması geldiğinde yine bu durum olur.
O zaman da Spor Bakanı kimse bu sefer o der 'Kına yaksınlar' diye!..