Olimpiyat'taki maçı iki bölümde değerlendirmek gerekir.
Birinci bölüm iki takımın da 11'e 11 oynadığı 43 dakikalık bölüm. İkincisi de maçın sonuna kadar olan bölüm.
İlk bölüm için F.Bahçe'nin Beşiktaş'a göre çok daha iyi çok daha derli toplu ve maçı hak eden taraf olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Özellikle İsmail Kartal'ın derbiye son derece iyi hazırlandığını söyleyebilirim.
Sow'un yerine Alper ile maça başlaması ve Beşiktaş'ın zayıf karnı olan sağ taraftan ataklarını yönlendirmesi son derece doğruydu. İlk devrede bir gol atan en az gol olabilecek 3-4 tane gol olabilecek pozisyon yakalayan Fenerbahçe rakibine de 2 duran top haricinde pozisyon vermedi.
Beşiktaş'ın en büyük silahı olan temposuna aynı şekilde karşılık veren Sarı-Lacivertliler Beşiktaş'ı resmen kilitledi.
Sonuçta ikinci yarının sonlarında Emenike-Sow ikilisi ile bir gol daha buldu ve sahadan hak ettiği bir galibiyetle ayrıldı.
Gelelim bugünün en çok konuşulacak konusuna. Olcay'ın gördüğü ikinci sarı kart doğru muydu değimliydi.
Çok tartışılacak. Benim fikrim şu. Olcay gibi cebinde sarı kartı olan oyuncunun rakip kendinden sıyrıldıktan sonra arkadan dokunmaması lazımdı. Eğer çekerseniz sarıyı gvrürsünüz ve oyundan atılırsınız. Bence Bülent Yıldırım'ın kararı doğruydu. Diğer konuda bir hafta önce Gökhan Töre'nin oyundan atılmasına sebep olan İngilizce sözcüklerin aynısının Emre tarafından üst üste birkaç kez tekrarlanması.
Ve hakemin bunu gözden kaçırmasıydı.
Bence Bülent Yıldırım'ın en büyük hatası buydu. Bu galibiyetle İsmail Kartal hem rüştünü ispat etmiş oldu. Hem de Fenerbahçe'nin şampiyonluğun en güçlü adayı olduğunu bir kez daha herkese ispatladı.
MAÇIN EN iYiSi EMENIKE
Beşiktaş defansına çok zor anlar yaşattı.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ NECİP
Neden sağ bek oynatılıyor anlamıyorum!
Oktay Derelioğlu: Cesur olmayan futbol!
Maç şok bir golle başladı.
Hakkı Yalçın: Liderliğin gönlü oldu
Daha maçın başında gecenin nasıl noktalanacağı belliydi.
Sonuç, İsmail Kartal'ın futbol adına doğrularıyla, ev ödevini hazırlamamış Biliç'in yanlışlarının bedelidir.
Caner ve Alper Potuk'un karşısına fiziksel olarak da, düşünce olarak da ağır Necip Uysal'ı yerleştirmek, Biliç için anahtarı mahkuma uzatan gardiyan gerçeğiydi.
O yüzden Fenerbahçe daha maçın 3. dakikasında gecenin sahibi oldu.
Ardından Olcay Şahan'ın kendini attıran intihar girişimi ve Fenerbahçe'nin kazanma disipliniyle Beşiktaş'ın amaçsız bindirmelerinin karşılığı neticeyi oluşturdu.
***
Fenerbahçe'nin tek forvetli oyun anlayışında Emenike'nin rakibin arkasına sarkma düşüncesini, maç boyun bir kez olsun Demba ba'da göremedik.
Orta alandan beklenen desteğin gelmediğini de söylersek, Beşiktaş'ın bindirmelerinin "sanal", Fenerbahçe'nin attığı gollerin "gerçek" olduğunu söylemeye gerek kalmaz.
***
Gecenin özetini çıkarırsak.
Önce Alper Potuk'la Emenike, sonra Sow ve diğerleri Beşiktaş'ın ipini çekti.
Beşiktaş, çok güvendiği futbolcuların kahrını çekti.
***
Derbi böyle kazanılır.
