Gürkan KUBİLAY: N'aptın Yanal!
Böyle kritik bir maça orta alanda uzun süredir oynamayan Selçuk ile çıkıyorsun. Güray gibi süper sol kanat adamının olduğu rakibin karşısına Mehmet Topuz'u koyuyorsun.
Takımın en çok forma giyen adamı Dirk Kuyt'ı böylesine önemli bir maçta kesiyorsun.
Bir arada hiç oynamamış Bekir ve Kadlec'ten tandem kurduruyorsun. Belli ki, bu kritik maç öncesi rakip analizini zerre kadar yapmamışsın. Bir de 'bilgisayar analizi yapıyorum' diye övünüyorsun. Sonra da kalkıp sözleşme imzalamak istiyorsun. Peki sen bunları hak ettin mi Ersun hoca?
Bu kadar hata yaptığın maçtan sonra bakalım bunu yine isteyebilecek misin?
Bırak bu işleri lütfen.
Dün bu yazdıklarımın sadece bir kısmını twitter'da yazdım.
Az da olsa bazı tweet'ler geldi. ''N'oldu , hani Ersun'u çok severdin?'' diyeninden, ''Ne diyon sen? Bu takımı uzaylı mı şampiyon yaptı?'' diyenine kadar. İroni'nin , SAZANSAL RUHLARI avlayan bir olta olduğunu bilmeyenlerden.
Güldüm, geçtim. Benimle birlikte, ne yaptığımı anlayan yüzlerce twitter takipçim gibi.
Bu maçın yazısını yazmadan önce düşündüm, empati yaptım.
Bu maça çıkan oyuncu, teknik adam,yardımcı ekibin yerine koydum kendimi.
Ne kadar maça konsantre olabileceğimi düşündüm. Sonra da hak verdim oyunculara.
İlk yarıda kötü olunca, 2. yarıda biraz dirildiler de ama yine de dedim ya; '''benim için değerlendirmesi bile çok anlamlı olmayan '' bir maçtı. Yanal ve takım benim için çoktan sınıfı geçmişti. Anlamlı olan neydi biliyor musunuz? Maçın başında F.Bahçe'yi alkışlarla karşılayan Akhisar takımı.
Ömer ÜRÜNDÜL: Akhisar tarihi farkı kaçırdı!
Egeli Fenerbahçe taraftarları şampiyon takımlarını izlemek için stadı doldurmuşlardı.
Ama hayal kırıklığına uğradılar. Rehavet içindeki Fenerbahçeli futbolcular son derece olumsuz bir 90 dakika sergilediler, her yönüyle. Tam aksine yine sahaya prestij için çıkan Akhisar ise takım halinde hırslı ve disiplinli bir futbol sergileyince, maçı kazanmanın yanında tarihi bir farkı da kaçırdılar.
İlk devrede F.Bahçe'nin orta sahasının preste yetersiz kalması, kenarlardaki Emenike ve Sow'un, Mehmet Topuz ve Caner'e hiç destek vermeyişi, takım savunmasını felç eden faktörlerdi.
İlk yarıda en az 4-5 farklı bitebilirdi. İkinci yarıda yapılan iki değişiklik ve 'ne oluyoruz' diye bir reaksiyon göstermek, biraz farklı bir F.Bahçe gündeme getirdi.
Mehmet Topal'ın mükemmel golü ile farkı bire indirdiler ama Bruno'nun golü ile oyundan tamamen düştüler.
Öncelikle maddi imkansızlıklara ve kapasitesi sınırlı kadroya rağmen bir sistem oturtan ve takımına çağdaş futbol oynatan Hamza Hamzaoğlu'nu bir kere daha tebrik ediyorum. Ersun Yanal'a da bir sitemim var. Bir teknik adam için en olumsuz şey, futbolcusunun onuru ile oynamaktır.
Sezon başından beri etki altında kalarak harcadığı Holmen'i, haftalardır kadroya da almıyordu. Bari dün hiç Manisa'ya getirme!. Üç oyuncu değiştirdiği halde Holmen'e hiç şans vermeyişini iyi niyetle karşılamak kesinlikle mümkün değil. Hakemlerimiz ne yazık ki zihinlerine yerleşen büyük takım baskısından, iddiası olmayan bir maçta dahi kurtulamıyorlar.
Ali Palabıyık gibi kumaşı iyi genç bir hakemimiz de dün ümitlerimi kırdı. Mehmet Topal'ın golü öncesi Topuz'un yaptığı açık faulü çalmadı. Hemen ardından da Kadlec'in Niasse'ye yaptığı direkt kırmızı kartı da gerektiren net penaltıyı çalmadı, üstelik de Niasse'nin aleyhine faul verdi. Pes doğrusu!
Mert AYDIN: Yerle bir oluyor
Tatile çıkmış Fenerbahçeli futbolcular diyebilirsiniz. Ama asıl olan şu. F.Bahçe'nin öyle enteresan bir dizilişi var ki en küçük değişiklikte takım yerle bir oluyor.
3 forveti sistemin en önemli sacayağı Mehmet Topal. Olmadığında hiçbir oyuncu orta sahadaki boşluğu kapatamıyor. Akhisar gibi hızlı hücuma iyi çıkan bir takım önünde savunma yerle bir oluyor. F.Bahçe'nin maçın ilk yarısında yaşadığı sıkıntı bu. Tabii ki sarı-lacivertliler tam olarak maça odaklanmamıştı ama dizilişteki eksiklik, oyun ve skor farkını belirledi. Ikinci yarıda oyuna Gökhan ve M.Topal girdi. Bu kez de Fenerbahçe klasik 3 forveti düzeninden vazgeçti. O baskıyla gol geldi ve F.Bahçe oyunun içine dahil oldu. Ama bu baskının tehlikesi de vardı. Akhisar kontratlarından birinde 3. gol geldi.
Kısacası F.Bahçe, maçın ilk yarısındaki sıkıntının kurbanı oldu.
Maksimum verim...
Çok şey söylenebilir. Holmen'in oynamayışı gözden çıkarıldığı anlamına geliyor herhalde.
Fenerbahçeli futbolcular artık herhalde gelecek hafta yapılacak kutlamaları bekliyor.
Akhisar ise yol ayrımında.
Takımın buralara gelmesini sağlayan adam Hamza Hamzaoğlu belki de ileride milli takımın hocası olmak için ayrılıyor. Ege temsilcisi eğer tüm oyunculardan maksimum verim alan bu değerli teknik adamın yerine idealist olmayan ve sistemin üçkağıtlarına yatkın birini getirirse kısa sürede alt liglere iner.
Seçim konusunda aman dikkat!
Emre BOL: Hani yedekler?
Futbol organize bir iş… Dişlilerden bir ya da bir kaçı işlemeyince dün ilk yarıdaki Fenerbahçe'nin durumuna düşmek işten bile değil! İki yarı iki farklı Fenerbahçe izledik.Yedeklerin ağırlıklı olduğu ilk yarıda özellikle defansif açıdan çok hata yapan sarı-lacivertliler iki farklı geriye düştü.
Akhisar ekibi, Mehmet Topuz'un savunduğu sağ kanattankaç tane atak yaptı, inanın sayamadım. Topal'ın ceza sahası dışından attığı gol inanılmaz güzeldi.
Sezon başından bu yana çok denedi ama bir türlü çerçeveyi tutturamamıştı.
Sonunda şeytanın bacağını kırdı! Ersun Yanal, sezon başından bu yana takımın savunma taktiğini bir türlü oturtamadı.
Zaten mantalite olarak savunma değil hücum yapmayı seven bir teknik adam…
Bu defansla olmaz
Onun bu özelliği belki takımı şampiyon yapabilir ki yaptı. Ama bu Fenerbahçe'nin üzerine giden her takımın gol atabileceği gerçeğini değiştirmez. Bir düşünün bu takımın Avrupa'da olduğunu!
Yanal'ın yeni sezonda takım savunması üzerine çalışma yapması şart. Zira gelecek sezonun bu kadar kolay geçmeyecek.
Fenerbahçe şampiyon olmuş, Akhisar ise orta sıraları mesken tutmuş. Bu tip hedefsiz maçları oynamak gerçekten çok zor… Oyuncuları kafa olarak hazırlamak imkansız… Kimseye kızamıyorsun.
Lakin sezon bitiyor, yedek oyuncuların bir şekilde kendilerini göstermeleri gerekmiyor mu? Senede 10 maç bile oynamayanlara lafım... Bari oynadığınızda adam gibi oynayın.
Kazandığınızın hakkını verin.
Gürcan BİLGİÇ: Mesele adaleti seslendirmek!
En değerli değil ama "en saygılı" alkışlarla sahaya ayak bastı Fenerbahçe takımı. Akhisar oyuncuları, tünelin ağzında bir koridor oluşturarak, şampiyonluğu hak eden meslektaşlarını kutladılar.
İzmir gününde geçen keyifli saatlerin sonrasında, Manisa'daki tribünlerin şarkılarıyla, "kazanmışlık" duygusunu zirvede hissederek oynamaya başladılar. Elbette rakibin havası ve isteği böyle değildi. Plan ve strateji bile oluşturmuş, Kuyt'un olmadığı bir günde, Fenerbahçe'nin sağ kanadına hücumu yığmışlardı. Böyle bir durumda ne olacaktı? Son yılların en rahat şampiyonluğu kazanılırken, teknik adama tek bir "övgü" kelimesi bile kullanmayan ve tüm takdirleri kendisinde toplayan Aziz Yıldırım olmalı her halde problemin ilgili kişisi. Öyle ya, "Size paralarınızı verdim" dedi, takım maçlara bilendi. "Haddinizi bilin" dedi; antrenman performansları ikiye katlandı. Kupayı kapmış oyuncuların, rehavet içindeki umarsızlıklarını da yok edecek bir formülü olmalıydı cebinde. Yoksa kadroyu belirlerken uyarmamış mıydı Ersun Yanal'ı. Tüm iyi ve doğru kararların sahibi olarak, şampiyon olan takımın, galibiyete ihtiyacı olmadığı bir deplasmanda, rehavet yaşama ihtimali aklına gelmemiş miydi? Son 15 yılın en görkemli, en rahat, en hak edilen şampiyonluğu kazanılırken, bu işin sahiplerinin adını bile ağızlarına almayanları hazmedemiyorum. Eğer bu şampiyonluk kazanılmasaydı, fatura Ersun Hoca'ya kesilecekti. O zaman şampiyonluğun taktirinden de en ufak bir hakkı yok mu? Üstelik kendisi, "Bu işin mimarı Aziz Yıldırım oldu" dediği halde. F.Bahçeliler "Adalete fener yak" kampanyası yapıyorlar. Bu durumun şikayetçileri ise emeği geçenlerin haklarını vermiyorlar. Umarım, hemen yarın; resmi internet sitesinden Ersun Yanal ile 3 yıllık anlaşma imzalanmak üzere taraftarları Saracoğlu'nda yapılacak törene çağıran duyuru okuruz. Adalete karar veren bir duyuru...
Rıdvan DİLMEN: Caner sorunu hemen çözülmeli
Yoğun geçen sezonun ardından F.Bahçe için dünkü maçın ölçü olamayacağını söylemeliyiz. Takım geçen hafta itibariyle tatile girmiş. Bu maçlar Holmen, Baroni gibi isimlerin geleceği için testtir. F.Bahçe'nin geçmişte de şampiyonluğu kazandıktan sonra farklı yenildiği maçlar olmuştu. Konya maçı vardı, Malatyaspor'dan da 4 yemişti mesela.
