Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Bitsin artık bu zırva

Bir astsubay Atatürk'e hakaret ettiği için görevinden alınmış.
Atatürk'e "İngiliz ajanı" demiş.
Hem ahmaklık etmiş hem de kendine yazık etmiş.
Bu zırva altmışlı yıllarda ortaya atılmıştı, astsubay henüz doğmamıştı... Yeni duymuş olmalı...
Bugün ısıtılıp yeniden piyasaya sürülmesi tuhaftır.
Elbette çirkindir de.

***

O zamanlar bu zırvayı ortaya atanlar, Mustafa Kemal Paşa'nın 1918 yılının kasım ayında İstanbul'a döndükten sonra Pera Palas otelinde İngiliz ajanı Rahip Frew ile bir süre görüşmüş olmasına yaslanıyorlardı.
Bu adamın ajan olduğu bilinir, hakkında pek başka bir şey de bilinmez.
Robert Frew, İngiliz ordusunda rütbe de taşıyan bir Presbiteryen papazıydı.
Sait Molla'yı örgütleyen, kuva-yı milliyeyi bastırmak için çalışan da bu adamdır.
Bu adam nasıl olur da Mustafa Kemal Paşa'yı destekler, paşa nasıl olur da onun sözüyle hareket eder?
Atatürk'ün yapmış olduğu bir "zemin yoklamasıdır", İngiltere'nin nereye kadar kararlı olduğunu ölçme çabasıdır, o kadar.

***

Biraz daha aklı erenler, Anadolu'da Sovyetler'e set çekecek bir "tampon devlet" kurulmasının İngiliz çıkarlarına uygun olduğunu söyleyerek bu zırvayı savunmuşlardır.
Bu zırvayı kanıtlamak için kalkıp Londra'ya giden ve İngiliz arşivlerini araştırmak isteyen bile çıktı... Arşivin kapalı olmasını da bu yönde yorumladı, demek ki bu işte bir iş vardı!...
Hilafetin kaldırılmasını da böyle yorumladılar.
Sonra bu safsata da küllendi gitti.
Elli küsur yıl sonra gene karşımıza çıkıyor.
Gerçek şu ki, bu tampon devlet meselesi uzun süre havada kalmıştı...
İngiliz hariciyesi içinde, bu fonksiyonu Yunanistan'dan bekleyenler vardı. Azılı bir Türk düşmanı olan Başbakan David Lloyd George da bunların başında geliyordu.
"Bekleyelim görelim" diyenler de vardı tabii...
Yunanistan'ın bu çapta bir ülke olmadığı, buna gücünün yetmeyeceği anlaşılınca ibre bizden yana döndü. (Sonradan Yunanistan'ı diktayla yönetecek olan General Metaxas kendi hükümetini uyarmış, "Anadolu işine kalkışmayalım, altından kalkamayız" demişti ama sözünü dinletememişti.)
Yunan ordusu yenilince de mesele açıklığa kavuştu. İngiltere petrol bölgelerini eline geçirmişti, petrol çıkmayan topraklar onun için ikinci derecede önemliydi. Boğazlar askerden arındırılınca da İngiltere açısından mesele kalmadı.
Nitekim, Fransa'yla ilişkilerimizin "düzelmesi" de 1921 başına rastlar... Bize top bile sattılar.
Ama bütün bunlar için Atatürk'ü İngiliz "ajanı" yapmak?... Yuh derler adama.

***

Bu yazıyı keşke sen de okusan Necati...
Keşke okuduğunu anlama yeteneğin de olsa...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA