MURAT ÖZBOSTAN: Aykut Kocaman şampiyonluk yarışı için, "Kontrolü kaybettik" dedi. Sizce Kocaman'da artık ciddi bir umutsuzluk mu var, gerçekten Fenerbahçe yarışta çok geride mi? Bir de Fenerbahçe'nin sorunu Kadıköy'e gelmeyen taraftar mı, formsuz kalecileri mi, yoksa Kocaman'ın hataları mı? Yoksa hepsi mi?
GÜRCAN BİLGİÇ: Liderle arasındaki puan farkının altıya çıkması, tüm maçlarını kazansa bile, rakibin kaybetmesini beklemeye mecbur olduklarını ifade etti Aykut hoca. Şampiyon olması için sadece kendisinin kazanması yetmeyecek. Bu bir matematik ifadesi, umutsuzluk değil. Bu kadar çok puan kaybeden takım, üstelik kendi sahasında bile oyuna hükmedemiyorsa elbette şampiyonluk iddiası da törpülenecektir. Daha objektif bir değerlendirme yapacaksak, rakiplerine kıyasla Fenerbahçe'nin hâlâ zirvede olması, iddiasını koruması bile büyük başarı. Aykut Kocaman dahil, süreç içinde birçok hatalar oldu, olacaktır da. Ama eleştirilerin bireysel düzeye indirilmesi, doğru analizi de engelliyor. Kendi taraftarı mutlu değil; "Fenerbahçe böyle oynamaz" diyor haklı olarak. Ama bu takım Fenerbahçe mi? Bu kadro kalitesiyle, kıyasladıkları arasındaki farka baksınlar. Aykut hoca, rakipleriyle arasındaki kalite farkını, mücadeleyi ön plana çıkartarak kapamak istedi ve bana göre başarılı oldu. Fenerbahçe taraftarı bu takımı ve anlayışı yalnız bırakarak, mücadeleden vazgeçti. Özet budur.
LEVENT TÜZEMEN: Fenerbahçe'nin kaybettiği her maçtan sonra Kocaman, karamsar bir tablo çiziyor. Oysa Başakşehir'i yendikleri maçta oynadıkları oyun için, "Biz Avrupa şampiyonu bile olabiliriz" demişti. Konyaspor'da kendine göre bir sistem oluşturan ve antrenör takımı kuran Aykut Kocaman, Türkiye Kupası'nı kazanmıştı. Aynı felsefe ile Fenerbahçe'yi yönetmeye çalıştığı için kadro oluşturmakta çok ciddi hatalar yapıyor. Özellikle Valbuena ile yaşadığı restleşmeler, hem kendisine hem de takımına zarar veriyor. Galatasaray ile evinde oynayacağını düşünürsek ve kalan haftalardaki fikstür rahatlığını da göz önüne getirirsek ben hâlâ F.Bahçe'nin şampiyonluk yarışının içinde olduğunu düşünüyorum. Aykut hocanın teslimiyetçi bir ruh sergilemesi camianın moralini bozuyor. 3 puanlı sistemde zirve yarışındaki 4 takım kesin puan kayıpları yaşayacaktır. Ama fikstüre baktığımızda Fenerbahçe, rakiplerine göre daha avantajlı. Taraftar, takımına güvenmediği için değil sırf başkan Aziz Yıldırım'a tepki göstermek için gelmiyor. Aykut hoca söylemleriyle küskün taraftarı daha fazla küstürmemeli, tribünleri de sahanın içine çekecek söylemlerde bulunmalı.
METİN TEKİN: Fark bir maçlık mesafenin dışına çıktı. Ancak artık yarışın kızıştığı haftalarda taraftarların tribüne gelmemesini konuşacaksak büyük resme bakmak gerektiğini düşünüyorum. Burada gerekli kişiler kimse ve ne yapmaları gerekirse, nasıl bir oyunla taraftarı çekmek gerekiyorsa onların büyük resmi görmeleri şart.