Dünkü maç da bundan farklı değildi. Hedefiniz olmadığı zaman futbolcular serer, idmanlar goygoyla geçer. F.Bahçe'nin fazla pozisyonu yoktu. Akhisar 6-1, 7-1 bile kazanabilirdi. Mert iyi günündeydi, F.Bahçe ucuz atlattı diyebiliriz. Daha farklı bir skor olmaması F.Bahçe adına sevindirici. Teknik direkör oyuncu gibi bakmaz, puan hanesi için kalan üç maçı da kazanmak ister. Belki rotasyonu da bundan dolayı yapmıştır. Ama rotasyonda kullanılan oyuncuların da kendini göstermesi gerekir. Oyuncuları teknik olarak eleştiremeyiz. Mehmet Topal'ın son vuruşlarını pek beğenmem ama dün beni mahçup etti.
FORVET ARKASINA TAKVİYE ŞART
Gönlümüzden geçen F.Bahçe'nin Avrupa'da olması ama gözüken bu mümkün değil. Kadrosu oldukça maliyetli, transfer lazım mı? Forvetin arkasına savunma da yapabilecek, yaşı 26-27'nin altında olacak bir oyuncu transfer edilebilir. Ersun Yanal, 'Devam edecek mi' sorusunu bile hak etmiyor. Kesinlikle devam etmeli. Ancak Caner Erkin'in durumu tuhaf.. Piyasası olan bir oyuncu. Ben Liverpool olsam sıfır maliyetli Caner'i hemen alırım. Sol bekte bu yaşta sıfır maliyetten bensediyorum. Bu sorunun çözülmesi lazım.
Akhisar vitrin maçı oynadı. Çok iyi bir kontratak takımı olduğunu yine gösterdi. Hamza Hamzaoğlu'nun istatistiklerine bakılırsa düne kadar Fenerbahçe galibiyeti yoktu; gider ayak Fenerbahçe'yi de yendi. Milli Takım tercihi hayırlı olsun.
Ahmet ÇAKAR: Bu kaçıncı rezillik!
Lig bitmiş, Fenerbahçe şampiyon olmuş, bazı oyuncularını Manisa'ya götürmemiş ve sonuçta "Bitse de gitsek" der gibi maçlar oynuyor. İlk devreye bakıyoruz normal şartlar altında Akhisar Belediyespor'un 4-5 farkı rahatlıkla bulması lazım. Özellikle Akhisar kendi solundan geldiği her pozisyonu içeri doldurduğunda ya gol oldu ya da gol pozisyonu. Maçın başında gelen şok gollerle Fenerbahçeli oyuncular "Biz ne yapıyoruz" deyiverdiler. Çünkü böylesine görkemli bir sezon sonunda müthiş bir puan farkıyla şampiyon olmuşken Akhisar gibi mütevazı bir takım karşısında alınacak tarihi hezimet tüm moralleri bozup bir çuval inciri berbat ederdi.
İlk yarı sahada Fenerbahçe diye bir takım yok... Mehmet Topuz, defansif olarak hiç yok. Emenike, Sow sanki "Biz burada ne arıyoruz" der gibiydiler. F.Bahçe'nin imdadına devre yetişti.
Ersun Yanal haklı olarak Mehmet Topal'ı oyuna sürdü. Çünkü ne orta saha direnci vardı ne de hücumu destekleyecek ya da geliştirebilecek bir ofansif organizasyon. Üstelik sistemi de değiştirdi ve nispeten Fenerbahçe oyunu dengeledi. Pozisyonlar da buldu. Mehmet Topuz vurdu müthiş şutu direkten döndü. Sonra Mehmet Topal vurdu sol ayağı ile belki de kariyerinin en güzel gollerinden birini attı. F.Bahçe'nin yenilmesine fazla kızamayız. Konsantrasyon eksikliğini de doğal bulabiliriz ama Emre Belözoğlu'nun hakemle ilişkisi son derece çirkin.
Faul yapıyor veya yapmıyor, hakem bir karar vermiş. Utanmasa hakemi dövecek. Utanmasa saldıracak.
Lütfen aynı Emre hakeme sarfettiği sözleri Lig TV'den seyretsin.
