Turgay DEMİR: Penaltı, belaltı!
Son iki haftada Beşiktaş lehine verilmeyen penaltılara bakın, bir de dün verilen ilk penaltıya...
Ligimizin tartışmasız gerçeği şu; üç büyükler arasında en zor penaltılar Beşiktaş lehine çalınırken, en kolay penaltılar yine Beşiktaş aleyhine üfleniyor hakemler tarafından.
Bu ligde Galatasaray ya da Fenerbahçe aleyhine böyle bir penaltı verebilecek kaç hakem acaba!
Hadi biri, kazara verdi diyelim ondan sonra ikinciyi çalabilecek babayiğit çıkar mı? Hiç sanmam...
Konu Beşiktaş olunca kolay bu işler. Bu arada hemen belirtelim ikinci penaltı, harbi penaltıydı.
Tıpkı Kıvanç'ın açık olan kolunun topla buluşmasının penaltı olması gibi. Ancak hakem Palabıyık bu olaya pek ilgi göstermedi nedense!
Yine Beşiktaş'a penaltıyla, belaltı vurdular özetle.
Hakemi yenecek güçleri yok
Rize can derdinde Kartal, Şampiyonlar Ligi ve olursa şampiyonluk hesaplarında. Bu havada iki takım da can havliyle başladı. Haftalardır şans arayan Mustafa Pektemek bulduğu ilk pozisyonda ceza sahası içinde ne kadar etkili olduğunu gösterdi.
Sonrası malum; biri komik, diğeri gerçek iki penaltı ve dön dönebilirsen geri muhabbeti!. İkinci yarıya da hızlı başlayan Beşiktaş oldu. Haftalardır formsuz olan Olcay kafayla ıskayı geçince Mustafa Pektemek ikinci kez sahne aldı.
Beşiktaş galibiyet için yüklenirken Almeida'yı oyuna alan Bilic, forveti çiftledi, bu da yetmeyince Holosko kozunu oynadı. Uğur Tütüneker de buna karşılık LuaLua-Sercan ikilisini sürdü sahaya.
Cesur yüreklerin savaşıydı bir anlamda. Beşiktaş maçın son bölümünde ciddi bir baskı kurdu, pozisyon buldu. Ancak rakibi yenecek kadar iyi olsa da hakemi yenecek gücü yoktu Kartal'ın. O kadar da iyi değildiler
Mert AYDIN: Fırsat kaçtı...
Bir yıldır gol atamayan, ona umut bağlayanları bile"Bir daha kendine gelemez" umutsuzluğuna iten Mustafa Pektemek, kendisine en çok ihtiyaç duyulan gün uyandı.
Sakatlıklarla boğuşmaktan kendi gelişimine eğilemeyen Pektemek için ne büyük bir şans..!
Aslında maçın içinde birbirinden ilginç başka öyküler var. Biliç'in geçen haftaki serzenişinin ardından gelen iki penaltı. İlkinin sırrını çözmek için İmkansızlıklar Dedektifi Martin Mystere lazım. İkincisinde ise Atiba'nın sol kolunun hakimiyetini kaybedileni anlamak daha da zor.
Beşiktaş yenik duruma düştükten sonra ilk yarı bitene kadar grogi vaziyetteydi. Bilinç bir ara sinirden soyunma odasına gitmeye kalktı.
Kweuke, Beşiktaş yarı alanında cirit atıyordu... Ama o ciriti isabet ettiremedi.
Veli derinlik kattı
İkinci yarıda hakimiyet Beşiktaş'a geçti. Açıkçası beraberlik golünü de erken buldular.
Süre uzasa Çaykur Rize'nin kontratak silahları dengeleri alt üst edebilirdi.
Randımanlı antrenman yapamayan Almeida'yı da oyuna soktu Biliç. Sağdan, soldan geliyorlardı...
Veli için de bir şeyler söylemek gerekiyor. Veli artık sadece çok koşan adam değil.
Oyununa derinlik kattı. Ondan o müthiş derin toplar geldikçe Beşiktaş'ta Fernandes'in yokluğunda Oğuzhan'ın işi kolaylaşıyor.
Beşiktaş'ın, Galatasaray ile puanları eşitleme fırsatı kaçtıysa bunda iki penaltının getirdiği sinirle ilk yarının ikinci bölümünü çar çur etmenin payı büyüktü. Halbuki Beşiktaş ilk yarıda daha iyi işler yapabilir, ikinci yarıda ise sonuca gidebilirdi. Çaykur Rizespor kontrataklarında Tolga, Ersan ve Pedro'nun direnişleri dikkat çekiciydi. Karadeniz takımının gol silahları ikinci yarıda fizik olarak biraz daha ayakta kalabilse skora etki yapabilirlerdi. Ancak onlar da çok yoruldu.