İçinde akıl oyunu olur, pozisyon olur.
Böyle bir derbiyi kazandığınız zaman.
Liderliğin de gönlü olur.
Çünkü Fenerbahçe adına gecenin en anlamlı yanı.
İlk deplasman galibiyetinde düşü gerçek yapmaları kadar.
Kendilerini lider yapmalarıdır.
***
11 sarı 1 kırmızı kartlık gecede hakemi de konuşmak gerek.
Dün geceki Bülent Yıldırım'a içi boş yıldız bile vermem.
Verenler yüzünden değil mi zaten, Türkiye'de hakemliğin
bu hale gelmesi!
Hayri Ülgen: Bilic'in hatası!
Beşiktaş keşke o Partizan zaferini yaşamamış olsaydı. Bu skor sizi aldatmasın demiştim...
Futbolda şımarmayacaksın disiplinli olacaksın ve sonuç bitene kadar da o profesyonellikle de devam edeceksin.
Şimdi soruyorum.
Partizan'ı 4-0 yendin diye bir kulübün başkanı hemen "Hedefimiz UEFA Kupası" derse sonuç da bu olur. Gel gelelim Bilic'e...
Bilic efendi, İsmail Kartal senden daha iyi dersin çalışmış. Ve senin oynattığı sağ kanattan oynattığın Necip'e oyunu yükleyerek maçı koparttı aldı. Halbuki sen İsmail Kartal'dan daha tecrübeli ve daha deneyimlisin.
Bir Fenerbahçeli futbolculara baktım bir de Beşiktaşlı futbolculara... Aradaki fark Fenerbahçeli futbolcuların daha istekli oluşu daha hocalarına bağlı oluşu ve en önemlisi profesyonel gibi oynamaları.
Erciyes maçında Gökhan takımı yakmıştı. Bu defa da Olcay.
Bunun yanı sıra önümüzdeki hafta Veli de yok.
Gel gelelim genç Oğuzhan efendiye.
Sen futbolcusu musun. Yoksa hakemlere kabadayılık yapan biri mi? İşin gerçeği şu.
Beşiktaş Başkanı'ndan tut teknik adamına ve futbolcularına hepsi Partizan maçından sonra kendilerini dev aynasında görüp her şeyin hakkından geleceklerini zannedenler de her halde bu son iki maçtan çok iyi ders almışlardır.
MAÇIN EN iYiSi EMENİKE
Attığı golün dışında Beşiktaş stoperlerini yıprattı
MAÇIN EN KÖTÜSÜ NECİP
Yeri değil ama sağ bekte adeta kayboldu.
Turgay Demir: Aziz, Bülent Yıldırım!
Aziz Yıldırım haklı; Beşiktaş'ın arkası boş, çünkü arkasında hakem desteği yok! Bu anlamda en şanslı olan Fenerbahçe… Bülent Yıldırım 12. Fenerbahçeli olarak görevini yaptı. Önce rakip futbolcunun uyarısıyla sarı kart çıkardı, sonra orta sahada olan sıradan bir faulde ikinci sarıdan kırmızıyı gösterdi. Ben hakem diye buna derim!
Gürcan Bilgiç: Önü de, yolu da açık
Fenerbahçe'yi taşıyan orta saha üçlüsünün bir arada oynamaya başlaması ile birlikte, oyuna ağırlığını koyan takım haline geldiğine hep dikkat çektik.
Arena'da Emre oyundan çıkmasa tablo yine farklı olmayacaktı. Bu sezon enerjisi ile ligi domine etmeye aday olan Beşiktaş'ın, Gökhan Töre'nin kendisini attırmasıyla ayağına kurşun sıktığı belliydi zaten. Lideri belirleyecek böyle bir maçta Fenerbahçe'yi tehdit edecek pozisyon ve hız üretmesi, Topal-Emre-Meireles orta sahasıyla çok da mümkün olmayacaktı. Bu nedenle Fenerbahçe aslında maçı kazanması gereken takım olarak geldi Olimpiyat Stadı'na...
