Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Oyun ve gerçek

"Hür dünyanın kaderi tehlikede. Kaos büyüyor. Salgın herkesi tehdit ediyor. Başkent Washington düşmek üzere... Artan yasadışı eylemler, ekonomik istikrarsızlık ve darbe dedikoduları toplumu tedirgin ediyor... Tüm aktif Divison ajanları her şey geç olmadan şehri kurtarmalı..."
2019 Mart'ında piyasaya sürülen "Tom Clancy's The Division 2" adlı video oyunu aylar boyunca kitlelere bu cümlelerle tanıtılmıştı.
Serinin ilki New York'u kasıp kavuran virüs salgınını anlatıyordu. Öykünün geçtiği tarih 2015'ti. Ve virüs paradan bulaşıyordu. İlginçtir, bu yüzden de oyun içinde salgına "dolar gribi" deniyordu.
"The Division 2" ise doğrudan başkentte geçmekteydi.

***

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Bu tür oyunlardan çok sıkılan biriyim.
Ama şu kadarını biliyorum...
PC Gamer dergisi, 100 üzerinden 82 puan verdi oyuna.
Milyonlarca kez oynandı.
Ve tabii tam unutulmaya yüz tutarken gerçek pandemi patlayıverdi.
Forumlarda "Daha neler, video oyunları gerçek mi oluyor?" diye yazanlar görüldü, ama o aşama da geçildi.
Olayların hızına yetişmek zor.
Zamanında oyuna ayıla bayılanlar, oyunun içindeki sokaklardaki duvarlara spreyle yazılmış "Virüs bir yalan" gibi cümleleri, Beyaz Saray ve Capitol çevresindeki silahlı çatışmaları, virüsün genetik bir ürün olduğunu bilerek oynadıklarını falan şimdi hatırlıyorlar mı acaba?
Şimdi ABD başkentindeki askeri yığınak ortamından canlı yayın yapan haber kanallarını zaplarken zihnimden bunlar geçiyor.

***

Geçen akşam Total Recall (Gerçeğe Çağrı) filminin 2012'deki Colin Farrel'li versiyonuna baktım.
Biliyorsunuzdur, filmin özgün afişinin üzerinde "Gerçek nedir?" yazıyor.
Ve bir kez daha gördüm ki, bu tür distopik geleceği (Yoksa çoktan geldi mi?) anlatan filmler ve dizilerde bir nokta asla ihmal edilmiyor.
Madalyonun hep iki yüzü var.
Güçlü, otoriter yönetimler ve "dışarıdaki" isyancılar...
Fakat kendimizi hikâyeye kaptırınca bu yanını unutuyoruz.

***

Videoda değil, gerçek hayatta da "oyun" böyle oynanacak sanırım.
En başından beri hem "sokağa çıkmayın" denilip hem de sokağa itilen insanlar hiç mi düşündürmüyor bizi?
Devletler için çok zor bir dönem...
Bu belayı dünyanın başına açanlar, öyle bir tezgâh kurdular ki...
Bir yandan ekonomi devletlerin boğazını sıkıyor, öte yandan isyan kıvılcımları parlatılıyor.
Yerim kalmadı, sonrasını sonra konuşuruz.
(Ne diyorsunuz, her şey tesadüfen mi bu noktaya geldi? Gidin işinize, tepemi attırmayın!)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA