Rehberimiz Türkiye'den İtalya'ya okumak için 15 yıl önce gelip, okul bittikten sonra da burada kendine yaşam kurmuş olan Özlem. Verona'da klasik Roma döneminden kalmış ve Ortaçağ'da kullanılmamış birçok anıt eser bulunmakta. Bunların başında yaz mevsiminde açık havada opera ve tiyatro sahnelenmesi için kullanılan Arena gelmekte. Binalar 1117'deki büyük depremde yıkılmakla beraber, şehir Romanesk tipi mimariye dayanarak yeniden inşa edilmiş. Verona, Romeo ve Juliet'in şehri olarak da bilinir. Bu hikaye, ölümsüz bir aşkın öyküsüdür. Baharın müjdecisi yazdan kalma bir hava. Verona sokaklarında tek bir araba yok. İnsanlar özgürce, karınca misali bir sokaktan diğer sokağa girip, dolaşıyorlar. Şehrin tarih kokan evleri, sokakları büyülüyor. Sonunda, ölümsüz aşkın, hüznün, sevdanın kuşaklar boyu sürecek tarihine tanıklık etmiş meşhur eve geliyoruz. O ev Juliet'in evi. Evin girişinde büyük bir kalabalık. Heyecanla kapıdan içeri girdiğimde her iki duvarda da milyonlarca mektup, notlar, aşk sözleri, dilekler karşılıyor bizi. Verona'ya kadar gelip aşkını, tutkusunu, özlemini, hasretini kağıda dökemeyenler ise dünyanın dört bir yanından mektuplar gönderiyor. Özenle seçilen mektuplar, notlar duvarlara iliştiriliyor. İçlerini dökmek, akıl danışmak, ayrılık acısına teselli bulmak, çare aramak... Ne ararsan var notlarda. Bizim Türkiye'den de notlar var tabi... İçeride Juliet'in bronz bir heykeli. Biçare seven masum kalplerin Juliet'in haykırdığı gibi, "Ah Romeo, Romeo. Neden Romeo'sun sen" sözlerini mırıldanışları geliyor aklıma. Ve ünlü romandan şu dizeler dökülüyor; İnkar et adını, babanı yadsı! Yapamazsan yemin et sevdiğine, Vazgeçeyim Capulet olmaktan ben. (...) Adın ne değeri var? Şu gülün adı değişse bile Kokmaz mı aynı güzellikte? Romeo'nun da adı Romeo olmasaydı, Kusursuzluğundan hiçbir şey kaybolmazdı. Romeo, bırak, at bu adı! Senin parçan olmayan Bu ada karşılık, Al bütün varlığımı... Duvara yazılan notlara bakıyorum. Juliet'in zaman zaman Romeo için haykırdığı o balkonun altına gidiyorum. Ölümü göze alan hüzünlü aşkın hikayesini simgeleyen binlerce tanıklığım aklıma geliyor. Avrupalı yazar Luigi Da Porto da kaleme almış bu ölümsüz aşkı. Ancak dünyanın hemen her yerinde William Shakespeare'in 1500'lü yıllarda yazdığı ve sahnelendiği oyunla bilinir tutkulu aşk. Verona'ya gidildiğinde şehrin merkezinde Capello 23 adresinde 19. yüzyıldan itibaren Juliet'in Yeri diye adlandırılan evi bulabilirsiniz.
YILDA 5 BİN MEKTUP
Özellikle Sevgililer Günü'nde Juliet'e ziyaretçi sayısı iki katına çıkıyor. Verona'da 16 Eylül'de Juliet'in doğum günü kutlanıyor. Juliet'e her yıl 5 binin üzerinde mektup geliyor. Sınırları aşarak gelen farklı ülkelerden mektuplar özenle seçiliyor. Gönderenlerin çoğu gençler ve kadınlar. Özlem'in aktardığı bilgilere göre mektup gönderme geleneği ise şöyle; "1930'larda Juliet'in evinde bekçi olarak görev yapan duygusal ve romantik Ettore Solimani, gelen ziyaretçiler için el ele tutuşup dileklerde bulunmak gibi çeşitli ritüeller düzenlemeye başlamış. 20'nin üzerinde güvercini eğiterek ziyarete gelen kadınların omuzlarına konmalarını sağlamış. Juliet'in bahçesine söğüt ve gül ağaçları dikmiş. Juliet'i ziyarete gelenler onun temsili mezarına çeşitli notlar bırakıyorlarmış. Zamanla Solimani bu mektupları okuyup cevaplamaya başlamış. Mektupları, 'Juliet'in Sekreteri' diye imzalıyormuş. Mektupların cevaplandığı dilden dile dolaştıkça, daha çok mektup gelmeye başlamış. Solimani 1950'de emekli olunca bu görevi bir tarih profesörü devralmış, ama dört yıl sonra kimliği açığa çıkınca bırakmış... Gönüllüler arasında elden ele geçen bu görev, 1980'de, 'The Club di Giulietta'ya verilmiş. Mektuplar yakın zamana kadar evin dış duvarlarına sakızla yapıştırılıyormuş, şimdi beyaz plastik bir pano koymuşlar. Hatta bir mektup kutusu bile var. Postayla gelen mektuplara günümüz teknolojisi sayesinde e-postalar da eklenmiş. Juliet'e seslenmek isteyenler artık info@julietclub. com adresine yazabiliyor. Ama duyduğumuza göre, sekreterler en çok üzerinde pulu, damgası olan mektupları cevaplamayı seviyormuş, böylesini daha gerçek, daha romantik buldukları için..."
JULIET'İN GÜZİN ABLA'LARI
Juliet'in gönüllü Güzin Ablaları var tabii. Bu işi yapan 15 sekreterin kırtasiye ihtiyaçları ve posta masrafları karşılanıyor. Yaptıkları iş için ekstra ücret almıyorlar. Onlar için en büyük mutluluk, insanlara yardım etmek. Mektuplara cevap yazarken çok dikkat ediyorlar. Bazı mektuplardan bir sebep, sonuç ilişkisi çıkarıp kendi aralarında verilecek cevapları tartışıyorlar. Aralarında bu işi 20 yıldır yapanlar var. Yeni, 'Güzin Ablalar' almak istiyorlar aralarına ancak 'deneme sürecini geçerlerse' elbette. Veronalı sanat tarihçisi Ceil Friedman'ın 2006'da çıkan Letters to Juliet kitabında da bu ayrıntılar yer bulmuş kendisine. Friedman'ın kitabında, Shakespeare'in Romeo ve Juliet adlı eserine dair her şey mevcut. Juliet'e yazılan mektupların arkasındaki hikayeler ve Juliet'in sekreterlerinin kimler olduğu gibi pek çok ilgi çekici ayrıntı kitapta yer alıyor. Kitapta, 75 mektup örneği de yer alıyor... Terk edilenler, kızı evde kalanlar, umutsuz aşıklar, aşık olanlar, kocası tarafından terk edilip, yardım isteyenler...
ROMEO VE JULİET OYUNUNDA HEMEN HERKESİN DİLİNE PELESENK OLAN REPLİKLER...
Romeo: Tüm göklerin en güzel yıldızlarından ikisi, yalvarıyorlar onun gözlerine işleri olduğundan: biz dönünceye dek siz parıldayın diye. gözleri gökte olsaydı, yıldızlar da onun yüzünde; utandırdı yıldızları yanaklarının parlaklığı. gün ışığının kandili utandırdığı gibi tıpkı. öyle parlak bir ışık çağlayanı olurdu ki gözleri gökte gece bitti sanarak kuşlar cıvıldaşırdı. Juliet: Bana Romeo'mu ver; sonra öldüğünde al da küçük yıldızlara böl onu; onlar göğün yüzünü öyle bir süsleyecektir ki, bütün dünya gönül verip geceye, tapmayacaktır artık o muhteşem güneşe...
İŞTE O MEKTUPLARDAN BAZILARI
Ukrayna'dan kızı için mektup yazan bir anne şöyle seslenmiş: "27 yaşında bir kızım var, henüz hiç evlenmedi. Artık nişanlansın istiyorum. Juliet yardım edebilir mi?"
10 yaşındaki bir erkek çocuk ise bakın ne istemiş Juliet'ten: "Sevgili Juliet, ben 10 yaşındayım, ama benden büyük birine, 14 yaşında bir kıza aşık oldum. Onunla geçen yaz Verona'da tanışmıştım. Sonra bir daha göremedim. Sizin haberiniz var mı, nerededir?"
1970'de Montana'dan yazan bir kız şöyle diyor: "Beş yıl önce zenci bir erkeğe aşık oldum. Ailem bu ilişkiye karşı, evlenmemize izin vermiyor. Pek çok kez ayrılmayı denedik ama olmadı... Sevgili Juliet, ne yapmalıyım?"
Kocası tarafından terk edilen bir İtalyan kadın acıyla şöyle haykırmış: "Juliet, kocam beni terk etti. Lütfen bana yardım et, beni kurtar. Bir uçurumdan aşağı sallanıyor gibiyim. Çıldırmak üzereyim..."
Bu da başka bir genç kızın derdi: "Sevgili Juliet, ben 3. katta oturuyorum. Ailem erkek arkadaşımın eve gelmesine izin vermiyor. Ben de onu gizlice eve sokmak istiyorum. Romeo seni ziyarete nasıl geliyordu? Odana nasıl tırmanıyordu, bana bunun tekniğini anlatır mısın?"
Belarus'tan yazan bir kız şöyle seslenmiş: Sevgili Juliet, yıllar önce Victor'umu buldum. Ona aşık oldum. O benim hayatım, güneşim. Şimdi evlenmeye karar verdik. Lütfen bize iyi dileklerini gönderir misin, şans dile bize, Juliet."