Alper hamlesini "defansif" olarak niteleyenler olmuştur. A Spor'daki maç öncesi yorumumda "Aslında ofansif karar" olduğunun altını çizdim. Topla mesafe kateden, adam eksilten bir oyuncu profilini, İsmail Kartal'ın Necip'in üstüne sürmesi, doğru bir teknik adam aklıdır. Üstünde tehdit göremeyince Caner de kulvarında dolaşmaya başladı. Öyle ki Slaven Bilic, Olcay'ın kanadını değiştirmek zorunda kaldı üst üste iki sarıyla, planın üstüne kaymak geldi.
Birden bire maç, Fenerbahçe için "kazanman gereken" haline geldi. Oyunu eksik kalan rakibe bırakmakta tereddüt etmediler. Geride kalabalık kalarak, öne çok adamla gitmeyi denemeden, risk almadan skora oynamayı tercih ettiler. Bunun adına strateji ve akıl koymak diyebiliriz.
Ama her alanda rakipten üstün olduğun 11'e 11 mücadelede, vitesi "gol yeme" tuşuna geçirmek, hiçbir Fenerbahçeli'yi mutlu etmemiştir.
Galibiyet sadece liderliği getirmedi Fenerbahçe'ye. Bunun ivmesi takım, teknik adam ve taraftar için pozitif sinerji yaratacak, kalan maçlara da çok güvenli ve inanarak çıkmalarını sağlayacak. Ayrıca sekizinci haftada büyük maçlarını tamamladılar. Kağıt üstündeki rakipleri daha birbirleri ile oynayacaklar. Fenerbahçe önünü çok açtı, sıra puan farkına geldi.
Metin Tekin: d-Hiçbiri!
1- Beşiktaş'ın maça Necip-Kerim ikilisi ile başlaması doğru muydu?
Tabii ki maç sonu çeşitli eleştiriler yapabilirsiniz, 'Necip neden sağ bek oynadı?' diye.. Bilic, İsmail ile de başlasa ve de sonuç yine böyle olsa bu sefer de 'Niye İsmail sorusu?' gelebilirdi. Bu soruların hepsi doğru olabilir. Ama esas doğru aşağıdaki test sorusudur. Soru: Beşiktaş'ın sağ beki kim olmalıdır? a-Necip Uysal, b-İsmail Köybaşı, c- Serdar Kurtuluş, d- Hiçbiri... Sizce bu soru zor mudur ve cevabı nedir? Doğru cevap ise maalesef 'd' şıkkı. Bu da Beşiktaş'ın esas sıkıntısını anlatır herhalde.
2- İkinci yarıya Sosa ile çıkmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
10 kişi kalarak, geriye düştüğünüz maçlarda skor yapmanız gereken veya skoru korumanız gereken takımın formatı farklı olabilir. Bilic, 1 kişilik eksikliği gidermek için 4-1-3-1 gibi başladı ikinci yarıya. Bu bir tercihtir ama gol bulmak istiyorsanız en doğru dizilişin 4-3-2 olduğunu düşünenlerdenim. Yani üçlü orta saha ve Demba Ba ile Mustafa. Bir şey değiştirir miydi bu değişiklik? Bunun cevabını maçın sonu vermek zor. İsmail Köybaşı değişikliğinin bir fark yaratmadığını düşünüyorum ama Bilic son bölümde Mustafa'yı alarak daha farklı neler yapabileceğini gördü.
3- Beşiktaş neden derbi kazanamıyor?
Bakın, her şey bir süreçtir. Bunu baştan beri söylüyorum. Bundan iki hafta evvel Beşiktaş'ın muazzam oyunundan bahsederken, dün akşamın ardından 'Neden derbi kazanamıyor?' sorusu geldi. Bir oyundan bahsedebilmek için süreci beklemek gerekir. Tek veya iki maçlık kararlar sizi sağlıklı yerlere götürmez. O yüzden futbol üzerine bütün iddialarda bir maç üzerine her şey olabileceği seçeneği verilirken, 'Şampiyon kim olur?' sorusunda bir veya iki takımın geçtiğini görürsünüz. Yani uzun soluklu bir yarışı kazanmak maç kazanmaya benzemez.
4-Beşiktaş üst üste iki yenilginin altından kalkabilir mi?
