Galatasaray'ın oyununa baktığımızda ikinci yarıda Olcan-Melo ve Selçuk orta sahayı iyi parsellediler. Oyunun hakimi oldular. Sneijder'in de hücuma dönük futbolu Galatasaray'ın galip gelmesinde başrol oynadı. Burak Yılmaz çok akıllı bir gol attı ancak Kayseri Erciyes'in defansı da adeta uyudu. Böyle bir defans kademesini ve zamanlamasını iyi yapmazsa maçı kazanması zordur. Zaten kazanamadı. da. Bülent Korkmaz yıllarca Türk futbolunda ve Galatasaray'da bu defans bloğunda oynadı. Böyle bir teknik adam defans bloğunu ve kademesini futbolcusuna öğretemiyorsa Bülent Korkmaz'ın da başarılı olması zordur. Sneijder yine ustalığını gösterdi. Adeta attığı frkik golüyle de zor görünen moralsiz Galatasaray'a çok önemli 3 puan kazandırarak hem taraftarını güldürdü. Hem de takımına güven aşıladı. Prandelli bir an önce futbolcularına psikolojik olarak yaklaşmalı... Galatasaray takımının ne kadar büyük bir camia olduğunu futbolcularıyla oturup konuşmalı. Şartlar ne olursa olsun bu Galatasaray'ın sadece Türkiye liginde değil UEFA kazanmış Galatasaray'ın da Avrupa'da olmasını söylemeli.
Serkan Korkmaz: Kongre ve maç
Önce Terim'ci yöneticileri, sonra Terim'i gönderen, 113 milyon harcayarak ara transfer yapan, basket final serisinde F.Bahçe karşısından takımı çeken Aysal; Spor Tarihi'nin en kötü kulüp başkanlarından birisidir. Aysal; göreve geliş ve kalış şeklinden çok, kaçışıyla hatırlanacak. Geçen yıl futbolda ve basketbolda hediye ettiği şampiyonluklar da cabası... Polat'ı adeta arkasına teneke bağlayarak gönderen G.Saray üyeleri şokta... Tamam; Polat da, Aysal da kulübü çok kötü yönettiler ama, gidiş şekilleri itibariyle, ortada ciddi bir adaletsizlik var. Ne Polat bu denli kötü gönderilmeliydi, ne de Aysal kulübü ''sosyal sorumluluk projesi'' gibi yönetip, paraları savururken bu denli rahat bırakılmalıydı... Bu seçimde ''Aysal ile Polat karşı karşıya'' diyorlar. Polat ile Yalman, Aysal ile Yarsuvat özdeşleştiriliyor. Polat'ın da, Aysal'ın da hiç umurunda değil bence...
Rövanş mı, G.Saray mı?
Polat, Arsenal maçı öncesi açıklamalarıyla, rövanş duygusunun, G.Saray'dan daha önemli olduğunu ispatladı. Aysal ise, sizce; ömrünün geri kalanının kaç gününü Türkiye'de geçirecek, kaç kere Galatasaray maçı izleyecek? Aysal'ın ilk yönetim kurulu ve Terim'le gelen başarılarına aldanmayın, Aysal'ın uğrattığı zarar ancak zamanla anlaşabilecek boyutta... Aysal, kendisine yakın birkaç genç yönetici ve profesyonelle birlikte kurumsallık kelimesinin içini boşalttı. Basketbol takımına en büyük kötülüğü yapıp sahadan çekti; TBF hâlâ görevde, kupaysa ezeli rakibin müzesinde... Basketbolun ''maliyetli'' olmasından şikayet etti , şubeyi kapatmaya bile yeltendi... Futbolunsa hali ortada... Arsenal'le değil, ancak Erciyes'le başa baş oynayabiliyorlar. Kayseri'de hep bir izleyici sorunu oldu ama, büyüklerle yapılan maçlara pek yansımazdı. Prandelli'nin takımı için kazanmak ne kadar önemli olursa olsun, yöre halkının Galatasaray'ın gelişine heyecanlanmaması ve tribünlerin boş kalması, o kadar üzücüdür.
Ömer Üründül: Sıkıntılı dönemde gelen altı puan...
