Son dakika milli takım haberleri... SABAH Spor yazarları Ahmet Çakar, Erman Toroğlu, Bülent Timurlenk ve Gürcan Bilgiç, Türkiye'nin Letonya'yı 90+9'da Burak Yılmaz'ın attığı penaltı golüyle 2-1 yendiği maçı değerlendirdi. Usta isimler milli takımla ilgili çarpıcı ifadeler kullandılar. İşte son dakika haberinin detayları...
AHMET ÇAKAR - TÜRK FUTBOLUNUN EN UZUN 1 DAKİKASI
Kötü oynadık, biraz şans biraz hakemin ilave süreyi artırması, VAR'la gelen bir penaltı ve sonuçta umudumuz devam ediyor. İnanın maç boyu son 10 dakikaya kadar ya da beraberlik golünü bulana kadar hemen hemen tek pozisyonumuz yok. Üstelik kötü oynarken bir de gol yedik. Tıpkı Avrupa Futbol Şampiyonası'nda olduğu gibi Merih yine kendi kalesine attı.
Bu dakikadan sonra iddia ediyorum umutlar, tam tükenmişti ki Kuntz hem Halil'i hem de Serdar Dursun'u oyuna aldı. Maçtaki ilk gol pozisyonu sağdan orta geldi, Serdar kafa ile sıyırttı, uzak köşeden gol oldu. Bu golden sonra özellikle son 15 dakika büyük baskı kurduk. Pozisyonlar bulduk fakat bir türlü gol gelmedi.
Uzatma 4 dakika verildi, 6. dakikaya uzadı, Letonya az daha Uğurcan ile karşı karşıya kalıyordu ki Uğurcan çıktı, uzun oynadı, Burak aldı, ceza alanına girdi ve yerde kaldı. Hakem önce devam dedi. Pozisyonu göremedi. Sonra dakikalar 90+7'yi gösteriyordu, Türk futbolunun en uzun 1 dakikası başladı. İsveçli hakem, VAR'a gitti. Aslında tüm dünyada VAR'a gidiyorsan yüzde 90 karar değişiyor. Nitekim öyle oldu, açık bir penaltıydı ve hakem penaltıyı gösterdi.
Burak'ın penaltıyı atması demek umutların devam etmesi demekti. Şayet kaçırsaydık dükkanı kapatacaktık. Dün gecenin formsuz ismi Burak attığı penaltıyla umutlarımızı sürdürmeye devam etti.Kötü oynadık, öldük öldük dirildik diyebiliriz. son 15 dakika kurduğumuz baskı dışında yoktuk ama Allah'ın da yardımıyla kazandık.
ERMAN TOROĞLU - YALAN RÜZGARI GİBİ FUTBOL
İşkence çekmeye devam... Futbol oynamıyoruz, top oynuyoruz! Karşımızdaki rakip ile kalite olarak tek tek baktığımızda fark var. Takım ruhu olarak baktığımızda yok. Hatta ruh olayında onlar bizden daha iyi. 90 dakika boyunca kaç pozisyona girdik bir bakın... Onlar daha nadir pozisyona geldiler ama daha tehlikeliydiler. Bizim Türk futbolunun tam dibe vurması lazım ki, oradan alacağımız hızla büyüyelim.
Dün akşam bunu kaçırdık. Çünkü bu tip sonuçlar bizi sürüngen durumuna sokuyor. Ne ölüyoruz ne gülüyoruz… Sürünüyoruz! Maçı teknik taktik olarak yazacak hiçbir şey yok. Rakip amatör futbol takımı gibi… Arada bir top yapıyorlar, genelde dan dun vuruyorlar. Biz ne yapıyoruz? Hiçbir şey.
Koca takımda ne yaptığını bilen bir tek Cengiz Ünder var. Diğerleri yalan rüzgârı. Oynuyor gibi yapıyorlar, milleti aldatıyorlar, oynamıyorlar. Herkesin ilk topuna Burak koşuyor. Bırak onu Hakan Çalhanoğlu alsın. Maddi olarak baktığımızda Letonya'nın sahadaki 11'i 1 milyon Euro, Türkiye'nin 180 milyon Euro. Aradaki fark bu; peki sahadaki fark: İki takım da 1 milyon Euro!
BİZE ÇALSA NE DERDİK!
Burak ile penaltı kazandık. Burak penaltıyı aldı. Peki size soruyorum Burak'ın pozisyonundaki penaltı bizim aleyhimize çalınsaydı ne yapardık? O hakeme neler derdik? Onu seyredenlere bırakıyorum. Hani klasik bir laf var ya futbolcuların maçlardan sonra söylediği: "Önümüzdeki maçlara bakacağız." Bakacağız da hangi futbolla hangi mücadeleyle. Herhalde sürüngenleri oynamaya devam edeceğiz.