Bu tabii ki Bilic'in olaya bakışı ile ilgili. Bu iki yenilginin yaralarını sarmak gerekir, çünkü sizin üzülmeye dahi vaktiniz olmaz çünkü haftaya yine maç var. Doğruları bulmak zorundasınız ama Beşiktaş'ın kadro karakteri bu kadar dalgalanarak hedefe gidebilecek yapıda değil. Beşiktaş hedefe gidecekse ve bu da şampiyonluksa bunu çok yara almadan başarabilir ancak. O yüzden de önümüzdeki hafta Beşiktaş için çok, ama çok önemlidir.
Murat Özbostan: İki kırmızı arası altı puan gitti
Lig dediğin bir dizi film aslında.. Bölümler arası kopukluk olursa, kimse izlemez çok tadı da olmaz. Reytingi düşer! Geçen hafta Gökhan Töre söylediği sinkaflı bir cümle ile kırmızı kart gördü ve oyundan atıldı. 3 maç ceza aldı. Sayın Fikret Orman çıktı basın toplantısında, "Kulağını çekeceğiz" diyeceği yerde Gökhan Töre'yi savundu. Ama Bilic ne dedi: "Gökhan'a gereken cezayı vereceğiz." Peki ne oldu? Beşiktaş, Töre'nin kırmızı kartıyla Olcay'ın oyundan atıldığı dakika arasında 6 puan kaybetti. Liderlik koltuğundan indi. Töre yokken sağda başlayan Kerim eksik kalınca Olcay ile 15. dakikada kanat değiştirdi. Oğuzhan bu ikiliye pas istasyonu olmaktan uzak olunca, Beşiktaş'ın Demba Ba'dan sonra en büyük gol umudu Olcay sağ kanatta Necip'in yetmediği yerlere koşan adam oldu.
İlk sarı kartı Necip kademesini kaybedince gören Olcay ikinciyi de Necip'in Emenike ile faul kokan mücadelesi sonrasında Emre'yi çekerek gördü. Yani kısacası ilk golde Alper'e yol veren Necip, Olcay'ı da yaktı. İşte lig bu yüzden bir dizi film. Töre bu takımın baş aktörlerinden biri ve bir bölümü kaçırdığında Beşiktaş izlenmez hale geldi. Bilic hamle üstüne hamle yaptı. Ama 1-0 geride iken skoru bulamadı. İsmail Kartal dersine yine iyi çalışmıştı. Erken gelen gol sonrasında Emre önderliğindeki F.Bahçe orta sahası G.Saray derbisindeki gibi topu iyi gezdirdi rakibini yordu. İsmail Kartal iyi başladı ama kötü bitirdi. İkinci yarıda en iyi iş yapan bölgesi sol kanata neşter attı. Caner'i kırmızı görecek diye oyundan almaya hadi lafımız yok da.. Göbekte Emre sakatlanmışken, takım ileride top tutamazken bile Diego'yu düşünmeyen İsmail Kartal, Beşiktaş'ın golü gelse zor günler geçirirdi. Onun da imdadına önce Emenike'yi kaçıran Ersan yetişti. Yetmedi Motta hata yaptı, Sow bu kez affetmedi.
Sezonun adı Süleyman Seba sezonu ama derbiden 72 saat önce başkanlar arasında başlayan laf dalaşı son düdükten sonra yöneticisine futbolcusuna teknik adamına kadar yayıldı. Yine futbolu unutup kıyamet gibi saatler yaşadık. Kaybederken kötü oynadığını kabul eden yok. Kazananın elini sıkan yok. Kaybedenin de terine emeğine saygı gösteren yok. Kusura bakmayın da o güzelim beyefendi Süleyman Seba'ya ayıp olmuyor mu?
