Volkan yılların tecrübesine sahip bir futbolcu bugüne kadar ilk kez küfür yemedi. Bu son da olmayacak. Maalesef bu küfürler ülkemizdeki futbol kültürünün bir parçası. Keşke duymazdan gelseydi.
Oktay Derelioğlu: Kritik bir galibiyet
Dün geceki karşılaşma grupta üçüncülük hedefi için önemli bir galibiyetti. Maç birinci bölge ile ikinci bölge arasında Kazakistan'ın kurmuş olduğu savunma ile başladı. Ve atılan ilk golün penaltı olması, kilidin erken açılması, bizim adımıza çok önemliydi. İkinci golde de Kazak kalecinin yaptığı hatadan 2-0'ı bulmamız bir anda maçı kopardı. Maçın büyük genelinde savunma ve Volkan Babacan'a hiç düşmedi desek yalan olmaz. Maçın ikinci yarısında bir 10 dakikalık kısımda Kazakistan'ın biraz baskı yaptığını gördük. Art arda korner atışları ve cılız ataklar izledik. Son 20 dakikada Terim'in oyuna hamleleri Mehmet Topal'ı ve Gökhan Töre'yi oyuna alması, ardından Serdar Aziz'in golüyle de maçı kopardık. Gerçi sonlarda o penaltı golünü yemesek daha iyi olurdu.Volkan Demirel konusuna gelecek olursak... Birincisi bunlar çok yanlış hareketler. Bir türlü bu tür meseleleri aşamıyoruz. Belden aşağı vurmayalım. Bu tip söylemlerden kaçan bir toplum olalım diyoruz ama maalesef bunu yapamıyoruz. Volkan'ın maçı bırakıp gitmesi konusunda Fatih hocanın vereceği rapor da çok önemli. Disiplyin talimatına uymayan futbolcular benim zamanımda daha önce ceza almışlardı.
İskender Günen: Futbolun çivisi çıktı
Volkan Demirel'in maç öncesi tavrını nasıl buldunuz?
Her zaman olduğu gibi yine dünyada yine bir ilke imza attık. Yazık! Volkan, milli takım kalecisi ve kendi ülkesinde yapılan bir maç öncesinde ona bu tür davranışlarda bulunmak Türk futbolunun geldiği noktayı göstermesi açısından önemli. Şu bir gerçek ki, Türkiye'de futbolun çivisi çıktı. Bu görüntünün oluşmasında futbolun içinde olan her kesimin büyük hataları var. Frankeştayn'ı yarattıktan sonra hiçbir zaman -ne yazık kikontrol altına almaya gücünüz yetmez. Alınan 3 puan 2016 Avrupa Şampiyonası'na katılma adına ümidimizi sürdürme açısından önemliydi ama milli maçlarda kulüp taraftarlığını bir kenara bırakmazsak zamanla milli takımda oynayacak futbolcu bulamayız.
Fatih Doğan: Milli rezalet
Ne günlere kaldık! Ne hallere düştük. Milli Takım oyuncusuna üzerinde Ay-yıldızlı forma, maça dakikalar kala ısınırken küfrediliyor. Milli takım kalecisi de Brezilya maçında genel hissiyatını belli etmiş taraftarla gerekli olmayan diyaloğa girdikten sonra milli formayı, arkadaşlarını bırakarak stadı terkediyor. Nereden bakarsan tutarsızlık! Bunun iki nedeni var. Birincisi; yıllardır ekilen nefret tohumlarının sevgisizlik, kin ve düşmanlık içeren ürünler vermesi.. İkincisi F.Bahçe- G.Saray rekabetini iki büyük algısı oluşturma adına spor camiasının "yıllardır benzin döktükleri rekabet ateşinin geldiği kontrolsüz nokta... Volkan Demirel, Melo gibi agresif oyuncuların kendi taraftarları tarafından bayraklaştırılması ve diğerinin nefret noktasında ötekileştirilmesi..
Gürcan Bilgiç: İbaresiz (!) varlıklar
Kağıt üstünde kolay, kendi hikayesi içinde zorluklar ve tehlikelerle dolu bir maça çıktılar. Brezilya faciasının ardından güven ibresinde dibe vurmuş bir ekip, puan kaybetmenin "Dünya'nın sonu" olarak yorumlanacağı sınavdaydı.
Bunların üstüne bir de seyirci - Volkan Demirel krizi eklendi. Türkiye'yi temsil eden bir oyuncuyu, Fenerbahçe'de oynadığı, simgeleştiği için küfüre boğdular. Ne tribün, ne de aile ahlakı olmayan, ibaresiz varlıkların sabotajını Volkan kaldıramadı. "Fenerbahçe'de oynarken daha ağırları yapıldı ama gitmedi" diyenler de bu ahlaksız görüşün parçasıdır. Birisinde tribünlerin rakibi var, diğerinde ise oraya gelen insanların başarısından mutlu olmaları gereken oyuncu olarak sahada Volkan. Bunu bile anlayamayacak vicdan körleri bunlar.
Sakatlık sadece fiziksel olmuyor. Bazen psikolojik olarak da sakatlanıyoruz. Volkan bu travmayı kaldıramadı.
Diğer tarafta takım arkadaşlarına küfür edenlerin tezahüratlarına el sallayarak jest yapanlar da vardı. Yani; takımın parçası değil, kendi bölümlerinin sorumlusu olarak oradaydılar. Bu yüzden takım olamamışlar, ruh oluşturamamışlar. Milli takıma seçilmiş oyuncular var orada. 20 yaşında üç gurbetçinin kavgasını bir sene de tatlıya bağlayamayan Fatih Terim'in, düşünmesi gereken bir nokta bu. Ekibindekiler (!) söylemiştir belki O'na...
Maça iyi başladık, tempoyu zorladık. Kazaklar kapandılar ama hatayı yapmakta gecikmediler. İki hediye geldi rakipten. Burak Yılmaz da bunları tabelaya rakamlardı. 90 dakikanın genelinde, önceki maçlara göre daha pozitif, daha ne yaptığını bilen ve güven kazanan bir ekiptik. İki farklı öne geçmek bütün baskıyı aldı ve hem oyun oynattı millilerimize, hem de panikten uzaklaştırıp, akıl koymalarını sağladı. İkinci golün asisti Volkan Şen'den geldi, üçüncü gol Serdar Aziz'den. Üç oyuncu vardı Bursa'dan ve skora bu böylesine katkı yaptılar. Demek ki; İstanbul'un dışından da gelinir ve etkili olunurmuş...
Ömer Üründül: Müthiş hırs!
Milli Takımımızın beklenmedik şekilde daha üçüncü maçlar sonunda üçüncülük şansını çok büyük riske atmasının yarattığı olumsuz gelişmelere, Brezilya hezimetinin eleştirileri de eklenince Kazakistan karşılaşmasının önemi çok daha fazla artmıştı. Bu mücadeleye tüm futbolcularımızın büyük bir motivasyon ile çıkacağı tahmin ediliyordu. Bir de buna dünyada eşi benzeri görülmemiş, Volkan Demirel olayı eklenince takımın hırs kat sayısı daha da arttı. Bana göre Milli Takımımız, tarihinde ilk defa zayıf bir rakibe karşı ilk defa bu kadar hırslı bir ilk 45 dakika sergiledi. Tamamen ofansif oyunculardan ağırlıklı kadromuz, yapısına bağdaşmayacak bir şekilde çok yüksek bir tempo ve müthiş bir takım presiyle ilk 45 dakikayı oynadı. Kazakistan değil kalemize gelmek üç dört pası dahi bir arada yapamadı. Bu üst düzey iştahlı futbol, doğal olarak birçok pozisyon getirdi ve birisi penaltıdan iki gol bulmayı başardık.
TEMPOMUZ DÜŞÜNCE...
Genelde kondisyon olarak iyi durumda olmayan Milli Takımımızın bu müthiş tempoyu ikinci yarıda sergilemesi mümkün değildi. Bunun sonucunda da ikinci devre tempomuz düştü, pres etkinliğimiz ortadan kalktı ve ilk yarıda kalemize yaklaşamayan Kazakistan, top yaparak kalemizi tehdit etmeye başladı. Serdar Aziz'in duran toptan attığı golle, maç orada bitti ama bundan sonra bir gol yememiz ve son saniyede de çok net bir pozisyonda Volkan Babacan'ın çok başarılı kurtarışı, genel rahatsızlıklarımızı tekrardan belgeleyen örneklerdi. Arda Turan'ın aldatmaya yönelik hareket üzerine sarı kart görerek grubumuzda kaderimizi tayin edecek çok önemli Hollanda sınavı öncesi cezalı duruma düşmesi ise en büyük yıldızımızın deneyimi ile bağdaşmayan bir hataydı.
Rıdvan Dilmen: Hollanda'dan puan almalıyız
Maça iyi başladık. İlk yarı rakibi oynatmadık, çok pozisyon bulduk, üstünlük sağladık. Goller de gelince rahatladık. Ancak ikinci yarı tam tersi oldu. İlk yarı ve ikinci yarı siyahla beyaz kadar farklı. Sonuçta çok önemli 3 puan alındı.
İkinci yarıda oyun biraz daha rakibe gitti. Çünkü bu takım defans yapmaz. İlerde oynarsa üstünlük sağlayabilir. Çift forvet, arkasında iki kanat oyuncusu ve bir de Arda'yla savunma yapamazsınız. Arda cin gibi bir oyuncu. İkinci yarı öne çıktı, markajdan kurtuldu, Kazak oyuncuları üstüne çekip boş alanlar yarattı.
İlk yarıyı rakip ne olursa olsun gerçekten beğendim. İkinci yarı ise skorun verdiği rahatlıkla kötüydük.
Kazaklar grupta oynayacakları maçlarda bu kadar pas yapma şansı bulmazlar.
Çekler İzlanda'yı yenerek 4 maçta 12 puan yaptılar ve çok büyük avantaj yakaladılar. Grupta 6 maçımız kaldı. İzlanda'yı yenemezsek işimiz çok zor. Yoksa o fark kapanmaz. İkili averaj durumları da var. İzlanda'nın ikili averajda önüne geçmek için 4 atmamız lazım.
Bu galibiyetle hafif bir ayağa kalkmak üzere olduk ama Mart ayındaki Hollanda maçı final. Letonya beraberliğini telafi için Hollanda'dan puan almamız lazım.
Bizim rakibimiz Hollanda ve İzlanda. Çekler artık 2016 Avrupa Şampiyonası'na gitti. Çeklerin 9 puanı daha cebinde şu an. Cepte 21 puanları var. Bizim matematik olarak 20'yi bulma şansımız yok.
İzlanda ikincilik için favori görünüyor. Hollanda da iddialı. Biz Çeklerle uğraşmayıp bu iki takımla yarışmalıyız. Arda'nın Hollanda maçında yokluğu takımı etkileyecek.
Volkan Babacan kalede bana güven verdi açıkçası. Olcay daha yeni bir milli takım oyuncusu. Beşiktaş'ta iyi gidiyor ama Milli Takım'da 10-12 maçı devirmesi lazım bu tip oyuncuların.
Rakibe göre Kazak ve Letonya'ya farklı oynayabilirsiniz. O maçlarda tahtadaki diziliş olmaz. 1-9-1'e döner taktik bu tip maçlarda. Biz ne Kazakistan gibi bir takımız ne Almanya gibi. Ortalardayız. Burak'ı beğendim, etkiliydi. Arda Turan 70 dakika çok iyi oynadı. Caner Erkin fena oynamadı.
Erman Toroğlu: İstanbul artık milli olmamalı
Bu maçı alarak alçaktan sürünmeye devam ediyoruz. Hep bir ümit var ya! 4 ay daha az da olsa bu ümitle devam edeceğiz. Peki soruyorum size Kazakistan karşısına çıkan takımda ümit var mı? Dün geceki oyuna göre yok! Ve oynayacağımız takım da o zamanki Hollanda olacak. Aslında maç için yazılacak çok fazla birşey yok. Penaltıdan attığımız bir gol bir de Kazak kalecinin "yumurtası" Birkaç tane de kaçırdığımız pozisyon var.
Anlayacağınız bu maç bizim için bir pansuman maçı oldu. Hasta ateşli, yatıyor ama şimdilik ince bir iğneyle ateş düşürmeye kaktık.
Rus hakem ikili mücadelelerde özellikle penaltılarda bence hatalıydı. Arda'ya verdiği kart doğru. Ama Fatih Terim bu karttan evvel Arda'yı oyundan almalıydı. Çünkü bundan sonra oynayacağımız maç Hollanda! Ama Arda sarı kartı varken de böyle bir hareketi yapmamalıydı. Demek ki bir Türk futbolcusu olarak İspanya'da oynaması kafa yapısını değiştirmemiş. Yani nereden bakarsanız bakın dün gece sadece kazandık. Ama Türk futbolu hala kan kaybetmeye devam ediyor.
Volkan Demirel olayı maçın önüne geçti. Bu olay iyi tahlil edilmeli ve kesin çözüme gidilmeli. Volkan Demirel'e, kendi söylemiyle tribünden küfür edilmiş. Son derece yanlış ama önüne de geçemiyoruz.
Şimdi şu yönde bakalım; tribünden edilen küfüre neden döner cevap verirsin? Sahada milli takım görevlileri var. Söylersin emniyet çok çabuk bunun önlemini alabilir. Sen 'Tribünden küfür edildi' diye milli takımın kalesini bırakıp gidemezsin, böyle bir hakkın yok. Sana bir şey atılmıyor tribünden veya tribünden sana fiili bir taciz yok. Yani bu konu sahayı terk etmeyi gerekecek bir olay değil. Mutlaka TFF cezayı verecektir.
Acaba Volkan, Melo ile yaşadığı Süper Kupa olayından sonra Terim tarafından 3 maç milli takıma alınmayınca ve de çıktığı Brezilya maçında da çok kötü oynayınca özellikle Arena'ya gelirken acaba kafasında bazı şeyler mi kurdu? Milli Takım kimsenin oyuncağı değildir. O kutsal formayı basit hesaplarla oyuncak yapamazsınız.
Bu işlerin sonunda şöyle bir gerçek de karşımıza çıkıyor; Türkiye Futbol Federasyonu'nun bir karar alıp belli bir süre İstanbul'da milli maç oynatmaması gerekir.