SERKAN KORKMAZ: ARA(ma) TRANSFER!
Maç başlar başlamaz Melo'nun "ya tutarsa" ortası, Cem Can'ın henüz ısınmamışlığı ve Sneijder'le buluşunca G.Saray öne geçiyordu.
Ara transferde İngiltere'nin yolunu tutması kimseyi şaşırtmayacak olan Hollandalı'nın, muazzam bir vuruşla kaydettiği gol, Karaman ve talebeleri için büyük bir moral bozukluğuydu.
12 dakika sonra devre arasında kiralanacağı iddia edilen Bruma sahne alıp, Burak'a şık bir kafa golüyle sahne alma şansı sunuyor; fark ikiye çıkıyordu.
Melo'nun golüyleyse maç ve maca dair konuşulacak detaylar sona eriyordu. Akıl ve vicdan sahibi Galatasaraylılar'a soruyorum; Bu takımın kaç transfere ihtiyacı var sizce?
Şahsen Galatasaaray'a kimin geleceğinden ziyade, G.Saray'dan kimin gideceğinin daha önemli olduğunu düşünüyorum.
Hakan Balta, hatta son haftalardaki performansıyla İstanbul'a tutunan Riera varken sol bek dahi alınmasa ne olur?
Döviz almış başını gidiyor, kulüp kasası her türlü tasarrufa bu denli açken hem de...
TELLES ÇOK MU ŞART?
Telles transferinin neden yapıldığını anlamakta cidden zorlanıyorum. Chedjou'nun neden alındığını anlamıyorken, Serdar Aziz ve Ömer Toprak'la ilgilenilmesi de tuhaf. Gökhan Zan'a ayıp olmuyor mu?
Kayseri'de kadroya giremeyen Amrabat, Riera, Dany, Eboue'den daha mı faydalı bir oyuncu mu bu Telles?
Galatasaray'ın sadece galibiyet ve kupalarını değil, kasasını ve imajını umursayan Galatasaraylılar'ı bu konunun takipçisi olmaya davet ediyorum.
Devre arasında yapılan kaç transferin faydasını gördünüz?
Genelde; spor sayfalarını, programlarını meşgul etmek ve hiçbir elle tutulur geri dönüşü olmayan böbürlenmelerdir akılda kalan.
Yönetim ve profesyoneller, ara transfere harcanacak enerjiyi, kulübün yakın gelecekteki esenliğine dair katma değerler üretmek adına yönlendirmek zorunda. Diğer tüm kulüplerimizin de yapması gerektiği gibi.
BÜLENT TİMURLENK: 'Al dente' G.Saray
Juventus maçının provası kabul ettiği Elazığspor maçına üçlü savunmayla çıkan ve bu dizilişten Gençlerbirliği deplasmanında işler yolunda gitmeyince dönen Mancini'nin, dün de maça bir saat kala açıklanan onbiri hangi dizilişle sahaya süreceği büyük muammaydı. İtalyan hocanın yarattığı bu kafa karışıklığı, rakip teknik adamların da zihnini bulandırıyor. İtalyan teknik adama, yardımcısı ve eski takım arkadaşı Attilio Lombardo'nun verdiği rakip analiz raporları artık iş yapmaya başladı. Geçen hafta Trabzonspor maçında Yekta tercihi ve sağ içe atılan Melo, dün de lig maçlarında sürekli tribünde oturan Bruma'nın onbirde başlaması gibi... Fatih Terim ile sadece Beşiktaş deplasmanında kazanan bir takım alan ve evinden uzakta sürekli sorun yaşayan Mancini, tek galibiyeti yine bu şehirde almıştı. 2-0 öne geçip, 2-2 ile krize girdiği Kayserispor maçından 4-2 galip ayrılan İtalyan hoca, dün de 45-60 arasında fark ikiye indiğinde suratını astı ama rakip Erciyesspor'un yapıp yapacağı da buydu zaten. Haziran'daki Dünya Kupası'nın yarattığı iştah Sneijder'in oyununa da yansıdı. Hollandalı 10 numaranın oyun zekası ve tecrübesine Bruma biraz olsun ayak uydurabilse sarıkırmızılı takım rakibini ağır bir hezimete de uğratabilirdi.
MELO TABELAYLA OYNADI
Felipe Melo ise oynadığı futbolla adeta "Beni Brezilya Milli Takımı'na almazsanız, şampiyon olamazsınız" dedirtti. Sneijder'in golünde sert ama bilinçli ortası ve açık ofsayt pozisyonunda attığı kafa golüyle Melo, tabelayla bol bol oynarken, "G.Saray, neden F.Bahçe'nin (bir maç eksiğiyle) 5 puan gerisinde?" sorusunun kısa bir cevabı olan Selçuk İnan dün sezonun ilk yarısındaki standartının üzerine çıktı. Sneijder'in hücumdaki varlığının da Selçuk'un savunma görevini arttırdığını ve milli oyuncunun bir rol değişimi içinde olduğunu da unutmamak lazım elbette. Hikmet Karaman kariyerinde birçok kez G.Saray'a sorun çıkartmış bir teknik adam. Dün de doğrusu G.Saray'ın rakibi Erciyes değil Hikmet Karaman'dı.
Fakat görüldü ki geçmiş istatistikler sadece bir hatıra. Mancini ise üç kulvarda da yoluna devam eden takımını devre arasın kampında yeni transferler de gelince "Al Dente" pişirecek gibi duruyor. Bu Galatasaray ağızda kolay dağılmayan, dişe dokunur, lezzetli bir İtalyan makarnası olma yolunda...