Ömer Üründül: İsmail Kartal dersine çalışmış
Fenerbahçe maça alışılmış ayağa paslarla, topa sahip olarak başladı ve de Emenike ile çok erken bir gol buldu. Ardından Beşiktaş bilinen klasiği ile presli ve hızlı atak girişimlerine başladı. Ancak F.Bahçe'nin oturmuş pas trafiği Beşiktaş'a hücumda devamlılık şansı vermiyordu. Necip'in yapısının sağ bek görevine uygun olmayışı bu kulvarda da Caner'in ofansif etkinliğini göz önüne aldığımızda, Bilic'in gerekli tedbirleri düşünemediğini gördük. Kerim Frei, Necip'e gerekli yardımı veremeyince, Bilic Olcay'ı bu bölgeye çekti ama bu da pahalıya mal oldu. Olcay üst üste iki sarı ile kırmızıyı gördü. F.Bahçe bu devrede zaman zaman yaptığı organize ve tehlikeli ataklarına bilhassa Caner katkısıyla ikinci gole çok yaklaştı ama değerlendiremedi. Beşiktaş'ın kopuk kopuk atakları ve duran topları F.Bahçe kalesinde sıkıntılar yaratsa da Volkan son derece motiveydi.
İkinci yarıda Beşiktaş bir kişi eksikti. Bilic, Atiba'yı sağ beke, hazır olmayan Sosa'yı da orta sahaya aldı. Üstelik de skor dezavantajından dolayı risk almak mecburiyetindeydi. Ama F.Bahçe sayısal fazlalığına rağmen ikinci yarıda çok ağır oynadı. Zaman zaman da baskı altında kaldı ama Beşiktaş'ın tamamen yorulmasıyla son 15 dakikada yine kontrolü ele alıp, ikinci golü de bularak çok önemli bir üç puana imza attılar.
İsmail Kartal, bana göre kırmız kart görmesi an meselesi olan Caner'i Hasan Ali ile değiştirerek çok doğru bir teknik adam hamlesi yaptı. Ayrıca Beşiktaş'ın özelliklerine göre de taktiğini iyi hazırlamıştı. F.Bahçe üç çok önemli deplasman derbisini geride bırakarak liderliğe yükseldi. Ama İsmail Kartal'ın önemli bir sorunu iyi teşhis etmesi lazım. F.Bahçe'nin oturmuş bir düzeni var ama haftada 1 maç oynayan bir takımın fizik kondisyonu günümüz futbolunun istediği ilkelere uygun değil. Bilic ise dersine hiç de iyi çalışmamış. Belki erken gol moral ve düzen bozukluğu yarattı ama hem oyun taktiğinde hem de Caner'in kulvarındaki önlemlerinde de büyük yanlışlara düştü.
Rıdvan Dilmen: Fenerbahçe'nin en rahat galibiyeti
Herkes Necip'i konuşuyor... Evet, belki Necip iyi oynamadı, antrenörü de onu çıkardı. Ama Beşiktaş'ta iyi oynayan kimse yoktu. Beşiktaş aşırı saygı duymuş Fenerbahçe'ye… Sinmiş, korkak oynadı. Fenebahçe'nin ligde 5 galibiyeti var ama bugün en rahat maçını kazandı.
Fenerbahçe'nin bir oyun kültürü var. Meireles, Emre, hatta Maldonado'lu döneme kadar gidilebilir. Fenerbahçe son yıllarda hep bir pas takımı hüviyetinde. Çok tecrübeli bir orta sahaları var. Orta sahaların maçıydı bu. Fenerbahçe'nin iki etkili beki de var ancak bunların pas da alması lazım. Fenerbahçe topu aldığı zaman Topal içeri gömülüyor, Caner ve Gökhan açılarak orta sahaya kadar geliyor. Bu tempoyu Fenerbahçe'nin ayarlaması demek… Orta sahanın avantajı burada... İki al ver yapıp, ters kanattaki beke, Caner'e veya Gökhan'a servis yapabiliyorlar.
Aslında Fenerbahçe tuzak kurmadı, sürpriz de yapmadı. Beşiktaş'ı Bilic öne götürecekti, risk alacaktı, basacaktı. Beşiktaş'ın hücumu ile savunma arasındaki mesafe açıldı. Fenerbahçe gibi pas yapabilen takım seni yorar. Konsantrasyonu yüksek, mücadelesi iyi… Fenerbahçe, "Ben sizden daha güçlüyüm" der gibi oynadı. 11'e 11 oynamak tabii ki farklıdır. 43 dakikanın özeti de bu. Fenerbahçe'nin 2-0'ı bulana kadar olan bölümünden daha iyiydi.
Fenerbahçe, eleştirilecek bir tempoda oynadı ikinci yarıda. İkinci gol 70'te falan gelse maç farklı boyutlara giderdi. Fenerbahçe havlu attırmadı Beşiktaş'a, rakibini oyunda tuttu. Bence İsmail Kartal şunu düşündü: "Arkadaşlar çok iyi top oynuyoruz, oyunun devamı hep bizim lehimize geçecek. Aman eksik kalmayalım" dedi muhtemelen. Bu takımın psikolojisini etkiledi. Hiçbir sakatlığa iyi oldu denmez ama oyun adına Emre'nin sakatlanıp Sow'un oyuna girmesi Fenerbahçe'ye faydalı oldu. Peki neden yaradı? Alper'i orta sahaya çekip Sow'u sola alması sayesinde… Geç yapılmış bir değişiklikti. 2'yi daha önce kovalamalıydı. Çok daha önce girmeliydi. 11'e 11'de Fenerbahçe daha iyi bir oyun oynuyordu.
Fenerbahçe güçlü, kuvvetli bir takım. Fizikli oyunculardan kurulu. Beşiktaş bunları ancak yüksek bir tempoyla oynarsa bozabilirdi. Partizan'a yaptığı gibi. Tottenham maçında da hızlı tempoyla oynandı. Fenerbahçe öyle değil, "Ben düşük tempoyla oynayacağım" diyor. Fenerbahçe'ye sazı vermeyeceksin. Verirsen istediği gibi oynar.
BİLİC MAÇI ORTA SAHADA KAYBETTİ!
Beşiktaş'ın Fenerbahçe'ye karşı tek silahı vardı, baskı… Bunu tercih etmeyip Fenerbahçe'yi uzuna zorlamayıp orta sahada baskı yapmayı planlarsa inisiyatifi Fenerbahçe'ye vermiş oldu. Fenerbahçe bu inisiyatifle sazı eline aldı. Türkiye'nin en dinamik takımı dediğimiz Beşiktaş'ı yordular. Aslında Slaven Bilic, Olcay'ı Caner ve Alper'li kanada önlem olarak sağ tarafa çekerek Beşiktaş'ın sonunu hazırladı. Olcay, Caner'e faul yaparak ilk sarıyı aldı ve ikincisini de aynı kanatta Emre'ye yaparak atıldı. İkinci yarıda Fenerbahçe düşük tempoyla devam ederek Beşiktaş'a katkı sağlamış oldu.
SADECE ATİBA KALDI
İkinci yarıda sanki 11'e 10 oynayan Beşiktaş gibiydi ama bu dönemde de hücumda kısırdılar. Atiba'yı beke çekip göbekte sadece Veli'yle oynayarak Sosa'yı aldı. Daha sonra final yaptı, 'Ya herro, ya merro' dedi ve Veli'yi de alarak Mustafa'yı sokup ortayı sadece Atiba'ya emanet etti. Maç da burada bitti. Ben Bilic gibi deneyimli teknik direktörün Mehmet Topal'ı boş bırakmasını anlayamadım. Beşiktaş maçı orta sahada kaybetti. Topal-Meireles- Emre üçlüsüne karşı Veli, Atiba gibi enerjili adamların orta alanı neredeyse boş bırakması hataydı. Galatasaray son yıllarda ne yaptı Fenerbahçe'ye karşı? Pres yaptı, Fenerbahçe'yi uzun topa çevirdi. Öndeki pres iyiyse Fenerbahçe'yi bozarsın.
