Önce bir kaç cümle ile maçı değerlendirelim...
Fenerbahçe maça müthiş bir hırs ve tempo ile başladı. Bursaspor takımı daha ne olduğunu anlayamadan kalesinde tehlike üstüne tehlikeler yaşadı.
Gole kadar olan bölümde Fenerbahçe'nin girdiği gol pozisyonu sayısı tam 6. Eğer kaleci Frey gününde olmasaydı Fenerbahçe forvetleri son vuruşları daha iyi yapabilselerdi Bursaspor takımı Galatasaray maçındaki 6-0'lık skorla daha 17. dakikada karşılaşa bilirdi. Birbirinden güzel hazırlanan pozisyonlar kaçtıktan sonra Frey ve Bassel'in anlaşmazlığı sonrası Fenerbahçe'nin golü bulması da futbolun cilvesi olsa gerek. Golden sonra Fenerbahçe temposunu düşürdü, kalesinde tehlike yaşamadan oyunun kontrolünü elinde tutarak ilk 45 dakikayı tamamladı. İkinci yarıda Sow'un golüne kadar olan bölümde maçın gidişatı tamamen değişti ve Bursaspor Fenerbahçe kalesinde tehlikeler yarattı.
İŞİ SOW'UN GOLÜ BİTİRDİ
Fenerbahçe orta sahasının oyufndan düşmesi Bursaspor'un pozisyonları yakalamasına sebep oldu. Sow'un attığı ikinci gol sonrası maç tamamen bitmiş oldu.
Gelelim Meireles ve Salih'e... Önce Meireles'ten başlayalım. Sezon boyunca onu en çok eleştiren kişilerin başında geldim. Özellikle gördüğü kırmızı kartlar sonrasında acımasızca eleştirdim ve gönderilse bile yeridir dedim. Ama geçen hafta Antep'te dün gece de Bursaspor karşısındaki Meireles'i gördükten sonra hakkını teslim etmem lazım. O kadar temiz o kadar faydalı ve hatasız oynadı ki iki maçta da sahanın en başarılı oyuncularındandı. Umarım böyle devam eder. Salih'e gelecek olursak topu ayağına aldığı zaman yaptığı işler tek kelimeyle fantastik.
Maçın başında Emenike ve Kuyt'a verdiği gollük paslar tam anlamıyla birinci sınıf bir oyuncunun verebileceği paslardı. Ama Salih'in bir eksiği var o da şu; kesinlikle topla daha fazla buluşması lazım. Daha çok sorumluluk alıp, daha çok oyunun içinde olması lazım. Bunları başardığı zaman sadece Fener'in değil Türkiye'nin en önemli oyuncusu haline gelecektir.
Hakkı YALÇIN: Şampiyonluk ekspresi
Dün gece kazanmanın kurallarını harfiyen uygulayanlar kazandı. Onlar hem kazanmaya hem geleceğe koştular. Şampiyonluk ekspresi hızla yoluna devam ederken, geriden gelenlere bir mesaj bıraktı. "Benim bulunduğum yere sizi almıyorlar beyler!"
Gürkan KUBİLAY: Jeton düştü mü?
Emre BOL: Yanal'ın adamları!
Maç başlıyor dakika 17'de Kuyt'ın golü geliyor. Ancak o dakikaya kadar F.Bahçe'nin Bursa kalesine atılan 11 şut var. Gerçekten inanılmaz bir istatistik. Sarı-lacivertlilerin hücumcuları özellikle ilk yarıda öyle iştahlı saldırdı ki; önünde durabilene aşk olsun!
Orta sahada Salih, Bursa savunmasının arasına attığı toplarla takımı pozisyona soktu. "Boks bir yumruktur" derdi Orhan Ayhan! Futbol da zekice atılmış bir pastır aslında!
Salih'te bu kumaş var. Ancak kondisyonunu arttırması ve oyunu topsuz da oynamayı öğrenmesi gerekiyor. İlk yarıda müthiş bir performans gösteren Salih'in 2. yarıda esamesi okunmadı.
Salih istikrarlı olmalı.
Savunma sakin olmalı
Fenerbahçe'de herkesin aklı haftaya oynanacak G.Saray maçında. Kart sınırındaki oyuncuların ne kadar dikkatli oynadığını gördük.