LEVENT TÜZEMEN: Kayseri'nin uğuru
Galatasaray'a sezonun ilk yarısı Kayseri şehri uğurlu geldi. Fatih Terim'li dönemde Süper Kupa'yı Fenerbahçe'yi yenerek kazanan Galatasaray, Mancini ile iki deplasman galibiyetini Kayseri'de aldı. Sneijder Kayseri'de gollerine devam etti. Sonuçta Galatasaray 33 puan toplayarak ve devreyi ikinci sırada bitirerek yeni yıla mutlu girdi. Bana göre bu takımın kalitesine göre topladığı puanlar başarı değildir.
Mancini döneminde Galatasaraylı oyuncular ilk yarıda "Tek devrelik" takım olarak ön plana çıktı. Enerjilerini, fizik güçlerini, zihinsel motivasyonlarını hiç 90 dakikaya göre ayarlayamadılar. En iyi oynadıkları ve 3-1 kazandıkları Kopenhag ile 1-0 kazandıkları Juventus maçları en doğru örnektir. Erciyes maçına adeta golle başlayan ve 13 dakikada skoru 2-0'a getiren Galatasaray, rakibine hiç pozisyon vermeden çok üstün oynadı. Önde yapılan pres, yardımlaşma, ayağa isabetli pas oynama mükemmeldi. Erciyes kısa sürede yediği gollerin şokuyla ve şaşkınlığıyla direnç olarak düştü. Maç ilk yarıda Drogba, Sneijder, Burak ve kaleci Jorgacevic arasında geçti. Şut düellosu ve gol kurtarma inadı şeklindeki restleşmede Jorgacevic sanki içine "Onur Kıvrak" kaçmışcasına inanılmaz goller kurtardı.
GECENİN YILDIZI OLDU
İlk 45'te göz okşayan Galatasaray'da Hakan Balta'nın, Bruma'nın, Burak, Sabri ve Sneijder'in çalışkanlığı ön plana çıktı. Melo'nun attığı gol ofsayttı, Nihat Mızrak pozisyon alamadığı için kaçırdı. Ancak Melo'nun topla göbekten öne çıktığında doğru yerde doğru çalımlar attı, paslarını ezbere değil aklıyla kullandı. Futbolda skor ne olursa olsun "Maç bitti" diyemezsiniz. Galatasaraylı oyuncuların "Rehavete" girmesi, can havliyle saldıran Erciyes'e itici güç oldu. Galatasaray'ın laubali olduğu anlarda konsantrasyonunu kaybetmeyen Muslera, Erciyes'in korkutan ve takımını şoka sokabilecek ataklarına direnç ve dikkatle engel oldu. Yasin'in golü sonrası Mancini öfkelenince herkes toparlanıp ciddi olarak oyuna döndü. Galatasaray hücumun kontrolünü eline yeniden geçirdi. Drogba, Burak ve Sneijder'e geçit vermeyen ve gecenin yıldızı olmaya ant içmiş ki; kaleci Jorgacevic olağanüstü kurtarışlar yaparak farkın büyümesini önledi.
MAÇIN ADAMI: JORGACEVİC
RIDVAN DİLMEN: Melo olmazsa olmaz bir oyuncu...
G.Saray'ın geçen haftaki galibiyetten sonra dışarıda da kazanması lazımdı. Yöneticiler ve oyuncular "Biz bu işin içinde varız" diyordu sürekli.
Bunun sözde kalmaması için kazanmaya mecburlardı ve kazandılar. G.Saray ilk 45 ve son 30 dakika sabaha kadar oynasa kazanacağı bir maç oynadı. Sadece 2. yarının ilk 15 dakikasında sıkıntı yaşadılar.
G.Saray'ın aklına iki P geldi, pas ve pres. Oyunun gidişatına bakınca Erciyes kalecisinin muazzam oyununa rağmen atılan üç gol var. 3-1 olduktan sonra G.Saray toparlandı ve tekrar pas yapmaya başladı. Sonrasında da rakibi oynatmayıp kendileri oynadılar. Gol bulamadılar ama bir sürü pozisyon var. G.Saray kazanarak hesap yapma şansını elde etti.
İLERİDEKİ ÜÇLÜ SERBEST OYNUYOR
Erciyes G.Saray'a tutunamadı. Hem kalite farkı var hem de moralsiz bir takım. Normal bir sonuç ortaya çıktı. İleri uçta Sneijder, Burak ve Drogba sürekli pozisyon değişikliği yapıyorlar. Dolayısıyla 4'lü savunmanın önündeki Selçuk ve Melo tamamen sabit kaldı. İlerideki üçlü ise tamamen serbest. Mancini Sneijder, Burak ve Drogba'ya demiş ki; "Siz istediğiniz yerde oynayın. Yeter ki gol atın." Bu isimler sürekli yer değiştirerek oynuyorlar. Melo olmazsa olmaz bir oyuncu. Sert, top kazanıyor...
Sürekli oyunun içinde. Öndeki ve arkadaki arkadaşlarının işini kolaylaştırıyor. İlişkileri problemli olmasa fazlaca iyi bir oyuncu. G.Saray dün lig standartlarına göre çok iyi futbol oynadı.
MANCİNİ FORMATLA SÜREKLİ OYNUYOR
Melo ve Selçuk'un iyiydi. Melo oyunun iki yönünü de iyi oynadı, Selçuk ancak ikinci yarının son bölümlerinde daha fazla atak girişiminde bulundu. Mancini takımın formatıyla sürekli oynuyor.
Bu bazen avantaj getirir bazen de dezavantaj olarak döner. Şampiyonlar Ligi'ndeki Juventus maçından sonra camia olarak bir toparlanma oldu. Puan farkı 8'e düşünce bunun da pozitif etkisi oldu. Trabzon maçında da bu maçta da takımın pozitif görüntüde olduğunu görebiliyoruz.