BÜLENT TİMURLENK - HAYAL VE GERÇEK
Norveç maçı ve dünkü karşılaşmanın ilk yarısı bittiğinde Milli Takım, 30 orta yapmış, sadece biri isabetliydi. Ligde Fenerbahçe ve Galatasaray, aynı haftada Başakşehir ve Alanya'ya kaybederken 38 ve 37 orta ile rakiplerine tek bir gol bile atamamıştı. Aynı hataları yapıp, farklı sonuçlar bekliyoruz. Norveç maçında kötü oyunun aktörlerinin cezalıların dönüşü dışında değişmemesi, doğrusu ilginçti.
Letonya karşısında ilk maçta 2 farklı öne geçip aynı Karadağ karşısında olduğu gibi berabere kalmayı başarmıştık. Rakibin Avrupa'nın 5 büyük liginde oynayan futbolcusu yok. İki stoperleri 1.90 boyunda ve biz kariyerini defans arkasına sarkarak bulduğu gollerle yapan Burak'a orta yaptık.
Rıdvan Yılmaz varken Caner Erkin'le başlamak, orta sahada pozisyon bile alamayan Orkun'u 11'e koymak bütün bunlar Güneş dönemi sonrasında doğrusu hayal kırıklığı. Stefan Kuntz ilginç bir şekilde değişiklikleri geciktirdi. Yardımcılarıyla birlikte oyunu okumakta bu kadar zorlanıyorlarsa gelecekte de işimiz zor.
ZİNCİRLEME KAZALAR
EURO 2020 sonrası büyük travmayı Karadağ maçıyla atlatmalıydık, tersi oldu ve zincirleme trafik kazası gibi arka arkaya bu sonuçlar geldi. Son dakikada gelen penaltı golü umutları sürdürüyor olabilir ama Milli Takım'ın yeni teknik kadrosu, alınan 4 puana rağmen ve milli takımın ortaya koyduğu futbol hayaller yerine gerçeklerle ilgilenmemize neden oluyor. Burak 45'te kenara gelmeliydi, 90+7'de penaltı alıp, galibiyeti getirdi.
GÜRCAN BİLGİÇ - TAKTİK-MAKTİK YOK
Kolay gözüken maçlar öncesinde, aslında bıçak sırtında yürüyoruz. Maç öncesinde kazanmayı düşünürken, Norveç'in puan kaybedeceğini hesap edecek kadar da iyimseriz. Riga'da ilk yarı bittiğinde top yüzde 65 bizde kalmış, rakibimiz yedi korner atmış. Nasıl anlatılır ki…
Onlar istediklerini, planladıklarını yapmışlar ama biz ayağımızdaki topu hamur gibi yoğurmuşuz. İkinci 45 daha farklı oldu. Kaybedeceğimiz bir şey olmadığını da golü kalemize atınca anladık. Serdar Dursun, sonra da Halil hamlesi geldi kenardan. Yani; taktik-maktik yok; bam bam bam… İşe de yaradı bu durum. Burak'ı çok rahat kontrol ediyor, top ona yaklaştığında üç kişi birden çevresini sarıyordu. Bu kez kime bakacaklarını şaşırdılar ve alan bulmaya başladık.
Birden bire goller kaçmaya başladı. Biz kötü vurduk, Cengiz'in vuruşunu kaleci kurtardı, karambolde şanslılardı, biz beceriksizdik vs… Ama "ah" dedirten Milli Takım heyecanını da özlemişiz açıkçası. Halil, ayak içini auta vurduğunda başımız ellerimizin arasındaydı. Saniyeleri sayıyorduk ama ne istediğimizi bilen bir takımdık.
Son dakikalarda hatayı yaptılar. Burak'ın en usta olduğu alana girdiler ve VAR'dan penaltı geldi. Hakem ekrana gittiğinde, baktığında, kulaklarımızın içinde kalbimizin uğultusu vardı. Bitmedi; Burak topun üstüne gelirken yine aynı ruh haliyle dudaklarımızı ısırıyorduk. Ve kazandık.
20 dakikada hem istediğimiz skoru hem de beklediğimiz ruhu bulduk sahada. Merih'in ters vuruşu, Kuntz'un gözünü karartması, üç santrfor ile takıma gelen "hücum emri", Letonya'nın kimi takip edeceğini şaşıran oyun ezberi…