Hayri ÜLGEN: Beşiktaş fırsatı tepti
Öncelikle şunu belirtmek isterim. Karadeniz'de iki takım da muhteşem bir futbol oynadı.
Kazanmak için her şeyi yaptılar.
Zevkliydi, heyecanlıydı ve bol gollü de bir maçtı. Seyirci hem futbola doydu hem de gole.
Ama şu da bir gerçek ki iki takım da kazandıkları 1 puana sevinemedi.
Beşiktaş takımı, Rizespor karşısında çok ama çok önemli bir fırsatı kaçırdı. Eğer bu maçı kazanabilseydi hem Galatasaray'ı puan olarak yakalayacaktı hem de şampiyonluk yolunda Fenerbahçe'nin ensesinde olacaktı.
Bana derseniz ki maçın yıldızı kim? Tek kişi söylerim. O da Mustafa Pektemek.
SAKLANANLAR VAR!
Nihayet şeytanın bacağını kırdı.
Gerçekten de büyük sakatlıklardan sonra Almeida'nın da sakat olmasından dolayı büyük sorumluluk yüklenmişti. Muhteşem 2 gole imza attı. Öyle hırslıydı ki defansa kadar gelip yardım ederken takımın aleyhine de bir penaltı dahi yaptırdı. Bu da çalışkanlığının göstergesiydi. Atiba'ya bayıldım. Orta sahayı tek başına organize etti. Dün ne Oğuzhan vardı ne de Olcay sahada. Takımda vardı ama katkıları sıfırdı. Olcay'a bir çift sözüm var.
Gençsin, yeteneklisin.
Milli takıma kadar lükseldin.
Ama Beşiktaş'ın sana ihtiyacı olduğu bu maçlarda hiçbir katkın yok. Sana yakışmıyor.
Oktay DERELİOĞLU: Beşiktaş tecrübe kurbanı
Beşiktaş'ın elindeki kadro iyi bir kadro ama maalesef şampiyonluk mücadelesinde boy gösterecek ve şampiyonluk yarışını kazanacak tecrübede olmadığını düşünüyorum. Dün gece maçın başında Veli'nin harika pasıyla Olcay'ı buluşturması ve Mustafa Pektemek'in golüyle maça moralli başlıyorsun ve akabinde o kadar amatörce belki ilk penaltı tamam tartışılabilir ama 2. penaltının tartışması yok.
Yüzde yüz penaltı. Ve takım defansı olarak da iyi oynadığın bir maçta 2 penaltı golüyle bir anda dengen altüst oluyor. Beşiktaş orta saha hakimiyetini kesinlikle elinde götürdüğü ve Rizespor'a oyun kurma ve pozisyon zenginliği açısından fırsat vermedi.
Özellikle Atiba ve Veli orta sahayı iyi kitledi. Tabii Almeida gibi bir tecrübenin sakatlığından dolayı kulübede olması çok büyük eksiklikti. Bilic'in Necip'ten sağ bek yaratması da çok ilginç.
Serdar takımdaki en iyi sağbek.
Böyle denemelere gerek yok.
ATIBA-GÖKHAN AŞ
Atılan 2. gol var ki yine Atiba ve Gökhan Töre'nin işbirliğiyle Mustafa Pektemek'in doğru zamanda doğru yerde bulunması gol getirdi. Maçın son bölümlerde daha etkili oynayan taraf Beşiktaş'tı.
Atiba'nın son dakika şutu gol olmalıydı. Tecrübe eksikliğine rağmen Beşiktaş yine de galip gelebilecek şansları yakaladı.
Biraz şansı olsa 3 puanla İstanbul'a dönebilirdi.
FARK ZOR KAPANIR
Beşiktaş'ın işi şimdi daha zor.
Eğer Fenerbahçe bu gece Kayseri Erciyesspor'u Şükrü Saracoğlu Stadı'nda mağlup ederse farkı Beşiktaş'la 10 puana çıkartacak.
Ligin bitimine daha çok var ama bu fark gerçekten çok ciddi bir fark olur. Fenerbahçe'nin hem Galatasaray hem de Beşiktaş'la maçı olması da yetmeyebilir.
Bu saatten sonra Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılabilmek için Galatasaray ile amansız bir yarışa girer.
Şampiyonluk için ise Fenerbahçe'nin çok büyük hatasını beklemekten başka yapılacak bir şey yok.
Metin TEKİN: Pektemek ve penaltılar...
