Ne demek istediğimi maç 1-0 olduktan sonra bu kez değişen hakem tepkilerine bakarak anlayabilirsiniz. Bunun adı dengeleme hakemliği, maçı, sezonu, her şeyi dengeleme... Trabzonspor ne mi yaptı? Beni çok şaşırtmadı açıkçası. Özünde favorisi baştan ilan edilenin kaybettiği bir "favori kaybeder" durumu yaşandı, hepsi bu. Trabzonspor kenar yönetimi, Hamza hocanın hamleleri karşısında resmen havlu attı. Önce Salih'i kenarda göstererek izleyenleri soru işaretlerine boğdu. Özer'i çıkararak takımının enerjisini tamamen düşürdü. Şota hoca, bu karşılaşmada net sınıfta kaldı. Trabzonspor adına Mustafa Yumlu ve Cavanda takımının en iyisiydi. Galatasaray takımında ise Hamza hoca ile eski öğrencisi Bilal en iyiydi. Trabzonspor önemli bir iç saha maçında daha puan kaybetti.
SERKAN KORKMAZ
Direkten dönmek
Hamzaoğlu'nun sahaya sürdüğü takım, sosyal medyada yapılan bir oylamayla seçilmiş gibiydi. Atletico Madrid maçındaki Hakan Balta faciasından sonra, Hamza Hoca, taraftar ve medyanın en çok ihtimal verdiği on biri sahaya sürerek en az riski aldı. Dev maçta hem beklediğimden daha iyi, hem de çok (ama çok) şanslı bir Galatasaray vardı sahada. Trabzonspor'sa çok uzun bir aradan sonra büyük bir maç öncesi herkesin mutlak favorisiydi. Erkan ve Marin'in gol kaçırma yarışına N'doye da katkıda bulundu. Mehmet Ekici, Yusuf Erdoğan yedek kulübesinde değil de ilk 11'de başlasalar daha iyi olurdu sanki. Denayer'in 61. dakikadaki elle müdahalesi bence net bir penaltıydı. Bu pozisyon olmasa Çakır için ''vasat'' derdim ama şimdi bu kelimeyi dün akşamki performansına fazla buluyorum. Maçın hakkı Trabzonspor'un kazanmasıydı. Ama enteresandır; G.Saray da az buz pozisyon üretmedi. Sonuçtan bağımsız konuşmak gerekirse, herkes gördü ki; Trabzonspor her geçen gün daha iyiye, Galatasaray'sa daha kötüye gidecek.
Adnan Polat'a soruyorum!
Galatasaray'ın yine bir büyük maçından önce, camia içi rövanşları oynandı. Adnan Polat'ın, başta Kıraç ve Aysal olmak üzere yaptığı eleştirilere katılmamak elde değil. "Dursun Özbek, mali durumun sebebi değil, sonucudur'' cümlesiye hayli ince, derdini iyi anlatan, tarihi bir tespit. Polat bu tip konulara girmek için büyük maçların arifesini bekliyor gibi görünmekten neden hiç imtina etmiyor, anlaşılır şey değil . Ayrıca kendisine şunu da sormak isterim; peki İnan Kıraç ekseninde gelişen ve Galatasaray'ı bugünlere getiren süreç nasıl başladı. Yanıt veriyorum; bizzat kendisiyle… Yani; tüm bu yaşananların bir gün faturası kesilecekse, Adnan Polat - Adnan Sezgin ikilisine de hiç de küçümsenmeyecek bir bedel rücu eder. O dönem, o şekilde yaşanmasaydı, kulübü bugünlere getirenler tüm ipleri bu denli ellerine geçiremeyecekti.
CENGİZ TOKGÖZ
Çakır ve Şota hediyesi
Galatasaray, Trabzon'da ummadığı bir galibiyet kazandı. Şota, oyuncu hakkını erken bitirince sakatlanan Mbia'yı değiştiremedi ve bu oyuncunun kendi kalesine attığı gol ile yenilgide büyük rol oynadı. Onur da iki mutlak pozisyonda geçit vermedi. Maçta Trabzonspor'un 10 gol pozisyonu vardı. Ancak, pozisyon skorborda yansımayınca ne olur. Bu arada Şota, ikinci yarıda "Gole geliyorum" sinyali veren Galatasaray'ı seyretti. Cüneyt Çakır'ın hakemliğine sözüm yok ama tartışılır bir yönetim gösterdi. Yasin'in kendisini yere atmasına kart göstermedi. Rodriguez, Erkan'ı yakapaça indirdi ses yok. Mbia'nın topa ayak uzatışına kart. İlk yarının sonuna doğru, ceza alanına giren N'doye kendini yerde buldu. Bu pozisyon öncesinde ceza alanına giden Mbia'yı Semih biçti. Faul ve sarı kart gerek. Çakır devam ettirdi. Denayer'in eline çarpan topu görmedi.
