GÜRCAN BİLGİÇ - NE OTOBÜS AMA
Sezonun en zor maçına çıktı Fenerbahçe. Kalenin önünde bu kez "çift katlı" otobüs vardı. Ersun Yanal'ın stratejisi bundan önceki Galatasaray ve Beşiktaş maçlarında puan getirmişti. Bir hafta önce kaleye çekilen şutu olmayan maçın teknik adamlarından biriydi.
Ayrıca... Ersun hocanın geçen sezonda sorunlar yaşadığı, Fenerbahçe'den ayrılmasına sebep gördüğü dinamiklerle de bir maçı olacaktı. Bu yüzden altılı-yedili defans hattı kurmaktan çekinmeden oynattı takımını ve Fenerbahçe'nin başına kontrataklarla başka çoraplar da ördü.
Erol Bulut için de sürpriz değildi bu durum. Pas oyunu içinde sabırla oynaması gerektiğinin farkındaydı. Bundan önce de kalenin önüne otobüs çeken takımlara karşı oynadı, Konya, Malatya, Göztepe... Hepsine kaybetti. Acele edeceği vakti bekleyerek, risk kararının zamanlamasını da bekleyerek oynamak istedi. Planlar iyi de Tisserand gibi bir "bozucu" da var sahada.
Basit hatalar uzmanı bir stoper ile yine "gol ikramında" bulundular. Ortada neden yokken, 12'de yenik duruma düştü Fenerbahçe. Böyle bir maçta yaşamak istediğiniz son şey. İkinci 45 hamlelerinde Ozan'ı çıkartarak orta sahadan da vazgeçtiler. Kalabalık defansın içine çok adamla yerleştiler. Bire bir oynayarak faul de aradılar.
Sonrasında yine ofansif hamleler geldi. O golün peşine düştüler, Valencia'nın slalomunda beraberliği buldular. Yaşadığı baskıdan sonra yorulan Antalya defans hattında dikkat hataları da geldi. Direkten döndü bir şutları. Cisse karşı karşıya kaçırdı. İlk yarıda Mesut boş kaleye atamadı. Kontralarda Antalya da ikinci golün çevresinde dolaştı, olmadı.
Pelkas-Veysel pozisyonunda penaltı kararı VAR'dan döndü. Doğru karardı. Zirve mücadelesinde kayıp olan her puanın, acısı da büyük olur. Avantajı cebine koyacakken, rakibinin keyfine kaymak koydu Fenerbahçe. Yine de, bir puanı kurtarmak, mücadeleyi sonuna kadar ortaya koymak da önemli. Ligin kısalan boyunda, giden iki puan-gelen bir puan hesabı yapılacak son haftalarda. Bekleyip, göreceğiz.
BÜLENT TİMURLENK - TESADÜFLER SERİSİ
Alman Milli Takımı'nın iki eski yıldızı Mesut Özil ve Podolski'nin her iki devrenin son dakikasında kaçırdıkları akıllara ziyan pozisyonlar bu 90 dakikanın aslında en güzel özeti.
Trabzon'da kazanmış, Galatasaray'ın mağlubiyetiyle moral bulmuş F.Bahçe'nin sahaya çıkarken bir motivasyon konuşmasına ihtiyacı mı vardı? Elbette yoktu ama işler yolunda gitmediğinde oyunu okuyabilen bir teknik adama ihtiyacı olduğu kesin...
Antalyaspor'un ne oynadığını ve Yanal'ın özellikle Naldo ve Veysel ile yüksek topları çok iyi kestiğini herkes bilirken, F.Bahçe kalesinde erken gol görerek rakibin ekmeğine yağ sürdü. F.Bahçe set oynarken, sürekli Mesut arayışı ilk yarıda sağ tarafın etkinliğini azaltırken Ozan da göbekten sezonun ilk yarısındaki oyununa hasret bırakınca Bulut'un takımı, sorumluluk alan oyuncuların doğaçlama oyununa kaldı...
Gökhan, Szalai ve Pelkas ayağına top geldiğinde takımı iten isimler ama diğerleri bu çabayı izlerse ortaya çıkan takım oyunu değil; tesadüfler serisi oluyor. 58'de Gökhan'ın çevresinde 3 pas alternatifi varken çabuk hücum için topu ters kanada Valencia'ya şişirmesi gibi.
Bulut yaptığı değişiklerle rakipten çok yine kendi takımının başını döndürdü. Üçlü defansa dönmek kolay ama kalan 7 adama sahada nerede duracakları öğretmek zor! Kim nerede oynuyor karmaşasında geriye yaslanan Antalya ikiyi de bulabilirdi ki, Valencia'nın solo performans golü geldi.
Antalya lehine iki penaltı pozisyonu VAR'da görülebilirdi. G.Saray ve F.Bahçe, orta sahalarındaki problemi teşhis edemeyip ikinci yarılara ekstra forvetle başlayıp puan kaybı yaşadılar bu ara haftada... Ozan Tufan çıkıyorsa 46'da İrfan Can Kahveci girerdi. Futbol, çok forvetin çok gol attığı bir oyun değildir.
ÖMER ÜRÜNDÜL - ANTALYA'NIN PENALTISI VERİLMEDİ
Antalyaspor, Hatay hezimetinden sonra G.Saray maçıyla başlayıp gittikçe oturttuğu başarılı alan daraltan savunma kurgusuyla her rakibe zor pozisyon veriyor. Böyle bir rakibe karşı, saha içi düzeni sorunlu olan F.Bahçe'nin dikkatli olması gerekiyordu.
Ama Tisserand'ın büyük hatasıyla erken yenik duruma düşüldü. Sonrasında da plansız, programsız, hücum girişimleri başladı. Aslında Antalyaspor, kaleci Boffin ile riskli paslarla F.Bahçe'ye ortam hazırladı ama 'Al da at' diye verilen pası Mesut auta gönderdi.
İkinci yarıda F.Bahçe yükleniyor, Antalya da pozisyon vermiyordu. Bu arada maçın kırılma anı yaşandı. Gökdeniz, geniş alanda yakaladığı bir fırsatta boştaki arkadaşına pas vermek yerine egoistliği tercih edince net pozisyon kaçtı.
Sonrasında F.Bahçe'de oyuncu değişiklikleri ve Mesut'un sakatlığı geldi. Bu arada sahneye Ersun Yanal çıktı. Savunmanın başarılı ismi Naldo'yu çıkardı. Ardından F.Bahçe'nin arka arkaya pozisyonları geldi. Hem F.Bahçe hem de Antalya önemli fırsatları harcayınca maç berabere bitti.
Osayi bir katkı vermiyor, Samatta yokları oynadı, Pelkas ikinci yarıda gerçek yerine geçince etkili oldu. Ama Erol Bulut bazı baskılardan bunu hâlâ görmek istemiyor. F.Bahçe'de sorunlar devam ediyor. Böyle bir kritik dönemde evindeki son iki maçta vasat rakiplere 5 puan kaybediyorsa gidişatın hiç iyi olmadığı ortada.
Amilton'a, Novak'ın yaptığı hareket açık penaltıydı, hakem Ümit Öztürk vermedi, VAR da müdahale etmedi. Sonra hakemin Fenerbahçe lehine verdiği penaltıda VAR bu sefer devreye girip hatayı düzeltti.