Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Etiketi ya okumuyor ya da okuyamıyoruz!

Bir süpermarketteyim..
Birden fark ediyorum ki, aldığım ürünlerin içeriğine hiç bakmıyorum!
Mesela "hazır ve çabuk" çorbaları seviyorum. Dök sıcak suyu üstüne, bitsin! (Evdeyken canı sıkılınca kurabiye yapan ama çorba pişirmekten sıkılan bir adamım işte!)
Raftan bir çorba paketi alıyorum. Pek çekici bir paket! Sanki biraz daha elimde ovalasam paketi iştah açıcı bir koku yayacak etrafa!
Bu kez paketin arkasında yer alan "içindekiler" bölümüne bakmak istiyorum.
Ama o da ne?
Zorlukla cebimden çıkarıp taktığım gözlüğüm bile çorbanın içindeki maddelerin neler olduğunu okumama yardımcı olmuyor.
"Bit kadar" denir ya...
Bit buradaki harflerden daha büyüktür.
Sonra raftan rasgele bir konserve salça çekiyorum. Alacağımdan değil, onun da "içindekiler" listesine bakmak için.
Yok! Okuyabilmem mümkün değil! Gözlük yerine mikroskop kullanmam gerek!
E, haydi bakalım söyleyin..
Birdenbire "bilinçli tüketici" oldum da, ne oldu?
Benimle aynı bölümde dolaşan iki hanıma gözüm takılıyor.
Biri 20'li, diğeri 40'lı yaşlarda.
Onlar da seçtikleri konserve sebze ve salçaların paketlerinin üzerindeki yazıları hiç incelemeden sepetlerine atıveriyorlar.

***

Neden bundan söz ediyorum, anlamışsınızdır.
Yeni çıkan GDO (Genetiği değiştirilmiş organizmalar) yönetmeliği üzerine çıkan tartışmalarda üzerinde en çok durulan noktalardan biri tüketicinin etiketteki içeriği okuyarak tercih yapması konusu...
Yönetmeliğe itiraz edenler "tüketiciye GDO'lu ürünü etiketinden tanıma şansı bile tanınmadığını" iddia ediyorlar.
Bakanlık ise ürünlerde Avrupa'daki mevzuatlara uygun olarak, eğer GDO % 0.9'dan yukarıdaysa, bunun etikette yazılmasının zorunlu tutulacağını söylüyor.
Düşünebiliyor musunuz?
Biz henüz aldığımız gıdalarda etiket kontrolüne alışmamışken...
Karşımıza bir de bu sorun çıktı.
Oysa birçok bilim insanı GDO'lu gıdaları ucuz olmalarına karşın sağlık açısından bir tür "saatli bomba" olarak değerlendiriyor.

***

Ben yine konunun sosyolojik yönünü vurgulayarak yazımı tamamlayayım.
Bakın, 2007'de Marmara Üniversitesi'nin Ümraniye'de yaptığı bir halk sağlığı araştırmasında ortaya çıkan sonuç nasıl?
Tüketici en çok ambalajın sağlamlığına dikkat ediyor: (%92).
"Satın aldığım ürünlerin etiket bilgilerini okurum" diyenlerin oranı sadece % 52.
Pek ürpertici olan nokta ise şu...
"Ürünlerin son kullanma tarihlerine bakarım" diyenlerin oranı % 39.6.
Buyurun buradan yakın!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA