Yazarlar Gençlerbirliği - G.Saray maçını değerlendirdi

Levent TÜZEMEN: Yerli-yabancı farkı

Juventus zaferi futbolcuları öyle bir rehavet içine sokmuş ki; Galatasaray takım olarak "Gençlerbirliği'ni nasıl olsa yeneriz" zihniyetindeydi... Bu yüzden ilk yarıyı "Kayıp" olarak oynadılar. Rakibi ısırmadılar, golü erken yemelerine rağmen sonuca anında tepki bile göstermediler. Neden? Galatasaraylı oyuncular sadece 45 dakikayı kaldırabilecek fizik güce sahipler. Juventus maçının ikinci yarısında sergilenen fizik güç en doğru örnek olur.
İkinci yarıdaki Galatasaray ile ilk yarıdaki Galatasaray'a bakınca "Fizik güç" kalitesinin ne olduğunu görebiliyoruz. İkinci yarıda rakibe baskı kuran, önde basan, sürekli arayış içinde olan, iştahlı, mücadele gücü yüksek ve pozisyonlar bulan bir Galatasaray izledik. Bir devrelik güç ikinci golü atamayınca, kazanmaya yetmedi.
Burak, kapanan Gençler'e karşı net iki pozisyonu harcadı. Burak'ın en büyük defosu topa vurmadan önce çevre kontrolü yapmaması. Drogba'nın golünden sonra yakaladığı pozisyonda Burak kaleci Ramazan'ı önünde görünce kaleyi boş sanıp vurdu, çizgiden Ferhat çıkardı. Burak bu vuruşu topa değil, kaleye bakarak yapabilse kesin golü atardı.

TÜRKİYE'DE KELEPÇELİ
Mancini kadro yaparken Avrupa'da "Hür" Türkiye'de ise kelepçeli.. 3-5-2 doğru bir sistem. Ancak aktörler Gençler maçında yanlıştı. Balta'dan Riera yaratmak tutmadı. Burak'la başlamak doğru olurdu.
Mancini 3-5-2'yi uygulayacaksa yabancı tercihini Riera'dan kullanmalı. Çünkü Riera dengeli, sakin, sertlikten yılmayan nerede duracağını bilen bir oyuncu. Juventus maçının ikinci yarısında çamurlu bölgeyi ne kadar akıllı kullandığını hatırlatmak isterim. Peki kulübede kim oturur; yenilen golde Stancu'ya eskortluk yapan Chedjou ya da Eboue bekleyebilir.
Bir gerçek var ki; sezon başında yerli transferinde doğru yapılmayan kadro mühendisliği baş ağrıtmaya devam ediyor. Yerli-yabancı arasındaki fark kadroya yansıyor. Kulübe katkı sağlamıyor.
Kulüp Başkanı Ünal Aysal, "Puan farkı açılmazsa ikinci yarı yarışa ortak oluruz" diyordu. 11 puan farktan sonra Galatasaray herhalde ikinciliği kovalayacaktır.
NOT: Hakem Yunus Yıldırım maçları nedense kendi kurallarıyla yönetiyor. Galatasaray'a yapılan sert faullere düdük bile çalmadı. Drogba'nın her yerine tekme atan Kulusic sahada kalmazdı.