Süper Lig'de son 10 haftaya girilmiş, rakibiniz Galatasaray deplasmanda kazanamamış, özellikle ikincilik mücadelesi için evet zor bir deplasman ama tam bir galibiyet akşamıydı Beşiktaş için... Oyuna da aynen bu psikolojiyle başladı siyah-beyazlılar... Deplasmanda oynamasına rağmen zaten kendi sahası olmadığı için deplasman farkını da yaşamayan Beşiktaş, maçın başında topa sahip oldu, Veli'nin harika pasıyla pozisyonu buldu ve Mustafa ile 1-0 öne geçti. Ancak rakip 18'e bile giremeyen Rize, bir penaltıyla skoru eşitledi. Penaltı pozisyonunu en az beş altı kere izledik, tartıştık, baktık. İnanın pozisyondan hiçbir şey anlamadım. Penaltıyı gerektirecek müdahale aradım, inanın bulamadım. O yüzden bu penaltının yorumunu gerçekten çok merak ediyorum. Gayet doğaldır ki tartışılan penaltıdan olumsuz etkilenen Beşiktaş etkinliğini yavaş yavaş kaybetti. Oyun dengelendi. Ve doğru, net bir penaltıyla Rize oyunu 2-1'e getirdi. Yani ilk yarıda ne oldu diye baktığımızda, oynanan oyun değil, iki tane penaltı belirledi.
İkinci yarıda ise Beşiktaş yine oyuna çok iyi başladı ve Mustafa Pektemek'in golüyle beraberliği yakaladı. Herkesin kafasında Beşiktaş'ın kalan bölümde galibiyete yakın olduğu vardı. Beşiktaş belki galibiyete yakın oynadı ama çok net pozisyon üretemedi. Oyunun hakimiyeti ve top kontrolü Beşiktaş'taydı ama gol üretecek pozisyonu bulamadı siyahbeyazlılar.
Dün gece Beşiktaş'ta Atiba ile sezon başında Almeida'nın arkasında kalan Mustafa Pektemek harika oynadı. Ama futbolda takım olarak istediğiniz sonucu alamazsanız kişisel performansınız da, golleriniz de beklenen etkiyi yapamıyor. Maalesef Mustafa için de böyle oldu. Tabii ki Beşiktaş için özellikle ikincilik yarışı devam ediyor ama final haftalarına girdik ve kalan 9 haftayı görmek lazım.
Fatih DOĞAN: Sonuca Palabıyık etkisi!
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklerseniz karşılacağınız tablo bellidir! Hakemin yanlışı yanlışla kapatma şıkkı ve hakkı olmadığına göre hakem Ali Palabıyık ve ekibi, 9. dakikada Rize- Beşiktaş maçına büyük bir yanlışla başladı. Mustafa'nın yere düştüğü ikili mücadelede Kweuke'nin üzerine düşmesine penaltıyı gösterdi. Bu pozisyona Ali Palabıyık dışında penaltı çalacak hakem çıkıcağını sanmam, ya da bu penaltı diyenin de samimiyetine inanmam.. Bu hatalı karar ve ardından gol, Beşiktaş'ın 1-0'ı bulmuşken bütün avantajlarını elinden aldığı gibi Rizespor'un özgüven kazanmasına ve kendine gelmesini sağladı. Rize'nin ikinci golünü bulduğu penaltı pozisyonuna her hakem penaltı çalabilir. Ancak avantaj sağlamayan, istem dışı gelişen bu çarpmalarda ne kadar penaltıya hükmedilmesi gerektiği uzmanlar tarafından gündeme alınıp tartışılmalı. Rakiple omuz omuza didişirken top Atiba'nın eline çarpmasa nereye gider? sorusu değerlendirilmeye muhtaç. Özetle Palabıyık ve ekibi yanlış penaltı kararıyla sonuca direkt tesir etti. Açmaz şurada Beşiktaş'ın rakipleri böyle bir haksızlığa karşı karşıya kaldığında ne yaptı, ne yapmalı?
Sakatlığa ağır bedeller ödeyen Mustafa Pektemek'in gollerle tanışması büyük kazanç. Bilic'in 68'de Olcay'ın yerine Almeida'yı sokarak çift forvete dönerek ilk kez bu ölçekte yaptığı hamle ve sistem değişikliği umut verici.. Yüksek ateşle oynayan Gökhan Töre biraz daha dirençli kalabilse, Beşiktaş belki daha fazla pozisyon üretebilir ve galibiyet golünü bulabilirdi. Ancak sonucu ve oluşabilecek farkı hakemin belirlemesi sadece Beşiktaş'ın değil Türk hakemliğinin kaybı.
Rıdvan DİLMEN: Gökhan Töre çizgide kalsaydı...
