Henüz 45 yaşında genç bir teknik direktör…
Hatay, Adana Demir ve Çorum'da geçen futbolculuk
yaşamından sonra
Hatayspor, Göztepe ve 10 Şubat 2021'den bu yana da İttifak Holding Konyaspor'un başında…
Dört büyüklerin zirve yarışında liderin
çift haneli rakamlarla gerisinde kaldıkları
sezonda
Trabzonspor'un 7 puan arkasında ikinci sırada yer alıyor. İlhan Palut'a başarısının
sırrını ve hedeflerini sorduk:
Türkiye sizi Hatayspor'la tanıdı. Hatay, Süper Lig'e çıkınca neler hissetiniz?
Modern
Hatayspor'un
kuruluşunda
benim de
emeğim oldu.
Yönetimle ve camiayla beraber sorumluluk üstlendik.
Ama 6. hafta istemeden de olsa bir ayrılık gerçekleşti.
Göztepe'ye gittim ama Hatayspor'u da takip ettim. Takımın bizim 3 sene önce koyduğumuz hedefe ulaşması tabi
ki hem
emeği olan birisi olarak hem de bir Hataylı futbol adamı olarak beni mutlu etti.
Göztepe'deki başarınızın, sizden sonra gelen genç hocaların önünü açtığını düşünüyor musunuz?
Göztepe'ye ilk gittiğim zaman hızlı bir şekilde takımı
yukarılara taşıdık. Bu süreç belki diğer kulüp yöneticileri
için
'evet bu profildeki teknik adamlara da şans verebiliriz' onlarla da yolumuza devam
edebiliriz noktasında yol açtı. Burada çok mütevazı
olamayacağım evet yeni yüzlerin Süper
Lig'de olması anlamında Mehmet Sepil'in
cesareti ve teklifi çok değerliyken benim
oradaki performansım daha sonraki arkadaşlara
da yol açtı.
İzleyenler, ne zaman Konyaspor'un farkına vardı?
Normalde takımlar için gümbür gümbür
kazandıkları bir maçtan sonra "ya bu
takım çok iyiymiş" yorumları yapılırken biz
bunu yenildiğimiz bir karşılaşma sonrası başardık.
O da 9. haftadaki Galatasaray maçıydı.
Spor kamuoyu
'Konyaspor iyi bir takım, iyi oynadılar, bugün yenildiler ama sahada ne yapmak istediğini bilen bir takım' anlatımını
bize değer gördü.
BİZLER KUNTZ'UN ANTRENÖRLERİYİZ!
Milli Takım'a hoca arandığında neden İlhan Palut'un kapısı çalınmıyor da yabancılara gidiliyor?
Çalınacaktır bir gün. Futbol Federasyonu, Türk
antrenörlerle çalıştı.
Belli bir yıpranma oluştu. Bu baskılara daha uzak kalabilecek birini tercih etmiş olabilirler. Zaten şöyle düşünün aslında
Türk Milli Takımı'nın antrenörleri bizleriz. Stefan Kuntz ve
ekibi, milli oyuncularımızla 3-4 gün beraber oluyorlar.
Belki doğru dürüst antrenman yapmıyorlar.
Bu oyuncuları hem fizik olarak hazırlayan, hem taktik olarak daha ileri gitmelerini sağlayanlar aslında bizleriz. Şu
anda biz Kuntz hocanın en önemli yardımcılarıyız.
Abdülkerim'in, Serdar Gürler'in gelişimi, Ahmet
Çalık'ın yeniden İstanbul takımlarında oynayabilecek
seviyeyi yakalaması… Bunlar da bizim
Milli Takım'a çok büyük katkılarımız.
AVRUPA İÇİN HAZIRLANIYORUM
Ben bu jenerasyondan ülkemizi Avrupa'da temsil edecek çok fazla teknik direktör adayı olduğunu düşünüyorum. Yurt dışında çalışabilme adına yoğun bir şekilde devam ettirdiğim yabancı dil eğitimimi tamamlamam gerekiyor. Futbol olarak da gelişmeye devam ediyorum.
HER TEKNİK ADAMIN KENDİ TARZI OLMALI
Pep Guardiola'yı çok beğeniyorum. Hiçbir risk altında vazgeçmediği pas oyunu, topu pasla üçüncü bölgeye taşıması ve bundan hiç ödün vermemesi önemli… Liverpool'da
Jürgen Klopp, korkunç bir bireysel antrenörlük, kariyer yükselişi, inanılmaz tempolu futbol, hem set oyunu hem hücuma geçiş oyunundaki etkinliği ile öne çıkıyor…
Diego Simeone'ye döndüğümüz zaman takım savunmasının bence tüm denklemlerini çözmüş mükemmele yakın uygulatıyor ve takım savunmasına hayranlıkla bakıyorum. Öne çıkan teknik direktörlerin iyi yönlerini almaya çalışıyorum ama bu asla birebir taklit değil. Her antrenörün bir tarzı olmalı, takıma ve oyunculara dokunuşları olmalı.
İNŞALLAH ŞAMPİYONLUK STRESİ BİZİ DE KAPLAR!
Üst sıralar futbolcularınızda baskı oluşturuyor mu?
Oluşturduğunu söyleyemem.
Oyuncularımla hiç
'Şampiyon olmak için bu maçı kazanmalıyız' ya da
'İkinci olmak için maçı kazanmalıyız' tarzında konuşma yapmadık.
Sadece
'Bu maçı kazanmamız lazım' dedik. Ligin sonlarına
doğru inşallah buralarda kalırız.
İnşallah bu strese
daha çok gireriz,
inşallah bu stres bizi
kaplar. Oyuncularım
için yeni bir
sınav olur, yeni bir
test olur. Eğer elit
oyuncular, elit antrenörler,
elit bir
kulüp, elit bir camia olmak istiyorsak bu stresle
de başa çıkmak zorundayız. Ama şu an için
bunu görmüyorum.
Kümede kalmaya çalışırken, zirveyi zorlayan Konya'da ne değişti?
Bir önceki seneden ne istediğimi bilen bir
takım vardı. Lige iyi başlayan Konyaspor'un
yere daha sağlam basması, 2-3 senedir bahsedilen
'Acaba düşer miyiz' korkusunun bir anda
yerini
'Ne kadar üst sıralara konumlanabiliriz' hedefine bırakması değişimin anahtarıydı.
Puan tablosundaki durum nereyi işaret ediyorsa
biz de onu yüksek sesle söyleyip takımımla beraber
hedefimizin peşinden koşacağız.
Takım oyunu bizim en önemli kozumuz.
İSTANBUL'A HAZIR GELMEM GEREKİR
Büyüklerde çalışma hayaliniz var mı?
Günü gelince neden olmasın.
Birileri bizi konuşuyorken bunu değerlendirelim telaşında asla değilim. Doğru
işler yapabildiğim, insanların güvenini hissedebildiğim,
ivme yakaladığım bir yerden
neden ayrılma telaşına düşeyim.
Günü gelince
korkar mıyım asla korkmam ama doğru zaman önemli.
Konyaspor'da misyonunuzu ne olursa tamamlamış olursunuz?
İnan bana şu anda bunun cevabı yok.
Belki Konyaspor'da 3. olacağım. Kulübün
hedefleriyle 'Bundan iyisini daha yapamayacağım'
diyeceğim. Belki 2. olacağım
diyeceğim ki 'Hayır bu kulüp, bu camia
şampiyonluğa da hazır" ama gerçekten
samimi olarak söylüyorum bu sorunun
cevabı bugün için ben de yok.
İstanbul'da takım dinamikleri farklı buraya hazır mısınız?
Herkes görev yaptığı camiada fark yaratmaya
çalışmalı. İstanbul'un büyük takımlarındaki
o camiaların taraftar, basın, yeni
çıkan acımasız sosyal medya baskılarının
içine bir teknik adam kendisini sokarsa
bence bir kere kendi potansiyelinden
almış olur.
Onun için bizim gibi teknik adamların tek hedefinin nerede olursa olsun başarmak olması lazım. Bu kafayı kuma gömmek değil, bu sadece
işine konsantre olmak, yan etmenlerden,
ekstra baskılardan kendini
korumak olduğunu düşünüyorum.
MAHALLENİN BAGGIO'SUYDUM
Futbolculuk dönemimde yeteneklerim kısıtlıydı. Ama iş disiplinim vardı. Futbol oynarken de hep futbola teknik taktik yönünden bakardım. Mahallede saç ve oyun stilimden dolayı Roberto Baggio lakabını takmışlardı.