Milliyet yazarı Atilla Gökçe, MHK Başkanı Yusuf Namoğlu ile yaptığı görüşmeyi bugün köşesine taşıdı. İşteYusuf Namoğlu'nun açıklamaları...
- Hakemlerin ille de otorite sağlamak için, ya da otoriter varlıklarını kanıtlamak için özellikle gereksiz kart uygulamaları yaptığı iddialarına katılmıyorum. UEFA da Hakem Eğitimcimiz Roberto Rosetti de şunu bildiriyorlar: Kartlarda acımasız olun. Bunlar (kartlar) olmazsa, hakem yok, demektir.
- Beşiktaş-Medipol Başakşehir maçını Mete Kalkavan iyi yönetti. Sadece Caner'i kırmızı kartla ihraç etmesi gerekiyordu, öyle yapmadı...
- Cüneyt'in derbideki yönetimi de iyi. Sadece Denayer'e kırmızı kart gösterse daha iyi olurdu. Kamuoyunda maalesef herkes taraf olmuş...
- Cüneyt Çakır, Belhanda'yı aldatmaktan attı. Belhanda önce Kameni'nin ayağına bastı, sonra da ayağını takıp sağa doğru kendini attı. Zaten kararı anlıyordu Belhanda, hiç itiraz etmeden oyun alanını terk etti.
- Cüneyt Çakır Dünya Kupası elemelerini en kritik maçlarından birini (Portekiz - İsviçre: 2-0) yönetti. O maçta savunma noyuncusunun kolu açık olmasına rağmen ayağından seken topa (devam) dedi. Bu kararı hem UEFA yetkilileri, hem de Rosetti tarafından örnek gösterildi.
- Kamuoyunda maalesef herkes taraf olmuş. O yüzden hakemler konusunda sağlıklı eleştiriler yapılamıyor.
- Bu hafta Video Assistant Referee (VAR) sistemini 3-4 maçla uygulamaya başlıyoruz. Sırası gelmişken, Almanya'nın sistemden çıktığını söyleyenlerin de yanıldığını belirtmem gerekir. Almanya, telekomünikasyon alt yapısına güvenerek statlarda ayrı ayrı kontrol yerine tüm maçların tek merkezden izlenmesine karar verdi.
- İtalyanlar ise statlarda kilitli oda sistemini uyguluyor. Maçın başından sonuna kadar video başındaki görevli hakemler kilitli bir odada çalışacaklar. Kapıda bir polis bulunacak. Bizim de İtalyan sistemiyle başlamamız daha uygun olacak. Hemen her statta bu işe uygun, boş bir oda (VAR Odası) bulunup hazırlanabilir. Odanın güvenliği de sağlanacak.