Galatasaray, maça temposuz ve tedirgin başladı. Ancak Erciyesspor'un çıkışlarda aşırı top kayıpları ve kenarlarda çok boşluk bırakması, Galatasaray'a ofansif devamlılık ve bu sezon ilk defa kanatları kullanma şansını verdi. Buna rağmen Yasin'in net kaçırdığı fırsat dışında üretkenlik sağlanamadı. Bunun da nedenleri, takımın üstündeki gerginlik ve de Yasin-Olcan- Sneijder'in fazla oyuna ağırlık koyamayışlarıydı. Erciyesspor zaman zaman ani ataklar yaptı. Bu girişimlerin odak noktası, sağ kulvarda Cenk Ahmet'ti. Telles'in hücumlara olumlu katılmasının yanında, defansif görevinde Yasin'den yardım da alamayışı, bu kulvarda sıkıntı yarattı. Ancak Cenk Ahmet'in çabaları ve getirdiği olumlu toplar, gereği gibi kullanılamadı. Çünkü Edinho ve Necati Ateş, fizik açıdan çok yetersizdiler. İkinci yarıya Galatasaray, Burak Yılmaz'ın iyi pozisyona girip ama kaçırdığı fırsatla başladı. Bu pozisyondan sonra Burak, duran toptan takımını öne geçirdi. Golden sonra Galatasaray moral olarak çok rahatladı. Sneijder'in güzel frikiği ile de işi garantiye aldı. Yine bir duran top ile fark 1'e inse de Galatasaray zorlanmadan 90 dakikayı bitirdi. G.Saray'ın dün en önemli artıları disiplinli futbolla oyuncuların mutlak kazanma istekleri. Ve de yenilen duran top dışında rakibe net pozisyon şansı verilmemesiydi. İşlerin iyi gitmediği dönemde, içeride Sivas, deplasmanda Kayseri Erciyes maçında kazanılan 6 puan, çok önemli bir kazançtır. Erciyesspor ise ne iyi takım savunması yaptı, ne de hücum girişimlerinde etkiliydi. İyi oyuncuları olmasına rağmen takımda bir plan ve program yoktu. Necati, Edinho ve Vleminckx gibi forvetler, fizik olarak bu kadar güçsüz devam ederlerse ligde Erciyesspor'un işi çok zor olur....
Levent Tüzemen: İnattan doğruya...
Sorunun kendinde olduğunu anlamayan insanlar; çözümü başkalarının huzurunu bozmakta bulurmuş. Sistem konusunda oyuncuların kafasını allak bullak eden Prandelli inadı bırakıp "Futbolcuların bildiği oyun"a dönünce Galatasaray Kayseri'de kendine geldi. Herkes yerinde ve bildiği sistemde oynayınca Galatasaray takım olarak ritmini yakaladı. Nasıl mı?
1- Galatasaray Dergisi'nde"Rüzgarın oğlu" olarak tanıtılan Tarık Çamdal sağ tarafta özellikle ilk yarı çok etkiliydi. Selçuk-Melo-Olcan üçlüsü Tarık'a yanaşarak oynayınca Kayseri'nin sol tarafından sık yüklendiler. Sakin oynayan Tarık topları etkili ve dikkatli kullandı.
2- Arsenal'a karşı 3-5-2'nin savunmanın göbeğinde oynayan Melo'yu Welbeck perişan etmişti. Partneri Selçuk'la yeniden buluşan Melo, yenilen golde hatası olsa da rakibi karşılamada başarılıydı. Ayağındaki topları servis ederken tercihleri doğruydu. Hücuma dikine giderken oyuna pozitif katkı sağladı.. Selçuk çok koşmasına ve çalışmasına rağmen hala ayakları ile düşünceleri arasında ciddi kopukluk var.
3- Sneijder savunma prangalarını çıkarıp özgürlüğüne kavuşunca Galatasaray'ın hücuma çıkışlarında "Pas durağı" oldu. Sneijder, Tarık ve Telles'e yanaşarak bu iki oyuncunun bindirmelerine destek verdi. Attığı frikik golünde vuruş tekniği mükemmeldi.
4- Prandelli'nin hazırlık dönemindeki 4-3-2-1 düzenine göre istikrarlı kadrosu; "Muslera-Veysel, Semih Chedjou, Telles-Selçuk-Melo, Olcan, Emre Çolak, Bruma-Burak" şeklindeydi. Kanatları iyi kullanan ayağa akıllı pas yapan, hücuma çabuk çıkan bu kadro Tarık ve Sneijder'in katılımıyla Kayseri'de kendini buldu. Yardımlaşma, koşu ve mücadele kalitesi oyuncuların birbirini tamamlaması iyiydi. Sadece Telles'in hücumdan savunmaya daha çabuk dönmesi gerekiyor. Alex Telles'in savunma zaafı yüzünden Erciyes tüm ataklarını Galatasaray'ın solundan düzenledi. 5- Etkisiz olan ve girdiği pozisyonda topun altına girmeyi bile düşünemeyen Yasin de Telles'e yardım etmedi. Galatasaray Hamit'i yeniden kazandı. Hamit oyuna girdi ve top tutuşuyla, Telles'e verdiği destekle göz doldurdu. Not: Sakatlık ve ceza olmadığı sürece Pandev-Dzemali ikilisi ilk on bir oynamamalı.
Rıdvan Dilmen: Doğruyu buldu...
Galatasaray adına Sivasspor maçından çıkarılmasını beklediğimiz dersleri Prandelli, Arsenal'den sonra çıkarmış ve takıma ciddi bir dokunuş yapmış. Prandelli'yi teknik, taktik olarak nasıl eleştirdiysek bugün doğruyu bulmasını da söylemek lazım. Savunması doğru bir kurgudaydı. Melo'yu da yeniden orta sahada kullandı. Ayrıca 25. dakikadan orta sahayı üçlüye çevirip Melo'nun önünde Sneijder ile Selçuk'u yerleştirdi.