AVCI İSTEDİĞİNİ YAPAMIYOR
ÖZBOSTAN: Başakşehir pes etmiyor. Galatasaray averajla lider? Beşiktaş, Trabzon'u yenip iddiasını sürdürdü. Kalan haftalarda 4 takım yine zirve için mücadele eder mi? Rakam 3'e mi düşer?
BİLGİÇ: Dört takımın da ciddi bir yarışı var. Fenerbahçe dokuzuncu haftada Galatasaray ile oynadıktan sonra, geriye çekilip rakiplerinin kendi aralarındaki mücadeleye bakacak. Bu nedenle Akhisar yenilgisi ağır bir kayıp oldu. Galatasaray iki maçı da kendi sahasında oynayacak, önemli bir avantaj sahibi. Aykut hocanın "Kontrolü kaybettik" saptaması, kendisine en yakın Beşiktaş'ın bu maçları kazanması ile Fenerbahçe'yi de tekrar ilk ikiye taşıyabilir. Yani; Fenerbahçe şampiyon olacaksa, bu Beşiktaş'ın elinde.
TÜZEMEN: Başakşehir, fikstür rahatlığını kullanıyor. Abdullah Avcı, Antalya'da düzenlenen antrenörler seminerinde bana şöyle demişti: "Ben oyun olarak kendimi şampiyon kabul ediyorum. Sezon sonunda şampiyon olur muyum bilemem." Başakşehir, Abdullah hocanın kafasındaki oyunu son haftalarda sahaya yansıtamıyor. Zirve yarışında olup olmayacağını Beşiktaş ve Galatasaray ile oynayacağı maçlar belirleyecek. Eğer bu derbilerde Başakşehir, gerçek kimliğine bürünüp puan veya puanlar çıkartırsa sadece oyun olarak değil ligde de şampiyon olur.
FATİH TERİM İLETİŞİM DERSİ VERİYOR
ÖZBOSTAN: Gomis Galatasaray'ı taşıyor. Gomis'siz bir Galatasaray, sıkıntı yaşar mı? Ayrıca Milli Takım'da büyük hüsranlar yaşayan Fatih Terim, Galatasaray'da kendine geldi mi? Nasıl görüyorsunuz durumu?
TÜZEMEN: Galatasaray, Gomis'e gözü gibi bakmalı. Zirve yarışındaki takımların iki ya da üç tane golcüsü var. Galatasaray'ı tek başına gol olarak Gomis sırtlıyor. Kabul edelim ki Belhanda, Feghouli ve Rodrigues, Gomis ile mükemmel anlaşıyor ve Fransız golcüye ciddi destek veriyor. Gomis olmadığında Fatih hocanın takım içinden alternatif üretmesi zor. Bunu kupadaki Akhisar maçında gördüm. 80 dakika Gomis'siz G.Saray, belki çok fazla hücum etti ama son vuruşlarda etkisiz kaldı. Terim, Milli Takım'da görevi bıraktığında Dünya Kupası'na katılma şansımız sürüyordu. Ama Lucescu geldi, bir çuval inciri berbat etti. Terim, şöyle der: "Konu Galatasaray ise, gerisi teferruattır." Milli Takım sonrası Terim'in yaralarını sarmak için nasıl Galatasaray'a ihtiyacı varsa, Galatasaray'ın da 6 şampiyonluk yaşayan, UEFA Kupası'nı kazandıran Fatih Terim'e ihtiyacı vardı. Terim-Galatasaray buluşması, iki sevgilinin kucaklaşması gibiydi. Taraftar da Terim'e ciddi destek verince, sevgililer buluştu. Galatasaray'ın dar kadrosuna rağmen Tudor'un sırtını döndüğü oyuncuları kazanan Terim, bugün mevcut kadrodan çok büyük destek ve saygı görüyor.
TEKİN: Fatih hoca geldiğinde takım zaten liderin 1 puan gerisindeydi. Yani ortada ciddi bir fark yoktu. Eğer matematiksel olarak konuşacaksak, Fatih hoca sadece bir puan kazanmıştır. Ama takıma getirdiği havaya bakarsak katkısı büyük. Camianın şampiyonluğa olan güveni artmıştır. Zaten Galatasaray ile Fatih Terim arasındaki ilişki genelde hep başarı üzerine kurulmuştur. Son haftalarda ne yapacakları da gelecek sezonu belirleyecek.
BİLGİÇ: Galatasaray ciddi bir performans takımı. Net olarak da Gomis'in sırtında yoluna devam ediyor. Onun eksikliğini her türlü hissederler ve açığını da kapamakta zorlanırlar. Eren'in sakatlığı da buna eklendiğinde, Fransız oyuncuyu pamuklar içinde saklamaları gerekiyor. Belki, "Takımda iyi oyuncular var, bu açığı kapatırlar" diye düşünenler varsa, Burak Yılmaz'ın olmadığı Trabzonspor'a baksınlar. Terim ise ciddi bir iletişim dersi veriyor. Takımın başına çok yıpranarak geldi. Milli Takım'da yaşadıklarının üstüne eklenen bir de kebapçı kavgası vardı. Sakinliğini koruyarak, kaybettiği maçlardan sonra bile pozitif ve güvenli duruş taşıyarak ismini gündemden çekti. Taraftarın sahiplenmesi, oyuncularının saygısı sonrasında tekrar yükseliyor.
NEGREDO AYNI CENK GİBİ SABIRLI
ÖZBOSTAN: Beşiktaş arka arkaya iki önemli maç kazandı. Negredo golleri ile değil asistleri ile konuşuluyor. Dünya yıldızı İspanyol futbolcu her maçta ilk 11'e yazılmayı hak ediyor mu? Ne dersiniz..
TÜZEMEN: Gomez ve Aboubakar döneminde kulübede oturan Cenk Tosun'un gösterdiği sabrı Negredo gösteriyor. Beşiktaş'ta Portekizce konuşan oyuncu sayısı fazla olduğu için Vagner Love, bu kontenjandan oynuyor. Oysa Negredo şu an Türkiye'de sırtı dönük oynayabilen en iyi santrforlardan bir tanesi. İspanyol golcü saygıyı hak ediyor. Eğer Trabzon'da Quaresma kanatta oynasaydı Negredo, asla ön plana çıkamazdı. Vagner Love yeni gelmesine rağmen Talisca, Quaresma ve Adriano'dan saha içinde ciddi destek görüyor. Bu desteği Negredo oyunda olduğu sürece asla alamıyor. Trabzon'da golleri Babel attı, asistleri de Negredo yaptı. Şenol hoca bu ikilinin uyumunu gözeterek ve hücum hattında oluşan zenginliği düşünerek Negredo'yu ilk 11'de oynatmalı.
TEKİN: Negredo son iki maçta yaptığı asistlerle dikkat çekti ancak performans olarak İspanyol golcü ile Vagner Love arasında net bir fark yok. Eğer bir futbolcu, santrfor oynuyorsa sorulacak ilk soru kaç gol attığıdır. Negredo'yu son iki maçtaki final pasları yukarı taşıdı. Böyle olunca Vagner Love'ın bir adım önünde olduğunu söyleyebiliriz. Ama ilk 11 sorusuna gelirsek, Şenol hoca için haftalık form durumlarının belirleyici olacağını düşünüyorum.
BİLGİÇ: Aslında Negredo'nun Trabzon maçında yedek soyunması sürpriz oldu. İki Fenerbahçe maçında da çok iyi oynamıştı. Muhtemelen yorgun olduğunu düşündüler. Babel en güzel açıklamayı yaptı. Takıma, şehre ve ortama uyum sağlama sürecini geride bıraktı. Artık kendi içgüdülerini bir kenara bırakıp, takım arkadaşlarıyla birlikte de düşünmeyi başardı. Vagner Love'a da şans vermek zorundalardı. Sonunda performansıyla Negredo artık seçim yapmak zorunda bırakmadı hocasını.