MAÇIN ADAMI: RAMAZAN KÖSE

Rıdvan DİLMEN: G.SARAY ÇORBAYA DÖNDÜ

G.Saray için iki gün süren Juventus maçı çok önemliydi. Önemli bir başarı elde edip bu koşullarda gruptan çıktılar. G.Birliği maçı öncesi fiziksel anlamda dinlenme süreleri vardı ve maçtan önce liderin 12 puan gerisindeydiler. Bence "Olmazsa olmaz" denecek bir deplasmandı Ankara deplasmanı. Fakat fizik olarak toparlanması gereken G.Saray'ın mental olarak toparlanmadığını gördük. Maça o kadar kötü başladılar ki hala Çarşamba gecesindeydiler.
Bireysel anlamda Melo ve Drogba oyun boyunca iyi, onlar dışında oynayan da sonradan girenler de vasattı. Özellikle ilk yarıda Sneijder'in maç 0-0 devam ederken kaçırdığı pozisyon dışında fırsat bulamadılar. Üçlü defans top rakibe geçince 5'li kalıyordu. Melo da hemen bunların önüne gelince hücum yapma şansı azalıyordu. Enteresandır tek forvet oynayan, gezgin forvet Stancu'yu 6 oyuncuyla tutmaya çalışıyorlardı. Hatta tutamadılar ve golü buldu Stancu.

GERİYE DOĞRU GİDİYORLAR
Sonra Hakan çıkıp Burak girince Semih'i sol beke kaydırıp dörtlüye döndü. Her şey aklıma gelir, hatta stoperden sol bek de olur ama 1-0 gerideyken Semih'ten sol bek olmaz. Daha sonra Sabri ve Aydın girdi. Burak soldan santrfora geçti. Bir ara 4-1-4-1 gibi kaldı, sonra 4-4-2 oldu. Antrenörlerin oyun içinde zaman zaman sistem değişikliğini desteklerim ama çorbayı değil. Çorbaya döndü G.Saray! Mancini gelmeden önce "Kompakt, sisteme bağlı bir takım yaratır" beklentileri vardı. Ama gördük ki oyun içinde oyuncuların yerlerini değiştirdiği kadar takımın sistemini ve taktiğini o kadar çok değiştiriyor ki bu rakiplere dezavantaj değil avantaj getiriyor. Dağınık bir görüntü veriyor. G.Birliği dönen topları aldığında kalabalık çıkarken tehlikeli bölgelerde etkisiz kaldılar. Stancu dışında öndeki oyuncuların yetersizliğinden üretemediler. G.Saray'ın daha ligin 15. haftasında 11 puan geriye düşmesi hiç beklenen bir durum değildi. G.Saray'ın ligde işinin bundan sonra çok zor olacağını düşünüyorum. İdeal sistemlerden çıkıp her gün farklı ama dağınık bir görüntüyle geriye doğru gidiyorlar.

Erman TOROĞLU: G.Saray'ın sorunu kadro çarpıklığı

Türkiye Ligi'ndeki klasik Galatasaray'ı seyrettik. Gençlerbirliği'nin ne yapacağı ve ne yapamayacağı belli. Türkiye Süper Ligi'nde G.Saray'ın ne yapacağı da belli. Galatasaray'da kesinlikle kadro çarpıklığı var. Bunun sorumlusu da kesinlikle Mancini değil. Galatasaray şampiyonluğa gidecek, rakip de Gençlerbirliği. Genelde kapanacak olan takım Gençlerbirliği. Peki Galatasaray'ın bu kapanan takıma karşı ne yapması lazım?

İĞNE DELİĞİNDEN GEÇERSE!
Topu yan çizgilere götürüp, bu yan taç çizgilerini köküne kadar kullanması gereken takım Galatasaray. Neden? Çünkü buraları kullanınca rakip defans "ramazan pidesi" gibi açılacak. Top da kenardan geldiği için rakip defans oyuncuları hem topa bakacaklar, hem topa doğru, psikolojik olarak ellerinde olmadan o tarafa doğru yürüyecekler. Hem de rakip hücum oyuncuları yanlarına ve arkalarına bakarak gidecekler. Peki bu görüntüde hatayı en fazla yapacak olan kim? Defans oyuncuları!
Şimdi dönelim G.Saray'a; Onlar ne yapıyorlar? Burak, Umut, Drogba, bir de arada Sneijder giriyor, etti 4... Rakipten de en az 5 oyuncu orada, onları karşılıyor. Yani ceza alanı ön çizgisinde kaç kişi oldu? Tam 9 kişi! Topu nereden geçireceksin? İğne deliğinden. O da geçerse! Peki bu kadar kalabalık Eminönü pazarı gibi, kime yarar? Gol yemeyecek takıma. Bakınız hep şunu söylerim; "Fazla seks yaparsanız çocuk olmaz. Herşeyi zamanında yapacaksınız ve kitabına uydurarak..." Geçtiğimiz maçlarda ve dün gece Galatasaray bunu yapamadı.
Sebebi de kesinlikle kadro yapısı. Bakın şöyle bir Galatasaray'a kenarları kullanacak ve etkili orta yapacak kaç tane oyuncusu var? Bu kadar kalabalık forvetle bir halt yapamazsın.