Ben F.Bahçe'nin hücumcularına," Yanal'ın adamları" diyorum.
Zira sadece onlar Yanal'ın saldırgan ve agresif taktiğini uyguluyor.
Geri kalanlar ise idare ediyor! Zaten "diğerleri" bu tempoya ayak uydurabilse F.Bahçe inanılmaz bir takım olacak. İkinci yarının başlarında Bursaspor üstünlüğü vardı.
F.Bahçe'nin savunmacıları, ceza sahasına atılan serseri toplarda ne yapacağını şaşırıyor.
Oysa defansın daha sakin olması gerekiyor.
Haftaya çok önemli bir G.Saray maçı oynanacak.
G.Saray'ın elinde "F.Bahçe'yi yenme" kozundan başka bir şey kalmadı.
İyi konsantre olan bir F.Bahçe Arena'da kesinlikle kaybetmez.
Şampiyonluk işi bitti. Bir G.Saray galibiyetiyle şampiyonluk taçlanır.
Neyleyim G.Saray galibiyeti olmadan gelen şampiyonluğu!
Murat ÖZBOSTAN: Ağır sıklet boksörü gibiydi
Fenerbahçe, ligde sıklet farkını haftalardır ortaya koyuyor. Sakat forvetleri iyileştikten sonra Ersun hocanın takımı bir ağır sıklet boksörü gibi ama gelin görün ki rakipler yanında tüy sıklet kalıyor. Gaziantep deplasmanında rakibi sahadan süpüren Fenerbahçe dün de ilk 20 dakikada Bursaspor'u sağlı sollu yumruklarla öyle bir sersemletti ki ilk gol rakibin hediyesi oldu. Kupada Galatasaray karşısında ikinci yarıda oynadığı oyunla iki gol bulan konuk takım, dün de 45 ila 70'inci dakikalar arasında etkili geldi ama bu Fenerbahçe savunması bir başka..
Fenerbahçe dün akşam kalesinde devleşen Frey'a rağmen üç gol buldu. En yakın iki rakibine çift haneli puan farkı atan Fenerbahçe, haftaya TT Arena'ya güle oynaya gidiyor. Ama unutmayalım fark 3 de 13 de 23 de olsa bunun adı derbi...
Ömer ÜRÜNDÜL: Sahanın en iyisi Meireles
Büyük puan farkıyla şampiyonluğa iyice yaklaşan Fenerbahçe çok yüksek tempolu, presli, baskılı ve üretken bir ilk 20 dakika sergiledi. Bu bölümde atılan şutlar dışında iki defa Sow, bir defa Kuyt çok net pozisyonları kaçırdı. Ardından yoğun baskıdan bunalan Bursaspor, Basser ve Frey'in müşterek hatalarıyla hiç pozisyon yokken skor avantajı elde edildi. Devre arasından sonra oyun dengelendi. Fenerbahçe aralıklarla hücum girişimlerine devam etti. Bursaspor da bunlara karşılık verdi. İlk devrede gözüme çarpan üç önemli not vardı:
1- Salih Uçan'ın ilk 30 dakika başarılı, 10 numara icraatler yapması...
2- Emenike'nin aşırı egoistliği...
3- Caner'in alışılmış kaliteli futbolunu sürdürüp, seyir zevki yansıtması...
İkinci yarıya Fenerbahçe çok durgun ve olumsuz bir görüntüde başladı. Uzun süre de böyle devam etti. Tehlikeli rakip atakları gelişiyordu; oyun bir türlü kontrol altına alınamıyordu. Salih Uçan maç eksikliğinden dolayı oyundan düştü. Teknik direktör Ersun Yanal da değişiklik yapmayı düşünmüyordu. Bu arada Bursaspor'un bütün duran toplarında tehlike yaşatması üstünde durulması gereken bir rahatsızlıktı.
Sonra beklenmeyen bir anda gelen ikinci gol, Fenerbahçe'yi tamamen rahatlattı. Kontrol altına aldıkları oyunda üçüncü golü de Webo kaydetti. Dün gece bana göre sahanın en iyisi Raul Meireles idi. Son derece başarılı ön libero özellikleri sergiledi. Oyun içinde zekasıyla iyi yerler seçerek başarılı önleyici hamleler yaptı. Basit paslarla da oyunu geriden yönlendirdi. En sonunda da çok güzel bir asistle Webo'ya golü attırdı.