HEP GÖREBİLSE BAYERN'DE OYNAR
Emenike çok etkili bir oyuncu, kuvvetli bir isim. Bence kendini bazen zorlamıyor da, kopabilir ama daha kontrollü gidiyor. Pasa da gidebiliyor. Süratini ve kuvvetini kullanıyor. En iyi özelliğinin üzerine gitmeli. Zaten oyunu okuyabilse, görebilse, görüş açısı daha geniş olsa Emenike, Bayern Münih'te olur, Barcelona'da olur. Gördüğü zaman pasını attı ikinci golde. Emenike'nin pasında Moussa Sow da hünerli bir vuruş yaptı. Soluna gösterip sağına vurdu. Burada Tolga'nın kabahati yok, ilk golde de yoktu. Son dönemde formsuz olduğu fikrine katılabilirim ama bu iki golde de hatası var diyemeyiz. Diego'yla da bu maçtan sonra İsmail hocanın konuşması gerek. Diego'yla bir güven tazelenmesi gerekiyor; ona gidip, "Bir dahaki maça hazır olsun, oynayacak" denmesi gerekiyor. Yoksa oyuncuyu kaybedersiniz.
GÖKHAN CANER'İ BOZARDI
Eğer Gökhan Töre cezalı olmasa Beşiktaş adına önemli bir silah olacaktı. Gökhan'ın varlığı Caner'i ürkütürdü. Ayrıca Gökhan topu ileride de tutabilirdi. Onun yerine oynayan Kerim Frei'ın iki hali var: Ya topu kaptıracak, ya geçecek. Topu tutma gibi bir alternatifi yok. Gökhan bunu yapabilirdi. Caner bu sene bu kadar iyi oynamamıştı, çok etkiliydi. Hatasız oynadı. Caner Erkin ile Gökhan Gönül bek ikilisinin yanı sıra Raul Meireles ve Emre Belözoğlu bir bütün olarak Türkiye'nin bu bölgedeki en olgun bloğu.
Ahmet Çakar: Hangi güç Yıldırım'ı atadı!
Bir hakem düşünün ki, FIFA kokartı olmasına rağmen UEFA'nın atletik testlerini geçemediği için maç yönetemesin ama ülkenin en önemli maçında düdük çalsın. Öncelikle şunu söyleyeyim; Doğrudur yanlıştır. Önce maçın hakemi Bülent Yıldırım değildi. Hangi gizli el, hangi gizli dudak, hangi amaçla harekete geçti ki maçın hakemi Yıldırım oldu. İlk etapta baktığımızda hakem sonuca tesir etmemiş gibi görünüyor ama bence çok ciddi tesirleri var. Mesela Olcay'ın atılmadan önceki pozisyona bakalım... Emenike'ye Necip'in yaptığı açık faulü çalsa Olcay oyundan atılmayacak. Pek tabii ki sarı kartlı Olcay'ın ikinci sarı kartı gerektirecek hareketi yapmaması gerekir, kabul ama hakem önceden oyunu durdurup Necip'in aleyhine faul vermeliydi. Bu dakikadan sonra ortalık karıştı. Sabıkalı Emre yine sahneye çıktı. Hakemin yarım metre dibinde Beşiktaş'ın neredeyse tüm kulübesine 'f... off' diye küfür etti. Hem de bir defa değil en az üç defa aynı küfrü hakem Bülent Yıldırım'ın yanında, yardımcı hakemle 4. hakemin görüş alanı içerisinde sarf etti. Tamam, Emre yıllardır yaptığı terbiye dışı hareketlerden utanmıyor, sıkılmıyor, futbol hayatı bitti-bitecek hala terbiyesiz söylemlerine devam ediyor. Ama kabahat onda değil kabahat dün gece onu sahada tutan hakemlerde.
DEMBA BA'NIN PENALTISINI VERMEDİ
İkinci yarı bu sefer Bülent Yıldırım maalesef ki tüm takdir haklarını Beşiktaş'tan yana kullandı. Baktı ki eyyam fazla kaçıyor bu sefer Beşiktaş'ın aleyhine çalmaya başladı. Demba Ba'ya verilen sarı kesinlikle yanlış. Beşiktaş'ın çok önemli bir avantajlı atağını kesip durdurdu. Sonuç olarak sözüm ona hakemlik yaptı. Gelelim en önemli hatalarından birine. Bir duran topta Mehmet Topal'ın Demba Ba'ya yaptığı hareket penaltı ama Yıldırım yine düdüğü Beşiktaş aleyhine çaldı.
