Robert Prosinecki, genç kuşak için yakın dönemde Kayserispor'da çalışmış bir teknik adam olabilir ama 90'lar futbolunu bilenler için büyük bir efsane… Hem Real Madrid hem de Barcelona'da oynamış, tekniğiyle dünyayı kendine hayran bırakan Prosinecki, aksi bir görünüme sahip olsa da bire birde son derece babacan ve sıcak bir tavra sahip. Hırvat efsaneyle Dünya Kupası'nda elde ettikleri başarılardan Türkiye günlerine dek samimi bir sohbet gerçekleştirdik. İşte Prosinecki'nin SABAH'a özel demeçleri:
Dünya Kupası'nda biz (1998 takımı) yarı final oynamıştık, o yüzden finale dek gelmenin ne kadar zor olduğunu çok iyi bilirim. Bu gerçekten büyük bir başarı… Luka Modric başta olmak üzere tüm Hırvatistan Milli Takımı'nı zaten çok yakından tanıyorum. Bazılarının antrenörlüğünü bile yaptım. Elbette bu başarıdan dolayı tarifsiz bir gurur duydum. Belki kupayı kaçırmak hüzünlü gözükebilir ama Rusya'da gösterdiğimiz performans muhteşemdi.
"Türkiye benim için özel bir ülke... Çalışmaktan da hep keyif aldım. Doğal olarak Türkiye Milli Takımı'nı her zaman izliyorum. Gençlerinizi de takip ediyorum. Cengiz Ünder'in yakaladığı çıkış ortada. Diğer birçok Türk oyuncusu da Avrupa'da oynuyor. İspanya'da, Fransa'da Türk futbolcular oynamaya başladı. Bence onlara hak ettiği şansı tanımalısınız. Lucescu da elinden geleni yapıyor. Daha iyiye giden bir Türkiye var, karamsar olacak bir durum yok. Hocanıza ve oyuncularınıza inanın. Başarılı olabilmek için ilk şart bu."
"Jürgen Klopp'un Uluslar Ligi'ni gereksiz bulması fikrine kesinlikle katılmıyorum ama yine de onun bunu söyleme nedenini anlayabiliyorum. Liverpool bu turnuvaya birçok oyuncusunu gönderiyor ve bu takımın teknik direktörü oyuncularını elinde tutamadığı için rahatsızlık duyuyor. Bu son derece doğal bir durum. Fakat ben bu organizasyonu son derece başarılı ve doğru buluyorum. Turnuvalara kalifiye olabilmek için takımlara farklı fırsatlar sunuluyor. Rekabetçi bir ortam yaratılıyor. Mircea Lucescu'yla bu konuda paralel düşünceler taşıyorum."
Hayatta her şey mümkün, bir gün tekrar Türkiye'ye de dönebilirim fakat şu an sadece Bosna Hersek'e odaklanmış durumdayım. Hedefimiz EURO 2020. Bunun dışında Türk medyası bana hep ilgi gösterdi, bundan dolayı çok memnunum ve müteşekkirim. Adımın Türk takımlarıyla anılmasından onur duyuyorum. Tekrar Türkiye'de çalışmak keyifli olur.