Günlerdir kendi içimizde çekişip duruyoruz. Bir yanda G.Saray bir yanda F.Bahçe bir yanda TFF.. Bakın TFF Başkanı Demirören bu çekişmeler için maç öncesi ne diyordu: "Devletimizle, bakanımızla, federasyonumuzla %80'lik halkın desteği ile bu sezon üstüne basarak söylüyorum bitecek. Bu sezon bitmek zorunda. Çünkü futbolumuzu kaybediyoruz." Evet futbolumuzu biz kaybetmeye başlamışsız bile. İzlanda karşısında bu kadar aciz bir futbol oynayacağımızı kimse tahmin etmiyordu. O kadar çok formsuz isim vardı ki tek tek saymaya gerek yok. Terim'in tercihleri de tercih ettiği isimlere de gösterdiği sabır dikkat çekiciydi!. Çok şey beklediğimiz Burak, Arda, Gökhan, Emre... Liderlik umduğumuz Selçuk.. Hiçbiri yoktu. İlk defa kendine bu kadar güveni olmayan bir Onur vardı kalede.. Kapasitlerinin çok altında belki de kariyerlerinin en kötü maçlarından birini oynadı bu takım. Konsantrasyon yoktu.. Kimse sorumluluk almadı.. Unutalım diyeyim ama..
İskender Günen: Çıkamadık!
Bu maçta da bir kez daha görüldü ki, İzlanda saha içi yardımlaşmaları üst düzeyde olan agresif bir takım. Kendi alanlarında oyunu kabul ettiler, kazandıkları toplarda hızlı hücum girişimlerinde bulundular, çabuk yön değiştirerek özellikle sağ kenarımızdan atak girişimlerinde bulundular. İlk yarıda, Onur'un hatasından yenilen golden başka İzlanda'nın direkten dönen topu ve iki üç gol pozisyonu vardı. İkinci yarı ise yine Onur'un hatasından ikinci ve üçüncü golü yedik. Biz ise savunmadan oyuna çıkmakta zorlandık. Orta alanda Emre bir şeyler yapmaya çalıştı, Selçuk istenilen performansı ortaya koyamadı. Arda ise fiziksel anlamda etkisiz kaldı. İkinci yarıda Burak'a verdiği gollük pasın dışında oyunda yoktu. Kimsenin beklemediği bir sonuçla Avrupa şampiyonasına başladık. Önemli olan gruptan çıkmak ise her maçın kendi içinde zorluğunu düşünerek hareket etmek çok daha akılcı ve sağlıklı yol diye düşünüyorum.
Levent Tüzemen: Çok acı bir ders!
İzlanda için artık "Bunlar balıkçı" yorumunu yapamayacağımızı öğrendik. Futbolun bir akıl oyunu olduğunu sadece isimlerle ve yıldızlarla maç kazanılamayacağını, takım uyumunun şart olduğunu 320 bin nüfuslu İzlanda, Milli Takımımızı yenerek gösterdi. Eskiden sadece koşan İzlanda, futboluna akıl da katmış. Basit oynayan, çabuk yer değiştiren, pozisyon ezberi mükemmel olan İzlanda'ya 3-5-2 sistemiyle hiç baskı kuramadık. 3-5-2'yi geniş alanda oynayınca fizik olarak yıprandık, İzlanda'nın orta alanda kaptığı toplarla kalemize hızlı ve çok adamla hücum etmesine engel olamadık. 3-5-2'yi dar alanda oynayıp İzlanda'yı üzerimize çekmeyi düşünseydik Gökhan-Caner ikilisini kanatlardan, Burak'ı göbekten kaçırabilirdik. İzlanda alanları daralttığı için Gökhan-Caner ikilisini hızlı ataklara kaldıramadık. Emre-Selçuk oyuna tempo katamayınca İzlanda'nın orta alandaki baskısını kıramadık. . En önemlisi İzlanda, hücum ile savunmayı birlikte yaptı. Sonuçta İzlanda volkan olarak bize patladı ve lavlarını üzerimize futbol ve gol olarak akıttı.
Rıdvan Dilmen: 3 gün 3 gece oynasak...
A Milli Futbol Takımımızın Avrupa Şampiyonası Eleme Grubu'ndaki ilk maçında İzlanda karşısında aldığı skoru da ortaya koyduğu oyunu da beklemiyordum. Grupta İzlanda, Çek Cumhuriyeti ve Letonya ile oynayacağımız ilk üç karşılaşmada 7 puanı çok iyi olarak görüyordum. İzlanda mücadelesinde alınacak beraberliğin de fena olmayacağını düşünüyordum. Açıkçası, Milli Takım'ın bu rakibe pozisyon verme ihtimali vardı. Aynı şekilde pozisyona girme ihtimali olduğu gibi... Ancak maça baktığımızda Burak'la bir net pozisyonumuz var, o da ikinci yarıda. İzlanda'nın ise en az attığı kadar kaçırdığı vardı. Dün geceki maçta beklediğimden de fazla pozisyon verdik. Bu da bizim takıma hiç ama hiç yakışmadı.
ONLAR İYİYDİ
İzlanda, çok organize ve disiplinli bir milli takıma sahip. Gylfi Sigurdsson liderliğinde forvetleri son derece etkiliydi. Pozisyon bilgileri iyi olan iki bekleri 94 dakika boyunca iki kale arasında gidip geldiler. Saha içi organizasyon anlamında ve fiziki açıdan bizden çok üstündüler. Ay-yıldızlı ekibimiz karşısında İzlanda haklı ve de farklı bir galibiyet elde etti. Gruptan çıkmayı çok istediklerini daha ilk maçtan göstermiş oldular. Milli takımımıza tek tek bakıyorum, bireysel anlamda vasatı bulan oyuncumuz yoktu. 3-4-2-1 dizilişiyle oynarken savunmanın merkezindeki üçlü çok iç içe kaldı. Aynı şekilde Arda Turan, Olcan Adın ve Burak Yılmaz'dan oluşan ileri üçlü de çok iç içeydi. Biz hiç bir şey yapmadık. 3 gün 3 gece oynasak İzlanda kazanırdı. Problem İzlanda'nın iyi olması değil bizim çok kötü olmamızdı. Adamlar bir sürü pozisyon kaçırdı. Dolayısıyla, İzlanda'nın bize karşı önlem alması çok kolay oldu. Bu konuda hiç zorlanmadılar. Organize, rahat ve güvenli şekilde oynayarak farklı bir galibiyet elde ettiler. Belki de en kötü günlerinden birisinde İzlanda'ya yakalanan Milli Takımımız, aldığı bu yenilgiyle elemelere moralsiz başladı.
Ahmet Çakar: İlahi adalet!
Turnuvaya çok ama çok kötü başladık... 1. dakikadan 90. dakikaya kadar dağınık, ne yaptığını bilmeyen, konsantrasyonu çok eksik bir milli takım izledik. Önce ilahi cezalandırmadan bahsedelim; şimdi yazacaklarımdan kalecimiz Onur sakın alınmasın. Ama yediği gollerden ikisinde kesinlikle hatalı. Fatih Terim, sözüm ona terbiye edeceğim bahanesiyle milli takıma almadığı Volkan'ın bedelini maalesef, milli takımımıza ödetti. İlk 20 dakikaya bakıyoruz, İzlanda 5 korner kullandı, korner atmadığı zamanlarda da Gökhan Gönül'ün kulvarını yol geçen hanı yaptı. Yan toplarda tartışmasız Türkiye'nin en iyi kalecisi Volkan'ken İzlanda gibi yan topları çok iyi kullanan bir takıma karşı maçı İstanbul'da evinde seyretti. Ama bazen Allah'ın sopasını böylesine felaket gecelerinde daha çok hissedersiniz. Milli takıma bakıyoruz orta sahada çabuk oynayamıyor. Kanatları kullanamıyor, Burak yine kapalı İzlanda savunmasının arasında sıkışmış kalmış ve can çekişirken imdadımıza devre yetişti. İkinci yarıya daha derli toplu başladık. Pas trafiğimiz hızlandı, baskıyı kurduk ama bu sefer de sahneye Ömer Toprak çıktı. 5 dakika arayla gördüğü iki sarı kartla kendini adeta oyundan attırttı. Ardından da maçın kırılma anı yaşandı. Burak iki metreden topu üsten auta atmasa belki yine puanla Türkiye'ye dönecekken, 3-0 gibi korkunç bir skorla turnuvaya başlamak zorunda kaldık. Üstelik dün gece bizim için kötü bir şey daha oldu. Çek Cumhuriyeti evinde Hollanda'yı yendi ve Çeklerin bu galibiyeti bizim açımızdan ilerleyen maçlardaki puan tablosunu çok olumsuz etkileyeceğe benziyor. Dün gece Mustafa Pektemek oyuna daha erken alınabilir miydi? Mevlüt Erdinç gibi çabuk bir kontratak oyuncusu oyuna alınmalı mıydı? Bunların hepsini Fatih Hoca sanırım gözden geçirir. Sonuçta; kara bir gece yaşadık ve bunun bedelini çok ağır ödeyebiliriz. Hırvat hakem Ivan Bebek, iyi maç yönetti. Tek hatası Ömer Toprak'ı oyundan atarken kartını geç çıkardı. Aslında eyyam yapıp atmayacaktı ama kulaklıkla 4. hakem ya da yardımcılarından "At" talimatını alınca geç de olsa kırmızı kartını çıkardı.
Erman Toroğlu: Nereden baksam hikaye!
İzlanda'da yan toplarda başarılı olabilecek bir takım. Defansımızın arka ortasında oynayan iki adamımız araya atılan tek toplarda zayıf, bütün dörtlü oyundan düşüyor. Yediğimiz iki gol aynen böyle. Biz müneccim miyiz? Hayır. Mantıkla bakıyorsun, görüyorsun. Yorumluyorsun. Bizim futbolcular Türkiye'deki hakemler sayesinde fazlaca oyunda kalıyorlar. Çoğunun yaptıkları hareketlerden dolayı atılması lazım. Ama bizim eyyamcı hakemler birçoğunu atamıyorlar. Ama bizim takım gördüğünüz gibi bir kişi eksilebiliyor. İzlanda'nın nüfusu 363 bin. Türkiye'nin nüfusu 75 milyon. 80 olduk. Adamların nüfusu 363 bin 172. Yani Kastamonu ilimiz kadar. Kusura bakmayın beyler, bana rüzgardan filan bahsetmeyin. Rüzgar İzlanda'dan da esse 360 bin, Kastamonu'dan da esse 360 bin. Yani sağından bakıyorum hikaye, solundan bakıyorum hikaye. Arkadaşlar İzlanda'da dün oynanan maçta hava kaç derece? Sahaya çıkan takımda Arda'nın Emre'nin elinde eldivenler var. Hava o kadar soğuk ki bu çocukların elleri donarsa oynayamazlar. Ama haklılar. Emre İtalya'da oynadı çok sıcaktı. Arda da İspanya'da oynuyor çok sıcak. Ama bizim takımda eldiven giyen iki oyuncu olmasına rağmen kısa formayla oynayan futbolcular var. Demek ki Fatih hocam daha başından bazı şeyleri kaçırıyor veya görmek istemiyor. Arkadaşlar bana bu sonucu kimse anlatmasın. Türk Milli Takımı'nın İzlanda'ya 3-0 yenilmeye hakkı yok. Fatih Terim'in aldığı ücretler belli. Gözümüz de yok. A caba İzlanda hocası ne kadar alıyor? Kusura bakmayın ben işlere biraz tersten bakarım. Milli Takım bir turnuvaya başladı. Hedef de 2016 Avrupa Şampiyonası. Bu şampiyonaya eğer katılırsak bizim futbolcularımız ne kadar prim alacaklar? Eğer katılırlarsa bizim futbolcularımız tek tek maçlarda ne alacaklar? Turnuva başlamadan şunu bir açıklasaydınız da bilseydik birader. Kulüp takımları olsa beni ilgilendirmiyor. Ama ben hangi resmi işlem yapmaya kalksam TC vatandaşlık numarası istiyorlar benden. Eğer bu vatandaşlık numarasını benden istiyorlarsa ben de bu primlerin ne olduğunu öğrenmek istiyorum bir vatandaş olarak... Arkadaşlar, sevgili okuyucular. Bakınız maçı yazmıyorum. Çünkü futbol seyircisi aldatılıyor. Aziz Yıldırım ne yapmış, Ünal Aysal ne cevap vermiş. Melo akşam evde ip atlamış mı, Emre takla mı atmış? Onlardan bahsediyoruz. Ve milleti uyutuyoruz. Bundan dört yıl evvel Digiturk Genel Müdürü ile Aziz Yıldırım beraberce marka değerini yükselteceklerdi. Dün gece marka değerini gördünüz. Alın bu da sizlere kapak olsun.