Cüneyt Çakır kendisini fazla zorlamadan kalitesiyle başarılı bir maç yönetimi sergiledi.
Gürcan BİLGİÇ: Ayarlar (!) normale döndü
Stada gelen veya sahada olanların arasında endişeli tek bakış yoktu. İkramlar haftası yaşardılar. Beşiktaş ve Galatasaray "hadi al, buyur" dedi, Bursa defansı da Kuyt'a "hadi, at" lütfunu yaptı. Kadıköy'ün gelenekleri arasında yer alan "çaresizlik" sendromu da bu dakikalarda Bursalı oyuncuları yakalamıştı. Üst üste pozisyonlar geliyor, kaçmayacaklar kaçıyordu. Nafile bir çaba içinde hissetiler kendilerini. Fenerbahçe vites yükseltip, istediği bölgeden, istediği şekilde golü arıyordu. Salih Uçan'daydı aynı zamanda gözler. Kadife paslar geçidindeydik. Kısa bir süre de olsa. Salih "bir başka" olduğunu hissettiriyordu her topa değdiğinde. Sonrasında temposu düştü. Takımın geri kalanıyla birlikte.
İkinci yarıda kabus gibi bir 30 dakika yaşattı Bursaspor rakibine. Önde bastı, oyun kurdurtmadı, topların Volkan Demirel'in oyuna sokmasınıy ani sokamamasını- sağladılar.
Öndeki üçlü bir tekini bile tutup, takımı taşıyamadı rakip sahaya. Süre uzadıkça, peşinden beraberlik fırsatları geldi Bursa adına.
Bu anlarda kenardan bir hamle bekledik. Bir oyuncu değişikliği veya sert bir reaksiyon.
Çünkü oyun konsantrasyonunun hemen hemen kaybolduğunu, ilk yarının son dakikaları da hissettiriyordu.
Ve Emenike'nin taşıyıp, Moussa Sow'a attırdığı ikinci golle, "kalite farkının" maçı bitirdiği an geldi. Ardından da "şampiyonluk" kutlamaları başladı.
Tribünler şarkılarını söylüyor, bir elite hakemin saçma faul yorumlarına bile tepki göstermiyorlardı. Ersun Yanal, sarı kart sınırındaki Emenike ve Topal'ı hemen oyundan aldı. Hırsı tükenen Bursa takımına son sözü Webo söyledi. Ve 13 puanlık fark ile derbi gündemi başladı.
Geçen sene de benzer yorumu yaptım. Ligin şampiyonu belli, ağabeyi belli olacak. Seyrantepe'deki maçta iki büyük rakip, taraftarına son bir hediye vermenin, "ağabeylik" apoletinin peşine düşecek...
NOT: Bu takımı yaratıp, bu futbolu oynatıp, bugünü tarihe asan Ersun Yanal'a, tam 27 hafta sonra tribünlerden jest geldi.
Son hafta sendromlarına alışık, bu grubun ayarları sonunda normale döndü.
Ahmet ÇAKAR: F.Bahçe işi bitirdi
Eğer bundan sonra futbolda yüzyılın sürprizi yaşanmazsa Fenerbahçe şampiyon oldu. Hem de hak ederek.. Hem de birinci dakikadan son düdüğe kadar çok iyi oynamadıkları bölümler de olsa hep yüzde 100 mücadele ederek haklı bir şampiyonluk aldılar.
Dün maça bakıyoruz, ilk yarım saatte maç 4-0, 5-0 olabilecekken sonrasında kilitleniverdi. Yine ilk 20 dakikaya bakıyoruz, Fenerbahçe'de Salih diye bir oyuncu var. Dersiniz ki müthiş bir yıldız. Salih müthiş bir yıldız olur mu bilmiyorum ama Türk futboluna damga vurmak istiyorsa iyi oyununu daha fazla dakikaya yaymak zorunda. Saman alevi gibiydi. Bir bakıyorsunuz 3-5 dakika harika paslar, müthiş bir taktik liderlik ama sonrasında sahada varlığıyla yokluğu belli olmayan bir Salih vardı.
