Ankara Belediye Reisi Mansur Yavaş, "yeşilin başkenti" adını verdiği bir proje başlatmış.
Amaç, "bozkırın başkenti" imgesini silmek...
Buna göre, fidanlar dikilecekmiş.
Satın alıyorsun, sen de katılıyorsun.
Yavaş'ın reklamını yapan muhalif gazete bu arada bize Ankara'nın "milli mücadelenin karargâhı olduğunu" da bildiriyor. Ola ki içimizde ilkokula gitmemiş vardır.
Eski başbakanlarımızdan birine söylesinler, hanımefendi profesördü ama Ankara'nın Yunan ordusu tarafından yakılıp yıkıldığını sanıyordu...
Kemal Kılıçdaroğlu, bu tertipten 1881 adet fidan satın almış.
Anlamlı bir rakam... Yılmaz'ın 2 bin 500 lira çaktığı kitabından 1881 adet bastırması gibi...
Demiş ki, "Dikilecek fidanlar Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ve tüm istiklal kahramanlarımızın hatırasıyla büyüyecek!"
Sulamayla büyüyen fidan hep biliriz de hatırayla büyüyen fidan duymamıştık.
Buna göre, Topkapı, Yıldız vb. sarayların bahçesine dikilmiş bütün ağaçlar da kesilmelidir.
Çünkü Osmanlı İmparatorluğu'nun hatırasıyla büyümüşlerdir.
Halkı sömüren pis padişahların pis ağaçları...
Kılıçdaroğlu bu fidanları 1938'e tamamlasaydı daha da anlamlı olacaktı.
Hani "hurufilik" Atatürk ilke ve devrimlerine aykırıydı?

***

23 Nisan ruhu satranç turnuvasıyla yaşatılacakmış... Aynı gazetenin diğer bir incisi...
Öyle ya, madem toplantı ve yürüyüş yasak, hiç olmazsa çocuklar masa başında eğlensinler. Ve de çevrimiçi olaraktan...
Lakin bir noktayı anlayamadık.
Türkiye Satranç Federasyonu ile birlikte turnuvayı düzenleyen Kamu Denetçiliği Kurumu Başkanı Şeref Malkoç, karşılaşmaların amacının "bir yandan satranç oynarken hak arama kültürü konusunda şuurlanmalarını sağlamak" olduğunu belirtiyor.
Hatırayla büyüyen fidandan sonra bir de satrançla gelişen hak arama...
Yani, örneğin, karşı taraf piyonunu yutmak yerine yanlışlıkla filini ya da atını almaya kalkarsa "hoop hemşerim" mi diyeceksin?
Peki bu durumda "okey" oyunu ne işe yarıyor?
On dört taş yerine on üç taşla tahta devirmeye kalkan mızıkçıya bıçak mı çekeceksin?
Hakkını ara vatandaş ama kimseyi yaralama.

***

Yaya önceliği kırmızı çizgiymiş...
Bunu çok somut olarak hayata geçirmek üzere yaya geçitlerindeki paralel beyaz çizgilerin arasına bir tek de kırmızı çizgi çekiyorlar.
O güne kadar hiçbir yaya geçidinde hiçbir yayaya yol vermemiş davar, kırmızıyı görünce zınk diye duracak.
Ne ki, kırmızı çizgi sürücüye göre enine değil dikine! Hadi bakalım görelim.
12 Mart faşizmine koşulan bürokratlar hükümetinin Maliye Bakanı da bütün vergi dairelerinin kapılarına "Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır" yazdırmıştı...
Bunu okuyan şıp diye vergisini ödeyecekti.
Ödedi canım, ödedi. Devlet kasası doldu taştı.

***

BOŞ DURANI ALLAH SEVMEZ

"Biz Deva Partisi'nin ülkenin tek umudu olduğunu bilmenin sorumluluğu ile durmadan çalışıyoruz."
Ali Babacan

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz