Ahmet ÇAKAR: Utanmazlar!
Van Persie, penaltıdan golü atmış, koşarak hocası; o çok sevdiği teknik direktörü Pereira'ya gidiyor... Üstelik Pereira da askerden dönmüş oğlunu kucaklarcasına, Van Persie'yi kucaklıyor. Bir dudak dudağa öpüşmedikleri kaldı. Aslında bu tablo, hem Pereira'nın hem de Robin van Persie'nin nasıl adamlar olduğunu çok net ortaya koyuyor... Fenerbahçe'de işler karışmış, şampiyonluk şansı mucizelere kalmışken cilveleşen bu iki adam; sezon başında birbirlerini yedi... Van Persie denen kişi, bakın oyuncu demiyorum... Artık benim için sadece bir şahıs, sezon başında oyuna girerken tafra, oyundan çıkarken tafra, türlü türlü hareketler ama dün gece iş işten geçmiş, hocasına bağlı, onu kucaklayan bir insan. Pereira; sen de kalıbının adamı değilmişsin... Birkaç ay önce sana Aziz Yıldırım emretti, Van Persie'yi oynatmak zorunda kaldın. İkiniz de Fenerbahçe'den defolun gidin. Hatta mümkünse yanınıza Nani ve birkaç oyuncuyu daha alın gidin. Çin'e mi gidersiniz, Hollanda'ya mı Portekiz'e mi bilmem ama Fenerbahçe'yi sabote ettiniz, küçük düşürdünüz ve en önemlisi çoluk çocuğunuzun boğazına rızık diye soktuğunuz paraya ihanet ettiniz.
Fenerbahçe dua etsin ki dün gece Mersin'le oynadı. İlk yarıda Volkan Şen'in kişisel gayretleriyle skoru tam sağlama alacaktı ki maç 2-1 oldu. İkinci devre maçın sıkıştığı dakikalarda Fernandao 3. golü attı da Fenerbahçe yara sardı... Aslında pek yara filan da sardığını söyleyemeyiz. Tribünler karışık, millet 'Ersun Yanal' diye bağırıyor. Stat dışı karışık. İnsanlar birbirini vuruyor. Görünen o ki Terraneo iddialara göre Fenerbahçe'yi soyup gitmiş. Yazık... Ama bütün bunların sorumlusu sensin Aziz Yıldırım! Çok tuhaf adamlara takımı teslim ettin. İnsanların kariyerinden etkilenip tüm disiplinin kaybolmasına izin verdin. Hadi şimdi toparla da görelim bakalım.
Emre BOL: Gerçek sorumlu kim?
Dün gece Kadıköy'de ahı gitmiş, vahı kalmış Mersin İdman Yurdu karşısında alınan galibiyete sevinen Fenerbahçeli olduğunu sanmıyorum!
Stada gelen 20 bin seyirci aslında şampiyonluğa inancın kalmadığının göstergesiydi. Tribünlere bakıyorum; her kafadan farklı bir ses çıkıyor. Kimisi, "Pereira istifa" diyor kimisi, "Ersun Yanal" tezahüratı yapıyor. Bu tezahüratların hepsini ıslıklayan da bir kesim var tabii... Her nedense "gerçek sorumlunun" ismini kimse seslendirmiyor!
Bu sezon Başkan Aziz Yıldırım'ın "paratoneri'nin" Pereira olacağı net bir şekilde anlaşıldı. Yıllardır süren bir hikayedir bu...
Takım şampiyon olunca Yıldırım yapar, şampiyonluk kaçtığında sorumlu hep başkalarıdır! Yıldırım bir türlü şunu anlayamıyor, artık çok yıprandı, yıprattı. Camianın taze bir enerjiye ihtiyacı var. "Koltuk sevdası" Fenerbahçe sevdasının önüne geçince, yaptığın hamleler hep koltuğunu koruma adına oluyor.
Pereira darmadağın olmuş
Oysa Fenerbahçe'nin yenilenmeye, eskisi gibi halkın takımı olmaya, yeniden Lefter'in Basri Dilimlili'nin, Can Bartu'nun Fenerbahçe'si olmaya ihtiyacı var. Şampiyonluk şansı matematiksel olarak halen devam ederken taraftarın böylesine sırt çevirmesinin tek nedeni sevgisizlik ortamı...
Kendisiyle aynı fikirde olmayanları hemen Fenerbahçe düşmanı olmakla itham edenler; hangi dünya yıldızını transfer ederlerse etsinler, ne kadar şampiyon olurlarsa olsunlar, asla ve asla gönüllerin şampiyonu olamayacaklar.
Dün gece Pereira'ya bakıyorum; darmadağın olmuş, dengesini kaybetmiş.
Ona artık acıyorum; ne günahı var ki? Onun gibi "basiretsiz bir hocayı" Fenerbahçe gibi büyük bir camiaya teknik direktör olarak atayanlar utansın.
Şu ortamda şampiyon olsan ne olur, olmasan ne yazar!
Dr. Gürkan KUBİLAY: Sadece kazandı
Ligin en çok gol yiyen ve as oyuncularından önemli kısmını sakatlık nedeniyle oynatamayan Mersin'e karşı bile, 2 defansif orta sahadan vazgeçilemez miydi? diye düşündüm.
Zaten ligin son 5 takımına karşı oynadığı 8 maçta 22 puan almış takım daha cesur olamaz mıydı?
Pereira yine de bildiğini yaptı.
Baskılı başladı F.Bahçe, rakibin güçsüzlüğü ve istekli olmak da bunu getirdi zaten. Önce, rakip alanda baskı ve hızlı atakla, arkasından da dönen topu alıp, çabuk düşünerek Josef'in pası ile bulunan iki Volkan golü ile 10 dakikada 2-0'ı buldu.
Protesto doğru değil
Oynadığı maçların yüzde 59'unda gol atan Gomez'e karşılık , yüzde 47'sinde gol atabilmiş RVP, yine güçsüz görünüyordu. Yine de oyun oynanırken protesto edilmesi doğru değildi.Volkan'ı ise kameralar ancak 23. dakikada bir Mersin ortasında gösterebildi. Sonra temposu düştü F.Bahçe'nin, Nani yine "Topa yapışan krampon'' oyununu oynuyordu.
Alper daha iyi olabilirdi.
Gökhan atağa daha çok katılabilirdi.
Ama rakibin üzerinize gelmeye mecali olmayan bir maçta bunlar normaldi. Seyircinin bir kısmı tarafından protesto edilen Persie'nin top alma çabaları, Hasan Ali'nin ortasında meyvesini verebilirdi belki ama Muammer izin vermedi.
F.Bahçe'nin istediği gibi oynadığı ilk yarıda,Mersin'in kaleye attığı ilk şutu , korner ortasından gelince 2-1 bitiyordu 45 dakika.
Kafa mı buluyorlar?
Sakatlanan Volkan yerine Fernandao, Pedriel yerine de Serol'le başladı ikinci yarı. İlk 10 dakika biraz toparladı Mersin, Wellington'u Gökhan engelledi o arada. Sonra Fernandao ve Persie'nin golleri geldi. Oyunun anlamı kalmadı. Ama Persie'nin penaltı sonrası koşarak Pereira'ya sarılması bana "Kafa mı buluyorsunuz?'' dedirtti, güldürdü.
Bir de kornerde Alves'i, Murat Ceylan'ın tutması güldürdü. Taraftar, Persie, Nani ve Diego'ya tavır koyarak suçluları işaret ediyordu.
Sonuçta, mecali olmayan Mersin'i yendi Fenerbahçe, o kadar.
Hakkı YALÇIN: Gökhan Gönül'ün Diego cinayeti!
Fenerbahçe içler acısı rakibe karşı 4 gol attı diye, meseleye 3 maçlık kayıplara son vermenin psikolojik yansıması olarak mı bakmalıyız?
Kaç maçtır kimseye görünmeden yaşayan Van Persie'nin attığı penaltı golünü kendini ortaya çıkarma eylemi mi saymalıyız?
Pereira'yla sarmaş dolaş "sevda sahnesine" de, geleceğe gönderilmiş kartpostal gözüyle mi bakmalıyız?
Liderlik hafiyeliğine mahsuben!
***
Peki, Gökhan Gönül'ün pozisyon sonrası iteklemesiyle, Galatasaray maçının "faili" olarak ihbar edilen Diego'nun yuhalanmasına ne diyeceğiz?
Bu meseleden çıkan sonuç.
Nani ve Van Persie kaç maçtır rica minnet oynarken, takım içinde Gökhan Gönül gibi biri tarafından "ihbar edilmeleri" gerekiyor demek ki.
Çünkü Osmanlıspor maçında Van Persie'nin kalenin yarım metre önünden kaçırdığı pozisyon.
Galatasaray maçında topu yanlış kullanan Diego'nun pozisyonundan bin kere daha netti. Futbolcusuna sırtını dönenler, vicdanlarını kaybetmesinler.
***
Fenerbahçe kazansa da, takıma egemen olan yanlışların doğrulandığını inkar etmeyeceğim.
Böyle bir rakip karşısına bile hâlâ iki ön liberoyla çıkan Pereira'nın korkaklığının, 4 golle örtbas edilmeyeceğini de işaret edeceğim.
Benim için dün gecenin en özel ismi Volkan Şen'di.
Başkalarının yerine de oynayan adam.
Boş alan uzmanı da oydu.
Sonucu erken bağlamanın ustası da.
Çünkü ikinci yarıdaki "talih kokan gollerin" sadece farkla bağlantısı vardı.
***
Dün geceki sonuca biraz gönül süsü diyebiliriz. Biraz imha gecesi.
Futbolcularını futbola ve mücadeleye davet etmek başka.
İmha etmeye yönelmek başka. Üstelik çok kritik bir döneme girilmişken.
O yüzden Gökhan Gönül, Diego'yu taraftar arenasının önüne atmanın gururunu apolet yapsın!
Büyük iş başardı çünkü!
İlker YAĞCIOĞLU: Taraftar tepkide haklı
Şu anda her takımın karşılaşmak isteyeceği bir rakip vardı Fenerbahçe'nin karşısında. Mersin İdman Yurdu bu sezon parasal anlamda çektiği sıkıntılar yüzünden oldukça zor günler geçiriyor. Ve kümede kalmaları zaten mucizelere bağlı bir takım. Dirençleri ve motivasyonları çok eksik. Böyle bir rakiple oynamak Fenerbahçe için aslında bir şanstı. Daha maçın hemen başında Volkan Şen'in attığı iki golle maçı bir anlamda antrenman havasına çevirdi. Fenerbahçe'de güle oynaya fazla yorulmadan sahadan 3 puanla ayrıldı. İşin teknik tarafını değerlendirmeye gerek yok. Asıl dikkat çekici olan stattaki F.Bahçe taraftarının bir bölümünün Nani, Van Persie ve Diego'ya maç boyunca gösterdiği tepkiydi. Özellikle Van Persie'ye maç boyunca topu ayağına her aldığında hatta attığı golden sonra Pererira'ya gidip kucaklaştığı sırada dahi tepkiler devam etti. Bu da şunu gösteriyor. Sevgi ve beklentiler ne kadar büyük olursa eğer oyuncu karşılığını veremezse taraftarın öfkesi de büyük oluyor. Çok değil, 1-1.5 ay önce Van Persie oyundan çıkarken dahi taraftar niye çıkardın diye Pereira'ya tepki gösteriyordu. Bugün gelinen noktada ise niye oynuyor diye taraftar ortaya tepkisini koyuyor. Sezon başından beri Pereira'nın yapması gereken de aslında buydu. Önce Van Persie'yi oynatacaktı başarısız olursa Fernandao ile devam edecekti. Bu kadar basit bir tercihi yapamadıkları için F.Bahçe koca bir sezonu Van Persie-Fernandao tartışmasıyla heba etmiş oldu.
MAÇIN EN İYİSİ VOLKAN
Attığı iki golle maçı kopartan isim oldu.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ MERSİN TAKIMI
Takım halinde çok kötü bir görüntü çizdi.