Fenerbahçe ikinci golü bulamadığı maçlarda ürkek oynuyor. Paniğe kapılıyorlar demiyorum ama haklı olarak az da olsa bir stres başlıyor ve bu oyunculara yayılıveriyor. Yine maçın ilk yarım saatine bakıyoruz, Sow ve Emenike'nin yüzde 100'e yakın pozisyonları kaçıyor ama gol Bursaspor kalecisi Frey ve Basser tarafından Kuyt'a hediye ediliyor. Basser ve Frey arasındaki anlaşmazlık ne üst düzey bir takıma ne de üst düzey böyle bir kaleci ve savunma oyuncusuna yakışmadı. Futbol işte böyle bir spor. Yüzde 100'ler kaçıyor ama gol Kuyt'a hediye ediliyor.
İkinci yarı Fenerbahçe zorlandı. Son 15 dakikaya kadar oyunu domine eden taraf Bursaspor oldu. Ama bu da çok normal. Artık bundan sonra kimse Fenerbahçe'den iyi oyun, bol gol falan beklemiyor. Tüm camia, "Yarım gol olsun bizim olsun.. Galip gelelim yeter" diyorlar. Oyunun son dakikalarında gelen art arda gollerle bence Türkiye Süper Ligi bitiverdi. Herhalde Aziz Yıldırım başkanlığı döneminde haftalar öncesinde böyle bir puan farkını yakalayıp neredeyse şampiyonluğu garantilediği bir tabloyu hiç yaşamamıştır.
Türkiye'nin iftiharı Cüneyt Çakır için kolay maç oldu. Bir-iki avantajı gereksiz kesti ama maç onun için, o da maç için fazla kolaydı.
Rıdvan DİLMEN: Artık şampiyonluğu vermez
Beşiktaş 3 puan kaybetmiş, yetmemiş üstüne de Galatasaray 2 puan bırakmış.... Kazandığın zaman fark her iki rakibinle de bitime 7 hafta kala 13'er puan olacak. Sezon başından beri liderliği de şampiyonluğu da hak eden bir futbol oynayan Fenerbahçe böyle bir fırsatı kaçırmazdı. Öyle de oldu.
Maça öyle istekli başladılar ki ilk yarım saat pozisyon üstüne pozisyon vardı. Girilen pozisyonlar kaçmasa aslında ilk yarı sonunda maç da bitmişti. 5-6 pozisyon haybeye kaçarken, Basser ile Frey'in anlaşmazlığında Kuyt tecrübesiyle ikilinin arasındaki o anlaşmazlığı öyle iyi takip etti ki golü de attı. Gerçekten ilk yarım saat müthiş bir futbol oynadı. 30-45 arası biraz preste arıza olunca, Bursa oyuna ortak oldu ama bu kez pozisyon vermedi.
İkinci yarı durgun başladı. Bursa iki duran toptan pozisyon buldu ama Fenerbahçe'nin fizik gücü, son 20 dakikada yine ortaya çıktı. Önce Sow ile ikinciyi buldu. İkinci golden sonra Ersun Yanal Galatasaray maçını da düşünmeye başladı. Sarı kart sınırdaki hassas oyunculardan Mehmet Topal ve Emenike'yi kenara aldı. Oyunun son bölümünde Meireles'in pasında Webo 3. golü attı. Tribünler de iyiden iyiye coştu. Bursaspor geçtiğimiz yıllardaki Bursaspor'dan çok uzak. Pozisyon veriyor, üretemiyor, güvensiz.
Fenerbahçe takımında herkes arzulu, herkes birşeyler yapmak istiyor. Ama Gökhan Gönül ve Meireles'i dünkü futbollarıyla ayrı bir yere koymak istiyorum. Fenerbahçe artık bu saatten sonra şampiyonluğu vermez. Aslandı hak ettiği şampiyonluğu dersek çok daha doğru olur. Ersun Yanal da futbolcular da camia da bu şampiyonluğu fazlasıyla hak ediyor. Cüneyt Çakır pozisyonlara yakındı. Ufak tefek hataları oldu ama maçın genelinde iyi bir yönetim sergiledi.
Erman TOROĞLU: Görünen köy kılavuz istemiyor...