DROGBA'NIN GOLÜ OFSAYT
Galatasaray takımında Semih hatasız oynadı. Çok faydalı işler yaptı. Neden? Çünkü basit oynadı. Galatasaray orta sahasında Sneijder ile Selçuk'u karşılaştırıyorsunuz; aldıkları paralara bakıyorsunuz, yaptıkları işlere bakıyorsunuz, inanılmaz derecede ters orantı var. Drogba'nın attığı golde bence ofsayt var. Metre ile ölçülmez ama santimle ölçülebilir. Burak 51. dakikada boş kaleye topa vuracağına yanındaki arkadaşına pasını verse dün akşam Galatasaray sahadan galip ayrılırdı. Ama bu Burak'ın yaptığı sürpriz birşey değil! Burak'ın klasik hareketlerinden biri bu! Onun için de Avrupalı Burak'a yandan bakıyor.

İDARE EDECEKSEN BIRAK!
Drogba sakatlanıp çıkana kadar 5 tane okkalı tekme yedi. Sonra da sakatlandı ve sakat sakat oynamaya devam etti. Peki bunun sorumlusu kim? Hakem Yunus Yıldırım. Peki Yunus Yıldırım FIFA hakemi olabilir mi? Hayır!
Peki Yunus Yıldırım'dan bundan sonra birşey olur mu? Hayır! Peki Yunus Yıldırım şimdi ne iş yapıyor? Maçları idare ediyor. Bakın Yunus Yıldırım maçları yönetmiyor! Hasbel kader, idare ediyor. Ben olsam Yunus Yıldırım'a artık üst düzey maçlar vermem. Çünkü hakemlikten beklediği hiçbir şey kalmadı. İdeali yok. Düzgün adam mı? Sonuna kadar inanıyorum düzgünlüğüne. Ama sevgili Yunus, "Böyle maç idare edeceksen eğer, bence bırak! Senin gibi bir isme böyle idareleri yakıştıramıyorum."

Ahmet ÇAKAR: Şampiyonluk hayalleri eriyor

G.Saray, Juventus zaferinden sonra dün de kazansaydı havaya girerdi. Havaya derken şımarıklık anlamında değil, lige tutunma ve camiayla bütünleşme anlamında söylüyorum. Ama fark artık 11. Kapanır mı, kapanmaz mı orasını Allah bilir ama Galatasaray, her hafta şampiyonluk şansını bitiriyor. Sadece şampiyonluk için değil, belki de ilerleyen haftalarda Galatasaray "Nasıl ikinci olabilirim?" onu da düşünmek zorunda kalabilir.
İlk yarıda Galatasaray yok. Maçın başında Sneijder ile önemli bir pozisyon kaçırdılar. Dönen topta 5 kişinin arasından Stancu'ya atılan topu engelleyememek, ciddi bir defansa hiç yakışmadı.
Gençlerbirliği bu golle maça galip başladı. Stancu'nun attığı gol gerçekten çok zor ve vuruş tekniği açısından çok başarılı.
İkinci devre Galatasaray pabucun pahalı olduğunu anladı. Daha tempolu ve çok adamla saldırmaya başladı. Art arda pozisyonlar üretti ama dönen toplarda Gençlerbirliği, Galatasaray üzerine çok rahat gelmeye başladı. Çünkü çok adamla hücum etmek veya çok ofansif oyuncularla oynamak demek orta saha direncinin zayıflaması demek. Durum böyle olunca da Gençlerbirliği kaptığı toplarla rahat gelmeye başladı. Ama sadece ceza alanına kadar... Final paslarını ve son vuruşları iyi yapsalar Gençlerbirliği dün maçı alıp Galatasaray'ı rüyalarıyla baş başa bırakabilirdi.

