Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Bu hafta... Kısa kısa...

"Biliyorsunuzdur" diyor yan masadaki adam...
"Libya'da 15 askerimiz şehit olmuş, hatta biri de generalmiş..."
Bir kafede dostlarla buluşmuş laflarken bu müdahale canımızı sıkıyor.
İçimden acaba hiç aldırmasam mı diye geçirirken adamın yüzündeki manasız sırıtmayı fark ediyorum.
Böyle haberlerden memnuniyet çıkartacak bir sosyolojinin "üretilebilmiş" olması bizim büyük çaresizliğimiz...
"Yalan" diyorum sert biçimde...
"Bir düşman propagandası bu... Anlamıyorum, niye Milli Savunma Bakanlığı'nın açıklamalarına itibar etmiyorsunuz?"
Adam gene sırıtarak "arkadaşlarım söyledi" diyor.
Sanırsın arkadaşları Hafter'in ve FETÖ'nün medya ekibinde çalışıyor!
İçimize devasa bir ağırlık çöküyor o anda.
İhanet çizgisinin bu kadar sıradanlaşması cidden üzücü...

***

Var mı o hekim?
Gerçekten öyle biri var mı?
Hangi hekim, diyeceksiniz şimdi...
"Bilmemne hastahanesinde ameliyat olan bir arkadaşım söyledi, dün hastanedeki bir hekim söylemiş, bizde de çok sayıda yeni koronavirüs hastası varmış, gizleniyormuş" anlatılarındaki hekim...
WhatsApp'ım böyle mesajlarla dolu.
Niye yapıyorsunuz arkadaşlar?
Endişenizin büyümesinden konfor çıkartacak kadar kafayı yemediniz herhalde!
Yok, bu söylentilerin yayılmasından siyasal çıkar bekliyorsanız, kötüsünüz.
Bayağı bildiğiniz anlamda...
Kötü bir insansınız.

***

Ne oldu?
Sonunda Kılıçdaroğlu'nun Çiftlik Bank'ı gerçekten banka sandığını da anlamış olduk. Mağdurları paralarını almak için BDDK'ya başvurmaya çağırdı.
Ülkenin ana muhalafet liderinin durumu bu...
Liyakat mi? Hak getire...
Ehliyet? Kaset komplosuyla genel başkanlığa gelenin ehliyeti de bu kadar olur.
Ama bu laflar dillerinden düşmez.
Neden? Çünkü ilk iş olarak kendi seçmen tabanlarının seviyesini öyle düşürdüler ki, artık hiçbir şey fayda etmiyor.

***

Bizler söylediğimizde malum "çokbilmişler" dudak büker, komplo teorisi diye dalga geçer...
Yılları böyle harcarız.
Sonra ne olur?
Geçenlerde Birleşik Krallık eski Dışişleri Bakanlarından Jack Straw'ın yaptığı gibi "şok" bilgiler ortaya dökülüverir.
Neymiş?
Meğer İran-Irak Savaşı boyunca İran ve İsrail birlikte çalışmışlar.
Doğrudan askeri ve istihbarat alanlarında işbirliği yapmışlar.
Günaydın, desem mi?
Ama çıt çıkmaz, çarçabuk unutulur, çünkü İran-İsrail gerginliğinin alıcısı çok.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA