Dünyanın dört bir yanında bugünden yüzyıllar hatta bin yıl önce kurulan medeniyetlerin izlerine rastlamak mümkün. Millattan önce kurulan ve tarihe damga vuran medeniyetlerin yeşerdiği coğrafyaları ziyaret etmek insanın bambaşka duygular yaşamasını sağlıyor. Bu medeniyetlere ev sahipliği yapan antik şehirlerin birbirinden dikkat çekici özellikleri bulunuyor. Bugün upuzun tarihe sahip bu şehirlerde yeni yaşamlar, yeni insanlar hüküm sürüyor. Bazıları UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alan bu şehirleri gidip yerinde görmeniz mümkün.
Lizbon, Portekiz: M.Ö. 1200
Portekiz'in liman şehri
Portekiz'in başkenti Lizbon ilk bakışta İstanbul'u anımsatıyor. Arkeolojik bulgular, M.Ö. 1200 yılından beri şehrin merkezi olan bu bölgede bir Fenike ticaret postasının kurulu olduğunu gösteriyor. Tejo Nehri'nin halicinin oluşturduğu olağanüstü güzellikteki doğal liman, Cornwall ve kalay adalarına (günümüzdeki Scilly Adaları) giden gemilere erzak sağlamak için ideal bir yerleşim yeriymiş. Şehrin adının da Fenike dilinde 'güvenli liman' anlamına gelen Allis Ubbo'dan türeyerek bugüne kadar geldiği düşünülüyor.
Susa, İran: M.Ö. 4 bin 500
Nilüferleri bol antik kent
İran'ın batısındaki Huzistan eyaletinde bulunan Susa, UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alıyor. Dicle Nehri'nin doğusundaki Zagros dağlarının tabanında bulunan şehir, Elam, Fars ve Part da dahil olmak üzere İran'ın birçok imparatorluğuna ev sahipliği yapmış. İbranicede şehir nilüfer anlamına geliyor. Bu da bir zamanlar orada bulunan nilüferlerin bolluğundan kaynaklanıyor. Antik kentte yer alan kalıntıları, kaleleri ve sarayları ziyaret edebilirsiniz.
Çatalhöyük, Türkiye: M.Ö. 7 bin 500
Bu yerleşim yerinde sokak yok
Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olan ve Konya'da yer alan Çatalhöyük'ün tarihi günümüzden 10 bin yıl öncesine dayanıyor. Çatalhöyük, yeni Taş Devri olarak da bilinen Neolitik döneme ait bir yerleşim yeri. Ankara'dan üç saatlik bir araba yolculuğuyla bölgeye ulaşmak mümkün. Bölge, gelenlere 10 bin yıl öncesine dair kuş bakışı bir manzara sunuyor. Bu tarih öncesi köyün kalıntılarını görmek için bir günlük geziye çıkabilir ve sokakların olmadığı zamanlarda yaşamanın nasıl olduğunu deneyimleyebilirsiniz.
Varanasi, Hindistan: M.Ö. 1700
Altın Tapınak'ı görmelisiniz
Varanasi, Hindistan'ın Utter Pradesh eyaletinde yer alan bir antik şehir. Tarihi M.Ö. 1700'lere dayanıyor. Varanasi ülkenin manevi başkenti kabul ediliyor. Ne yazık ki yapıların büyük kısmı zamana karşı koyamamış. Ganj Nehri kıyısında yer alan bu şehir Hindistan'ın kutsal kentlerinden biri olarak da biliniyor. Varanasi'nin mutlaka bir rehber ile birlikte gezilmesi gerekiyor. Böylece sosyal yaşantıya dair bilgileri daha detaylı öğrenebilirsiniz.
Byblos, Lübnan: M.Ö. 5 bin
Latin alfabesinin doğduğu yer
Lübnan'ın kuzeybatısında yer alan bir Akdeniz kenti olan Byblos'un tarihi yapılan araştırmalara göre M.Ö. 5 bin yıllarına dayanıyor. Fenikelilere ev sahipliği yapan bu antik liman şehri UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alıyor. Günümüzde var olan Latin alfabesinin kökeni Byblos'ta doğmuş. Şehirde kaleyi, Eski Çarşı açık hava pazarını ve denize bakan Byblos Halk Parkı'nı ziyaret edebilir, hediyelik eşya satın alabilirsiniz.
Luoyang, Çin: M.Ö. 2 bin
Çin medeniyetinin kökeni burada
Luoyang, Çin medeniyetinin kökeni olarak kabul edillir. Çin'in merkezinde bulunan bu tarihi şehir, bir zamanlar 13 hanedana ev sahipliği yapmış. İmparatorluk krallarının evi olmuş. Çin'in eski başkentlerinden biri olan bu şehirde çok sayıda tarihi görülecek yer bulunuyor. Luoyang yakınlarında yer alan Longmen Mağaraları ve mağara içinde oyularak yapılan heykeller de UNESCO Dünya Miras Listesi'nde.