Bu Hamza Hamzaoğlu'nu alkışladım ben; ertesi günkü Ertuğrul Sağlam'ı gördüğüm zaman... Ben, futbol seyretmek istiyorum arkadaş! Anti futbol oynatan, futbolu öldüren hocaların; sahaya saldıkları korkak, çirkin, faullerle dolu savunma oyunlarını değil... Bunlar ceza aldığı zaman da çok hoşuma gidiyor.
Akhisar maçına gelecek olursak... 6-1 olmasının sebepleri: İki takım arasında, 6-1'lik bir fark yok. Niye 6-1 oldu?
1- Galatasaray'ın golü, erken geldi. Zaten savunma değil de futbol oynamak için sahaya çıkan Akhisar; bu 1-0'dan sonra, hücumlarını biraz daha artırmak durumunda kaldı. Olumlu top oynamak için sahaya çıkmıştı ama mağlup durumda olduğu için daha yürekli, daha cesur, daha atak oynamak zorundaydı.
2- Bütün bunlarla beraber kritik anlarda, önemli hatalar yaptı Akhisar savunması... Galatasaray'ı sıkıştıracakları anlarda yedikleri goller, darbe oldu.
3- 1-0'ın üstüne; gene her şey iyi giderken, ofsayttan Galatasaray'ın ikinci golü geldi. Hakemlerin gözünden kaçanlar ya da hatalar, Akhisar'ın aleyhine oldu.
4- Saydıklarım, Galatasaray dışındaki unsurlardı. Galatasaray açısından, asıl önemlisi; Selçuk'un oynamamasıydı. Galatasaray'ın 6 gol atmasının sebebi, Selçuk'un yokluğuydu. Selçuk'un; bu takımı nasıl durdurduğu, nasıl geciktirdiği, rakip savunmaya nasıl toparlanma imkanı verdiği, oyunu nasıl öldürdüğü ortaya çıktı.
Maçın sonunda; Galatasaray'ın yüzde 58, rakibin yüzde 42 topla oynadığını yazan istatistiklerin, nasıl palavra olduğunu gördük. Mesele yüzde 58 topa hâkim olmak değil… O yüzde 58'in yüzde 58'ini, kendi sahanda yan topla oynuyorsan; zaten ne fark eder topun sende olması!.. Bir de o arada, kendi sahanda topu rakibe kaptırırsan...
Selçuk oynamadığı için Galatasaray, ilk defa derinlemesine, hızlı hücuma kalkma şansı buldu. Galatasaray'ın iki stoperi topu aldığında yan yan çevirip Selçuk'un gelmesini bekliyorlardı, yan yan çevirip Selçuk'a veriyorlardı, Selçuk da tekrar onlara veriyordu, onlar tekrar Selçuk'a veriyordu, Selçuk hatta Muslera'ya bir daha veriyordu.
Böyle dönüp dururken, o stoperler artık olmayan Selçuk'un gelmesini beklemem yerine; topu, kendileri oyuna sokmaya başladılar ve bir tanesi de gol oldu işte... Galatasaray'ın çok tehlikeli forvetleri var; çok tehlikeli hücum kozları var. Drogba'sından Sneijder'ine, Burak'ından Umut'una; orta sahada çok iyi şutlar atan isimler var, Yekta'sından Ceyhun'una varıncaya kadar... Galatasaray'ın oyunu hızlandığı zaman bunlar daha etkili oluyorlar.
Selçuk, oyunu felaket şekilde geciktirdiği için ve buna, Fatih hocadan başlayarak kimse ses çıkarmadığı için; hatta belki de 'Böyle oyna' diye tavsiye ettikleri için, Galatasaray'ın hücum gücü yüzde 10'a düşüyordu. Çünkü rakip yerleşiyor; Galatasaray topu aldığı zaman, rakip kendi sahasına dönüyor. Adamları da markaja alıyor; sahayı da parselliyor. Sen, topu atacak yer bulamıyorsun. Hadi tekrardan, yana ve Muslera'ya atıyorsun. Bunu oynuyordu Galatasaray; Selçuk yüzünden!..
Hızlı oynayan ve rakip geri çekilmeden, geride yerini almadan, geride hazırlığını yapmadan oynayan Drogba'yı, Burak'ı ve Sneijder'i düşün; bir de 10 kişinin arasında boğulmuş Drogba'yı, Burak'ı ve Sneijder'i düşün. İşte fark bu...
Dilerim; Selçuk kardeşim Florya'ya gider. Bu 6'lık maç kaseti ile kendi oynadığı herhangi bir maçın kasetini alır; bir odaya kapanır ve ikisini, arka arkaya izler. Selçuklu Galatasaray ile Selçuksuz Galatasaray'ın farkını görür.
Hatırlarsın; Abdullah Avcı, Milli Takım hocasıyken 'Selçuk'u oynatmadı' diye kıyameti koparmıştım. Şimdi dönüp bakıyorum; meğer adam haklıymış.