Gole şaşmamak elde değil
İkinci yarıya Trabzonspor fırtına gibi başladı. Erkan'ın boş kaleşe topu atamaması, Marin'in de şutunda topun direkten dönmesi bordo-mavililer için şanssızlık idi. Trabzon yüklendikçe yüklendi, Aslan bunaldı. Burak sakatlanıp çıkınca, savunma nefes aldı. Sarı-kırmızılılar öne çıkınca, Trabzonspor gedik vermeğe başladı. Ve öyle haybeye bir gol geldi ki, şaşmamak elde değil. Böylece Trabzonspor üstün oynadığı maçta, beraberliğe razı rakibine yenildi.
ERMAN TOROĞLU
Çakır yine şaşırtmadı
Karşılaşmanın geneline bakıyorsunuz; pozisyon olarak da oyun olarak da Trabzonspor üç puana daha yakın gözüküyor. Ama İstanbul'un üç büyüğü ile oynarken "iyi oynamak" yetmiyor. Her an dikkatli olacaksın. Bir pozisyon yakalarlar, golü yaparlar. Puanları alır giderler. Bir de hakem faktörü var tabi... Mesela Trabzonspor'un lehine bir pozisyon var; net bir penaltı! Ama Cüneyt Çakır'ın önünde olmasına rağmen "Ses" yok!. Karşılaşmanın hakemi Cüneyt Çakır oldu mu Türkiye'deki maçlarda bu hakemin kafasında bazı şeyler dolaşıyor. Ya rahat değil! Ya birşeyler düşünüyor! Duruma göre karar veriyor, pozisyona göre değil! "Cüneyt Çakır nasıl?" diye sorulduğunda hep "Ohhh" yani "İyi" demek istiyorum ama bir türlü "Ohhh" diyemiyorum. Hep "Ehhh" yani "İdare eder" şeklinde yorumum oluyor. Dün de benden "Ohhh" değil "Ehhh" aldı! Kimse kırılmasın. Trabzonspor kaleci Onur Kıvrak ile şampiyonluğa oynayamaz! Tekrar ediyorum; Onur ile şampiyonluğa oynayamazsın! Hava toplarında Onur çok zayıf bir kaleci. Bakın "zayıf" demiyorum "çok zayıf." Ama öyle böyle işi götürüyor. Onur hiçbir zaman şampiyonluğa oynayacak bir takımın kalecisi değil. Çünkü kalecinin çok hata yapmaya hakkı yok. Çünkü arkasında kimse yok. Bir tarafta Onur var bir tarafta Muslera var. Muslera'ya iki yan top geldi çıkıp aldı. Hissederek oynuyor, yılanı görüp hemen harekete geçiyor. Beşiktaş'ın kalecisi Tolga için de görüşüm aynı. Ama Tolga, Onur'dan bir gömlek daha iyi. Türkiye'de iki kaleci var çok iyi olan biri Muslera diğeri de Volkan Demirel. Trabzonspor sahasında en kötü berabere bitirebileceği maçı kazanamadı. Bu neticede teknik direktör Şota'nın da payı var. Özer Hurmacı'ya bu kadar tahammül etmesini anlayamadım. Mehmet Ekici eğer sakat değilse oynaması gerekir. Eğer sakatsa da yedek kulübesinde oturmaması gerekir. Eğer şampiyonluğa gideceksen bu tip maçları kaybetmeyeceksin. Avni Aker Stadyumu'nda sahanın zemini şampiyonluğa oynayacak olan Trabzonspor takımı için avantaj değil. Gelen takıma avantaj! Ama Erkan Zengin'in de o pozisyonu kaçırmasını sakın kimse zemine bağlamasın. Ayağını yatırıp vursan o topu kimse çıkaramaz! Futbol böyle bir oyun. Sahada sadece oynamakla kazanılmıyor. Hem becerikli olacaksın, hem kalecin iyi olacak hem de hakem gördüğünü çalacak.
İSKENDER GÜNEN
Cüneyt Çakır böyle istedi
Enteresan bir maç izledik...İlk yarısı ile ikinci yarısı arasında büyük bir fark vardı. İkinci yarıda Erkan Zengin'in pasını Denayer'in elle kesmesi bana göre yüzde yüz penaltı. Hakem Cüneyt Çakır beyaz noktayı gösterse herhalde karşılaşmanın seyri çok daha farklı olurdu. İlk devrede topla daha fazla oynayan takım Galatasaray'dı. Futbolda ikinci bölge denilen yerde ayağa pası iyi yaptılar ama üçüncü bölgeye geçtiklerinde hiç bir üretkenlikleri yoktu. Trabzonspor ise Okay'ın orta alandan topla hızlı çıktığı iki pozisyonda gole yaklaşan taraf oldu. Ve ardından ilk yarının son dakikalarında N'Doye'nin kaleci ile karşı karşıya kaldığı ama yararlanamadığı pozisyonu izledik. İkinci yarı ise 20 dakikalık bir bölüm var ki Trabzonspor adeta tek kale oynadı. Her iki kenardan geliştirilen ataklar ve Marko Marin'in oyunda ağırlığını hissetirmesi sonucu oluşan pozisyonlar izledik. Bu bölümde Marko Marin'in kestiği topu Erkan Zengin kale çizgisine yakın yerden direği nişanlayıp inanılmazı başardı. Ardından Marin'in direkten dönen şutu geldi. 70. dakikadan sonra ise fiziksel anlamda düşüşler başladı ki hayrettir Galatsaray'dan çok Trabzonspor'da yaşandı. Ve kaleci Onur'un yaptığı hatadan da Galatasaray öne geçen taraf oldu. Trabzonspor geri dörtlüsünde Douglas hiç de iyi görüntü vermedi. Sağ bek Cavanda 1-2 kez savunmanın arkasına atılan uzun toplarda etkiliydi fakat ayağındaki topu kaptırdığı iki pozisyonda Galatasaray'ın Trabzonspor kalesinde tehlike yaratmasına neden oldu. Orta sahada ise Okan öne çıkan isim oldu. Mbia sezon başındaki görüntüsünden tamamen uzak ve etkisiz oyun çıkardı. Marko Marin ise tekniği üst düzeyde bir futbolcu. Fiziksel anlamda hazır değil ama yine Trabzonspor'un hücumda etkili olduğu bütün pozisyonlarda imzası olan futbolcuydu. Sonuçta Onur'un hatasını değerlendiren Galatasaray kazandı sonuçta ama Çakır'ın vermediği penaltı kader anıydı.
LEVENT TÜZEMEN
Barça modeli ama!
Hamza Hamzaoğlu'nun 4'üncü yıldızı takan ve üç kupa alan "Teknik adam" olmasına rağmen transferler konusunda "Bizim evlat" baskısı yüzünden masaya yumruğunu vurmaması bu sezon hem Galatasaray'ın hem kendisinin başını çok ağrıtacak gibi görünüyor. Çünkü eldeki kadro şampiyon kadrodan kalite ve güç kaybetti. 5 yeni oyuncu Bilal, Rodriguez, Carole, Podolski ve Denayer, 4 yılda üç şampiyonluk kazanan Galatasaray'ın en büyük silahı 'takım ruhuna' tam katkı sağlayamaz. Çünkü bu oyuncular sezon başından bu yana ilk kez yan yana oynuyorlar. Denayer hariç, Carole, Rodriguez iyi niyetli ama sıradan, yapacakları sınırlı oyuncular. Kulübede oturmak Bilal'i doğal olarak, güçsüz ve temposuz yapmış.. Galatasaray Selçuk'u fazlasıyla aradı. Podolski de "yıldız" apoletine rağmen sorumluluk almadan oynuyor, ciddiyeti, isteği yok. Burak'ın sık sık orta alana geldiği ve Galatasaray'ın Barça modeli olan 4-6-0 oyununu tersten oynadığı sistemde Hamza Hoca'nın ilk hedefi kaybetmemek üzerineydi. Bu kompakt anlayışta Podolski net iki gol pozisyonuna fren oldu. İlkinde kaleci Onur'un öne çıktığını görmesine rağmen topu aşırtmayı düşünememesi bence ayaklarıyla zihninin aynı dili konuşmamasıydı. İkinci atakta Podolski'nin önündeki topu Sneijder'in koşu yoluna bırakmayıp şutu tercih etmesi "Golü ben atayım" egosuydu.. Sinan Gümüş'ün çalışkanlığını ve isteğini görünce Hamza Hoca Podolski ile başladığına dilerim artık pişman olmuştur. Sonuçta Trabzon'un bir penaltısının verilmediği ve Trabzon'un üstünlüğünde geçen oyunda ben G.Saray'ın bu zamana kadar kaybettiği maçlarda bile Trabzon'da bu kadar baskı yediğine tanık olmadım. Galatasaray'ın zaman zaman yaşadığı çaresizlik tamamen tercih edilen kadronun gücü ve çapıyla orantılıydı. Galatasaray'ın en iyisi Hakan Balta, Muslera ve Sneijder oldu. Yasin'i kestiği için Hamza Hoca'yı haksız eleştirmişiz. Çünkü Yasin Galatasaray'ı hücuma etkili taşıyamadığı gibi ağır Costant'ı tek bir pozisyonda bile geçemedi. Sneijder'in milimetrik pasına dokunamayan "santrfor" apoletli Umut, Galatasaray'ın golcüsü olamaz.. Galatasaray "Giyotin" derbisinde Onur'un ve Mbiya'nın ortak hatasıyla kazanıp hayata tutundu.
RIDVAN DİLMEN
Şota maçı değiştirdi
Galatasaray bu maçta resmen altın buldu, 3 puan değil... Hamza hocayı maçtan önce dinlediğimde demoralize olduğunu görmüştüm. "Kötü sonuçlardan önce de kulübümün üzerine oyunlar oynanıyordu" dedi. Onu baskı altında gördüm. Maça gelirsek, oyuncular için zor bir zemindi. Çimin altındaki çamur oyuncuların adalelerini iyice yıpratır. Hücumda Trabzonspor ağırlıklı ama Galatasaray'ın da yürekli olduğu bir maç izledik. Orta sahada maç boyu garip boşluklar vardı. Melo gitmiş Inter'e, Selçuk cezalı, ortadaki oyuncuların Bilal ile Jose ilk kez bir arada oynuyor. Denayer yeni sağ bek, Carole da solda yeni sayılır. Zor bir durum... Öyle bir 55-65.dakika arası yaşandı ki Galatasaray, bu sıcağa kar dayanmaz dersin. Sağdan geliyor, soldan geliyor, direkler derken baskı büyüdü. Hamza hocanın Podolski ısrarı Galatasaray'ın aleyhine dönecekti. Onun varlığı Sneijder'i de olumsuz etkiliyor, takım savunmasını düşürüyor. Burak'ı da dahil ediyorum. 65'e kadar Trabzon'un puan kaybına üzüleceği maç bu iki değişiklik sonrası değişti. 4 pozisyon buldu bu dakikadan sonra. Bence Şota'nın çok yanlış bir kararı oldu. Constant ile Salih'in değişikliği maçın kaderini değiştirdi. Ben, Şota hoca Cardozo'yu koyunca 4-4-2'ye dönecek sandım. N'Doye'yi sağ açığa atıp Cavanda'yı sola çekince de Sneijder nefes aldı. Karşısında da Salih'i buldu. Bir oyuncu maçı etkilemez demeyin, bir oyuncunun mevkii değişikliği bile çok fark eder. İlk 75 dakikalık Sneijder ile uzatmalarla son 20 dakikadaki Sneijder arasında ne kadar büyük bir fark vardı. Değişikliği rakibinize göre de yapacaksınız. MHK de etliye sütlüye karışmayayım deyip Şampiyonlar Ligi finali yönetmiş hakemi verdi. İyi maç yönetti, sadece Denayer'in bir pozisyonu var. Cüneyt Çakır böylesi derbi niteliğindeki maçları yönetmiyor, idare ediyor. Mbia'nın ikinci sarı kartını vermeyip maçı bitirdi. Aynı Cüneyt Çakır Konya-Antalya maçında lap diye verir. Belki Trabzonspor penaltı için serzenişte bulunabilir ama kötü bir zeminde özverili, iyi niyetli futbolu, Sneijder'in bir kaptan sorumluluğu almasıyla Galatasaray maçı kazandı. Oyuncular da iyi oynamasalar da mücadeleleriyle çok değerli bir 3 puan aldı. Bazen futbolcu oyun içerisinde şanssızlıklar yaşayabilir. Müthiş bir hücum organizasyonu vardı; N'Doye'nin içeri Marin'i kaçırması, onun Erkan'a verişi ve Erkan'ın topa vuruşu. Tekrarında sekmediğini de gördük. Erkan'ın pozisyonuyla senede 3-4 kez rastlarsınız ancak, golü yaptığını düşündü, topun nereye gideceğine bakıyordu. Buna şanssızlık değil, beceriksizlik demek lazım. Son olarak, Denayer Galatasaray için iyi transfer. Sağ stoper de oynar, sağ bek de oynar. Yarın bir gün Denayer'i orta saha da oynatabilirsiniz, ayağı da iyi çünkü. Atletico Madrid maçında çizgiye paralel bir top attı, orada kalitesi belli oluyordu. Opsiyonu yoktu bildiğim ama çok iyi bir transfer olmuş.