Önceki gün Galatasaray'ın kaybetmesinden sonra Beşiktaş için çok daha anlam taşıyan bir maçtı. Son haftalarda rakiplerinden puanlar alan ev sahibi Çaykur Rizespor açısından da önemli bir maçtı. Beklendiği gibi çekişmeli geçti mücadele. İyi başladı Beşiktaş. Veli'nin şahane asistiyle Olcay'ın araya bıraktığı topta Mustafa Pektemek ile öne geçti. Rizespor bu golden sonra dengeledi oyunu. Derken tartışmaya o kadar açık bir pozisyon yaşandı. Lig TV'nin gösterdiği 3-4 farklı açıdan benim bulamadığım bir penaltı kararını kale arkası hakemi verdi. Daha sonra gelen ikinci penaltıda kale arkası hakeminin kararı bu kez doğruydu. Beşiktaş bu kararlarla bilendi ve hatalar yapmaya başladı ama devre ilaç oldu.
BEŞİKTAŞ'IN ŞAMPİYONLUK ŞANSI...
Beşiktaş ikinci yarı tek kaleye yakın oynamaya başladı. Pozisyonlar da buldu, gol de buldu. Beşiktaş adına en büyük problem Gökhan'ın çizgide kaldığı etkili oyununu; onun orta sahaya girdiği dönemlerde üretkenlikten uzak kalmasıydı. Gökhan kenarda oynamakta ısrar etse Beşiktaş adına daha verimli sonuçlar doğurabilirdi. Gökhan'ın içeride kalması Rizespor'un işini kolaylaştırdı. Rizespor sadece mücadele etti, bir puanın da iyi olduğunu düşünerek maçı puanla bitirdi. Beşiktaş ise bu puan kaybıyla belki birincilik şansını kaybetti.
Erman TOROĞLU: Beşiktaş'ı sallamıyorlar!
Öncelikle Beşiktaş federasyonun gözünde etkili bir takım değil. Bu maça tayin ettikleri hakem belki ileride iyi bir hakem olacak. Ama Türkiye Ligi'nde bu sene ikinci olacak takım Şampiyonlar Ligi'ne gidecek. Rakibi Rize düşme hattında. Eğer böyle bir maça Ali Palabıyık'ı veriyorsanız o zaman sizin FIFA hakemlerinizde iş yok demektir.
Bu maça bu hakemi veriyorsanız siz Beşiktaş'ı sallamıyorsunuz demektir. G.Saray'ın veya F.Bahçe'nin Rize'de oynayacağı maça bu hakemi verin bakalım ortalık yangın yeri olacak mı? İki tane penaltı verdi Beşiktaş'ın aleyhine. Birincisinin uzaktan yakından penaltı ile alakası yok. İkincisi de yayıncı kuruluş görüntülerine göre çözmeye imkan yok. Kafaya çarpıp mı gidiyor, yoksa koldan mı kafaya gidiyor. Ama esas görüntü pazar akşamı çıkacaksa ortalığa onu bilemem. O zaman seyirciyi aptal yerine koyuyorlar. Bu iki penaltı kararından sonra hakem bütün takdir haklarını Beşiktaş lehine kullandı.
G.SARAY'DAN DAHA İYİ TAKIM OYUNU
Şunu da göz ardı etmeyelim; Beşiktaş'ın stadı yok, parası da fazla yok. Devamlı borç ödüyorlar. "Feda" diyorlar. Rakiplerinin durumu tam ters. G.Saray kadrosuna çilekler alıyor. Beşiktaş'ın bırakın çileği pudra şekeri alacak hali bile yok. Böyle olduğu halde bu maçı alsalardı G.Saray ile puan puana olacaklardı. Beşiktaş için şu anda tek hedef var, Şampiyonlar Ligi'ne gitmek. Gidebilir mi, gider. İnanırlarsa. Çünkü G.Saray'a göre daha bir takım olarak oynuyorlar. Federasyon F.Bahçe ve G.Saray'dan korkuyor. Yıldırım Demirören ve Zekeriya Alp Beşiktaşlı. Şöyle bir baktığınızda Beşiktaş'ın kötülüğünü istemezler gibi geliyor insana. Ama bir beyin cimnastiği yapalım. Mesela Demirören Beşiktaş Şampiyonlar Ligi'ne gitsin ister mi? "Ben yokken Beşiktaş başarılı olsun" der mi? Alp geçtiğimiz aylarda "Hakem hataları Beşiktaş aleyhine çok yapılıyor" demişti. Bir hafta sonra Beşiktaş'ın lehine hata yapıldı. Federasyon bir de yayıncı kuruluşun %65 hissesini almaya çalışıyor. Bu hakem tayinleriyle veya aldığı TV'nin görüntü servisleriyle bu işler nasıl olur bir düşünün! Hani derler ya ayranın yok içmeye, tahtravalli ile gidersin döner yemeğe!