YUNUS YILDIRIM OFSAYTI ATLADI
İkinci yarıda Galatasaray'ın tempo yaptığı dakikalarda maçın en iyisi Drogba ile beraberliği buldu Galatasaray. Drogba'nın diğer kafa vuruşları veya Burak Yılmaz'ın pozisyonu gol olsa maçı alıp İstanbul'a dönebilirlerdi.
Umutlar "Acaba Fenerbahçe puan kaybedecek mi" diye hep bir sonraki haftaya kalıyor...
Gelelim Yunus Yıldırım'a... İyi hakem, hoş hakem dürüst bir insan ama oyunu bazen kendi kurallarıyla yönetmeye çalışıyor. Böyle yapınca da oyun kontrolden ya kaçıyor ya da sertleşiyor. Drogba'ya arkadan yapılan hareket Kulusic'in ikinci sarıdan atılmasını gerektiriyordu. Ayrıca Drogba golünde bir adım ilerdeydi.

İlker Yağcıoğlu: Galatasaray için lig bitti!

Dünkü beraberliğin ardından lafı uzatıp eveleyip gevelemeye hiç gerek yok. Dünkü maç itibariyle Galatasaray'ın şampiyonluk hedefi artık bitmiştir. Bu saatten sonra Galatasaray'ın puan farkını kapatabilmesi için Fenerbahçe'de bir iç savaş çıkması lazım.
Çünkü başka ihtimal yok. Mancini dün akşama da 3'lü defans kurgusu ile başladı. Bunu yapmaktaki amacı da defansın göbeğini sağlama almaktı.
Ama kalesine gelen ilk topta tam da defansın göbeğinden Chedjou ile Gökhan Zan'ın arasından golü yedi. İlk 45 dakikada Galatasaray takımının tam anlamıyla hayal kırıklığı yarattığını söyleyebilirim.

MACERADAN VAZGEÇTİ
Ne oyuna hakim olabildiler ne de rakibi zorlayacak pozisyonları üretebildiler. Zaten üretmeleri de mümkün değildi. Üç tane stoper solda Hakan Balta, sağda Eboue toplam 5 oyuncunun oyuna da hücuma da katkısı sıfırdı.
Umut'un da oyuna çok fazla katkısı olmadığını söylersek bütün iş Melo, Selçuk, Sneijder ve Drogba'ya kaldı. Onların da çare üretmesi zaten mümkün değildi.
İkinci devrede ligin sona ereceğini anlayan Galatasaraylı oyuncular daha derli toplu daha istekli oynamaya başlardılar.
Mancini macera aramaktan vazgeçti.
Takımı klasik 4-4-2'ye döndürdü.
Bu sayede de Galatasaray önce beraberliği sonra da öne geçicek pozisyonları yakalamaya başladı.

LİGE HAVLU ATTI!
Galatasaray'daki bir diğer problem de orta alan oyunundan vazgeçmeleri.
Kim topu ayağına alırsa alsın Yaptıkları tek şey topu Drogba'ya doğru uzun oynamak. Ve onun bindiriceği toplarla pozisyonlar üretebilmek.
Ama bunda da başarılı değiller.
Çünkü dönen topların hepsinin rakip alıyor. Bu yüzden de bütün orta saha rakibin eline geçmiş oluyor.
Sonuçta Şampiyonlar Ligi'nde tur atlamasının ardından ben Galatasaray'ın lige de dönmesini bekliyordum. Ama özellikle ilk devredeki kötü futbol hem beni hem bütün Galatasaraylı taraftarları hayal kırıklığına uğrattı.
Galatasaray'ın lige havlu atmasına sebep oldu.