Futbol hayatının sonuna gelmişsin belki de hakem yaş olarak senden daha genç.
Üstelik şampiyon takımın kaptanısın.
Bu kaçıncı rezilliğin Emre Belözoğlu.
Erman TOROĞLU: Hakem farkı önledi
Fenerbahçe dua etsin, tarihi bir fark yerdi. Önce hakeme dua etsin. Hakem Fenerbahçe'nin lehine bir penaltıyı vermedi.
Aynı kola çarpmanın benzerinde iki kez el kararı verdi. Ondan sonra da Akhisar Belediye'nin iki penaltısını yedi. İsmi Ali Palabıyık. Soyadını görünce, hani şöyle tedirgin olabilirsin...
Allah'ı var, boyu posu da var ama... İleride böyle maç yönetecekse soyadını 'Yumuşakbıyık' olarak değiştirsin.
HEDEF BİTTİ, TAMAM
Öncelikle Hamza'nın teknik adamlığındaki başarısını tebrik etmek gerekir. Keyifli bir takım yarattı. Hem de elindeki az imkanlara rağmen. Hiçbir maçında fazla yabancı ile oynamadı. Akhisar'ın bir tek köftesi meşhurdur.
Ama Hamza köfte gibi bir takım yapmadı. Çok keyifli bir takım yarattı. Oyuncular da hiç bir zaman hakemle oynamadan yalnız futbol oynamaya gayret ediyorlar. Zaten uzun zamandır da Hamza'yı hakem konusunda isyanda bir-iki yer dışında görmedik.
Takımına da bunu aşılamış, tebrikler.
Fenerbahçe şampiyon oldu, onu zaten geçen hafta tebrik ettik. Ama şunun altını çizerek söylüyorum. Fenerahçe bu kadroyla seneye oynar, Türkiye Ligi'ni de kazanırsa ve bu kadroyla Şampiyonlar Ligi'ne giderse Avrupa'da 'nal toplar'. Dün açık farkla mağlup olmadılarsa hakeme dua etsinler. Tamam şampiyon oldular, hedef bitti ama böyle bir mücadele Fenerbahçe'nin adına yakışmıyor.
AKHİSAR DOĞRU TAKTİK İLE ÇÖKERTTİ
Akhisar topa dan-dun vurmadan, devamlı boşa çıkarak ve ayağa top yaparak F.Bahçe takımını çökertti. Zaten Fenerbahçe'ye karşı böyle oynamak lazım. Eğer telaşlanıp dan-dun vurursanız sarı-lacivertliler topa sahip olup devamlı sizin üzerine bindirme yaparlar. O zaman da hata yaparsınız. Ama dün gece Akhisarlı oyuncular Fenerbahçeli oyunculara devamlı hata yaptırdılar, topa devamlı sahip olarak.
FENERBAHÇE'Yİ BEN ŞAMPİYON YAPTIM
Dakikalar 75'i gösterdiğinde Ersun Yanal zaten kenardaki görüntüsüyle takımının teslim olduğunu kameralara gösteriyordu. Fenerbahçe, Ersun Yanal ile şampiyon oldu tamam ama yönetim özellikle Aziz Yıldırım, Yanal hakkında şampiyon olan bir hoca görüntüsü vermiyor.
Tartışmaları askıda bırakıyor.
Başkalarına yorum yaptırıyor. Bakarsınız Aziz Yıldırım yarın bir gün başka şeyler söyleyebilir. Eğer söylerse de hiç şaşırmam. "Bu takımı Yanal şampiyon yapmadı" cümlesini duyarsanız hiç şaşırmayın. Yıldırım'ın mutlak bir bildiği vardır. Çünkü Yıldırım mutlak suretle teknik direktörlüğü Yanal'dan daha iyi(!) bilmektedir.
Çünkü topun nasıl stop edileceğini soyunma odasında zaman zaman demonstrasyon (göstererek öğretme) yaparak izah eden ve gösteren bir kulüp başkanıdır. Hakkını yememek lazım!