Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım seçim hazırlıkları kapsamınada özel bir televizyon kanalında konuştu. Yıldırım, Ozan Tufan ve Emre Belözoğlu hakkında çarpıcı açıklamalarda bulunurken 2015'te Vítor Pereira ile anlaşmadan önce görüştükleri teknik direktörleri de açıkladı.
İşte Aziz Yıldırım'ın o açıklamaları...
"Fenerbahçe'nin hakkını gasp edenlerle hesaplaşılması lazım. Alacaklarımızı tahsil etmezsek, bu olaylar tekrar gündeme gelecektir. Haklarımızı geri aldıktan sonra bu davadan haklı şekilde, Fenerbahçe'nin temiz olduğunu tarihimiz boyunca söyleyeceğiz. Ben bunları yapmak için yeniden aday oluyorum. Yargıtay kararı çıkınca biz bütün mahkemeleri açarız, ve bizim Fenerbahçe hayatımız biter. Bir daha da adaylık için Fenerbahçe'nin kapısından geçmem."
20 yıllık başkanlık benim için onur, mirastır. Kongre üyelerinden tek bir isteğim, bize bir defa daha şans verin. Ben bu davanın en büyük aktörüyüm. Davayı ürkmeden, korkmadan sonuna kadar takip etmek lazım. Hem hesap soracağız, hem de içeride ve dışarıda sportif başarıyı elde etmek için her şeyi yapacağız. Taraftarlarımızı heyecanlandırmak için ne gerekirse, transfer de dahil, onu da yapacağız.
Kumpas davasında biz yalnız kaldık. Silivri'ye sadece bizler gidip geliyoruz. Bu davayı ürkmeden, korkmadan sonuna kadar takip etmek gerekiyor. Hem hesap soracağız hem de içeride dışarıda sportif başarı için her türlü şeyi yapacağız. Taraftarı heyecanlandıracak futbol için tüm transferleri yapacağız."
"Yargıtay kararı çıkacaktır, çıkmazsa arkadaşlara bırakır giderim. Ama 3 yılı tamamlayacağım, hesap sormak için her şeyi yapacağım. Bu benim son kongrem, bir daha aday olmayacağım. Bu dönemden sonra Yargıtay'dan istediğimizi alamazsak da aday olmayacağım.
Türk futbolunu yeniden organize etmezsek, bizim için her şey tesadüf. 2000 yılında söylediğim söz geçerli olacaktır. Bütçeyi 200-250 milyonlara çıkarırsak, Avrupa'da başarılı olabilecek seviyeye geliriz. 2011'de gelmiştik ama 3 Temmuz'u yaptılar. Galatasaray maçında hakem hatası olmasaydı, bugün şampiyon bir takımın başkanı olarak sizinle konuşacaktım ama müsaade etmediler, engellediler."
"Basketbolun bütçesi 30 milyon Euro. Artı vergi, artı şampiyon olursa ödediğimiz bedeller var. CSKA'nın bedeli 45 milyon Euro. Real Madrid 40-45 milyon Euro. Yunan takımları bizden daha düşük. Geri kalan takımların bütçeleri bizden aşağıda. Bütçenin yüksek olması demek, iyi sporcularla güçlü kadro oluşturmak demektir. 4 sene bütçemizi 25'ten 30'lara çıkardık. Diğer bütün takımların bütçeleri bizden aşağıda. Antenörünüz Fenerbahçe'ye gelmeden Avrupa'da 8 kere şampiyon olmuş. Futbolda böyle bir adam var mı? Avrupa'da 8 kez şampiyon olan?
Zidane'ı bugün getirmeye kalksanız 15 milyon Euro. Onun yöneteceği takımdaki oyuncuların değeri en az onun kadar olacaktır. Ona da bütçe yetmez. Fenerbahçe'nin 400 milyon Euro borcu var. Benim almış olduğum, Fenerbahçe'ye kazandırdığımız gayrımenkuller var. Geldiğimizde Fenerbahçe'nin 1 metrekare tapusu yoktu. Bunların değeri 300 milyon Euro. Malını satarsanız, 100 milyon Euro borcunuz kalır. 100 milyon Euro'yu Fenerabahçe her zaman öder. 2 kez UEFA'ya gidemedik. 2 milyon Euro bize olan vereceklerini ödemediler. Bunları tahsil edeceğiz. Bunları aldığınız vakit borç sıfırlarnız. Hisse senetlerinden kayıplarımız için devlet ile uzlaşmaya çalışacağız. Uzlaşmazsak dava açacağız ve hak ettiğimizi alacağız.
Sportif direktör getirdik ve hiçbir şeye karışmama kararı aldık. Emre Belözoğlu'nu da o gönderdi. Van Persie'yi aldık, 20 bin kişi karşıladı, istediğimiz verimi alamadık. Anelka'yı biz aldık, Alex'i biz aldık. Bu tip büyük transferlerde yönetimin katkısı oldu. Diğer oyuncuları teknik direktörler aldı. Hatalı transferler de, teknik direktörlerin hatası oldu."
"Emre'yi [Belözoğlu] aradım, telefonu çaldı ve açılmadı. Sonra duydum ki, sözleşmesini 1 yıl uzatmış. Uzatmasaydı, yönetime alacaktım. Başka eski futbolcuları da yönetimime alabilirim.
Ozan Tufan ile ben konuştum, Ali Yıldırım konuştu, başkaları konuştu. Yükselmesi ve büyümesi için yapması gerekenleri anlatmamıza rağmen yapmıyor. Biz 1 defa anlatıyoruz, antrenör 10 kere anlatıyor ama maalesef öyle bir yapısı var, olmuyor.
"Aykut [Kocaman] bizim için başka bir değerdir. 3 Temmuz'u yaşayıp da orada durmak... Para yok, pul yok, başkan hapiste, yöneticiler hapiste... Böyle bir ortamda futbol takımını topluyorsunuz ve berabere kaldığınız için yarım puanla falan ligi kapatıyorsunuz.
Aykut Kocaman'ın hedefi, prensipleri olan, sahada bir sistemi olan bir takım yaratmaktı. Galatasaray'ı yenseydik, sayın Bülent Yıldırım 3 penaltıdan birini verseydi, bugün şampiyonduk. Bu kadar da ucuz bu iş.
Seçilmezsem muhalefet olmam. Damarıma basarlarsa muhalefet ederim. 66 yaşındayım, 3 sene sonra 69-70 yaşımda olacağım sonra ne yaşayacağım. Gezerim, oraya buraya giderim. Biraz kendim için bir şeyler yapmaya çalışırım. Siz 80 sene yaşarsınız, 80 senede her şeyi görürsünüz. Biz 20 senede her şeyi yaşadık. Ben hapishaneye gittim, bir insan beni ziyarete gelmedi. Kim geldi? Kayseri Başkanı Recep Bey ve Manisa başkanı geldi. Bir de Eskişehirspor Başkanı Halil Ünal geldi. Kırıldım yani. Çoğu da değişti. Bu kadar şey yapmama rağmen, bir tanesi destek vermedi.
6 şampiyonluk ve 9 ikinciliğimiz var. Denizli'de maçın 16 dakika uzatılması var, atılan konfetiler var, halbuki maçın düdükle bitirilmesi lazım ve maçın tatil olarak, hükmen mağlubiyet ile Fenerbahçe'nin şampiyon olması lazımdı."