Dün geceki hakem yönetimi Fenerbahçe'nin dünkü başarısına gölge düşürmesin. Beşiktaş'ta Necip Uysal'ın art arda yaptığı hatalar belki de galibiyeti Fenerbahçe'ye getirdi. Bu tür maçlarda ilk golü yemek takımı dağıtıyor. Dün gece de ilk dakikalarda F.Bahçe golü atınca zaten kalitesi F.Bahçe'nin daha altında olan Beşiktaş bir türlü istediği oyunu oynayamadı. Bir kişi eksik olmalarına rağmen puan alabilirler miydi, çok zor. Belki ilk yarıda Demba Ba ve Sivok'un kafa vuruşlarını Volkan aynı başarıyla kurtarmasa ve devre berabere bitse o zaman belki şansları olabilirdi.
MHK'Yİ KINIYORUM
MHK'yi kınıyorum. Hangi güç size hakemi değiştirtti. Yine MHK'yi kınıyorum. Fizik-kondisyon testlerinde Avrupa'da başarısız olmuş bir hakem hangi düşünceyle böyle kritik bir maçta görevlendirildi. Olmadı, yakışmadı.
Erman Toroğlu: Yıldırım maçın kaderini etkiledi
Son zamanlarda güya bizim en üst ligimizde saçma sapan hareketler yaparak atılan futbolcu sayısı fazlalaştı. Bu şu demektir; futbolcular fizik olarak maçlara hazır değiller. Olcay'ın atılmasına bir bakın. Ancak amatör bir futbolcu böyle acemice hareketler yapabilir. Geçen hafta Gökhan Töre'nin yaptığı gibi! Tabi bu hareketler aynı zamanda takımdaki teknik direktör disiplinsizliğinin de bir göstergesidir. Futbolcuyu ne fazla okşayacaksın ne de fazla sıkacaksın.
Beşiktaş takımı "Şampiyonluğa oynayacağım" diyor. "Avrupa'da ilerleyeceğim" diyor ama sağ bekte hala Necip Uysal'ı oynatıyor. Türkiye'de son zamanlarda maden kazaları arttı. Beşiktaş'ın da sağ tarafı zaten maden! Çalış, çalışabildiğin kadar. Sonunda altın da bulursun!
10 KİŞİ OYNADI AMA BIRAKMADI
Beşiktaş uzun süre 10 kişi oynamasına rağmen maçı bırakmadı. Ama kalitesi belli oyunculardan kurulu bir kadroları var. Ancak eksilmezlerse, çok koşarlarsa, başarılı olabilirler. Maça damga vuracak oyuncuları az. Fenerbahçe bildiğiniz gibi. Ölmeyecek kadar oynuyor. 1-0 öndesin üstelik rakibin Beşiktaş 10 kişi oynuyor. İkinciyi atsan 5'e gideceksin ama o güçleri yok. Özellikle Emenike eski Emenike değil. Herhalde yeterince çalışmıyor. Bu da sahada belli oluyor. Fenerbahçe'nin, Süper Lig'deki diğer takımlara göre kadrosu daha iyi ve geniş. Sırf bu özellikleri yüzünden öndeler. Yoksa oynadıkları iyi futboldan ötürü değil. Çünkü bu kadronun daha göze hoş gelen ve daha baskılı oynaması gerekir. Hakemin Olcay'a gösterdiği iki sarı kart da doğru. Ama öyle bir yerde öyle bir pozisyonu çalamadı ki maçın kaderine tesir etti. Bir korner topunda Mehmet Topal, Demba Ba'yı yarı grekoromen, yarı serbest güreş stilinde yere yatırması hem penaltıyı hem de yanında sarı kartı gerektirir. Geçen hafta Gökhan Töre "F... off" demesinden hem atıldı hem de üç maç ceza aldı. Ama Emre aynı kelimeyi iki, üç kere kullanmasına ve hakemin de çok yakın olmasına rağmen hiçbir şey olmadı! Hakem herhalde duymadı! Acaba Futbol Federasyonu hakemin görmediği veya duymadığını kabul mü edecek yoksa hakemin görmeyip duymadığı o hareket yüzünden Emre'yi ceza kuruluna mı sevk edecek? Hep beraber göreceğiz.