Şu bir gerçek, Melo savunmanın önünde oynar. Londra'da arkasında kimse yokken hamle yapmakla bu farklı. Burada güvenli oynuyor. İkinci yarıda Galatasaray skoru bulunca Hamit'i oyuna aldı. Hamit temiz, ekonomik ve doğru oynadı.
Sneijder'i uca gönderdi. Hamit'in hiç sakatlanmadığını, Türkiye'ye hiç gelmediğini düşünelim. Selçuk'un formda halini düşünelim. Melo ile birlikte harika bir üçlü orta saha olurlar. Hamit fit olursa, kuvvetli ve özgüvenli olursa Selçuk'un performansı da artar. Selçuk duygusal bir kişilik... Tepkilere reaksiyon gösteriyor.
Tabii ki formsuz ancak en büyük problemi güven. Birkaç maç arkadaşları ona yardımcı olursa, araya bir gol de sıkıştırırsa tekrar güvenini kazanabilir.
Gol olan frikikte Hamit'le Sneijder iyi bir tiyatro oynadılar. Hamit'in vuracağını düşündürüp Gökhan'a 4'lü, 5'li baraj kurdurdular ve Sneijder o şekilde plase yapabildi. Bu planla kaleci Gökhan'ı kandırdılar.
Göreceksiniz, Prandelli önümüzdeki maçlarda böyle oynayacaktır. Melo ve Sneijder'i Arsenal maçındaki gibi kullanmayacaktır. Sonuçta çok da eleştirmeyelim, antrenör doğru işler yaptı. Arsenal'e yenilebilirsiniz ama mağlubiyete eli değmişti.
Şimdi de galibiyete ele değdi. Takımın kazanmaya ihtiyacı vardı, kazanmak için ne gerek varsa onu da yaptı. Galatasaray dolu dolu oynamamasına rağmen kazanmayı başardı.
Galatasaray yüksek moralli olsa maçı 4-1'e bile çok rahat taşıyabilirdi.
Son olarak Kayseri büyük bir şehir...
Galatasaray gelmiş, saha da güzel. İnsanlar ne yapıyor acaba orada? Düşündürücü...
Prandelli'nin Arsenal'de mağlubiyete eli değmişti. Şimdi de galibiyete eli değdi.
Erman Toroğlu: Ekmek ve su kadar lazımdı
G.Saray için Arsenal maçındaki rezalet futbol ve berbat sonuçtan sonra Erciyesspor ile özellikle deplasmanda oynamak büyük şanstı. İstanbul'da oynasalardı, kendi seyircisinden tepki alabilir, demoralize olabilirlerdi. Deplasmanda oynayarak rahat ettiler. Karşılarında Erciyes'ten başka bir takım olsa işleri daha da zor olacaktı. Böyle olduğu halde bile zorlandılar. Galip geldiler, sadece o kadar. Bakınız G.Saray şunu kabul etmelidir; bu takımda üç isim var, Muslera, Sneijder, Melo... Bu üç isim de Avrupa'da her takımda oynayabilecek kalitede. Diğerleri kendilerine çok iyi bakacaklar, çok çalışacaklar, hadlerini bilecekler ve yardımlaşacaklar. Böyle olursa Galatasaray başarılı olabilir. Ama diğerlerinin ayakları yere basmaz, havada uçarsa bu Galatasaray takımından hiçbir şey olamaz.
Muslera, Sneijder ve Melo'nun ise bir kusuru var: Tribüne değil, takıma oynamaları lazım. Tabii ki bütün bunları görecek bir teknik direktör de lazım! Galatasaray'da kadro her maçta değişiyor ama çıkarılan kadroda futbolcular arasında rekabet maalesef yok. Sadece isimler değişiyor. Futbolun kalitesi değişmiyor.
Burak'ın attığı ilk gol "tartışmaya açık" diyorlar ama bence değil. Taç çizgisine yakın olan Erciyesli oyuncu ofsaytı bozuyor. Sneijder'in attığı golde Hollandalı oyuncu ne kadar atıyorsa kaleci de o kadar yiyor. Galatasaray'ın kesinlikle iyi bir santrafora ihtiyacı var. Burak-Umut ikilisi ile işleri zor! Galatasaray, Kayseri'ye geliyor, tribünler boş. Diyeceksiniz ki "Bugün (dün) bayramın birinci günü." Yok arkadaş, maça gidecek adam akşamüstü bu karşılaşmaya gider. Tribünler boş, çünkü Türkiye'de insanların şike rezaletinden sonra futbola "itibarı" kalmadı. Olay bu kadar basit. Selçuk fizik olarak noksan. Giderse, gelemiyor. Gelirse, gidemiyor. Depar atarsa, topa vuramıyor. Bunun sebebini de en iyi kendisi bilir. Melo bildiğiniz gibi. Adama arkadan tırpan atıyor. Hakem sarı kart veriyor. Hala itiraza devam ediyor. Bu itirazı da uzatıyor. Aynı Melo bu hareketleri Avrupa'da da yapıyor ama itirazını kısa kesiyor.
Hakem için zor maç olmadı. O da oyunu fazla çomaklamadı. Bu galibiyet Galatasaray'a ekmek kadar, su kadar lazımdı. Ama aldanmasınlar rakip çok kolaydı.