Bir tayfa var...
Boyama sarışın, boyama esmer, boyama ün, boyama ruh, boyama kişilik...
Bu tayfanın sosyal medya mesajlarına sürekli takılmak akıl kârı değil...
Deli gibiler ama değiller...
Lakin dikkat!
İnsanı delirtirler.
İşleri bu...
Görevleri bu...
Ve ne fena ki...
Eğlenceleri de bu...
***
Bizim
Marmaris'te yangın çıkar ve iki günde söndürülürse...
"Niye iki saatte söndürmediniz?" diye sorarlar.
16 ayrı yerde aynı anda başlatılan yangının üzerinden haftalar geçer, sorumlular tutuklanır, hukuki işlemlere başlanır ama bu tayfa, "Yangını tetikleyen nedenleri niye sorgulamıyorsunuz?" diye sormaya devam ederler...
20 küsur hava aracıyla yangına müdahale edilir ama onlar günler boyu "Uçaklar nerede, hangarlarda mı?" derler.
Nasılsa takipçilerinde gerçekleri sevmeye yönelik bir eğilimden çok, Türkiye'ye yönelik bir sevgisizlik eğilimi hakimdir.
***
Sonra...
Los Angeles yanmaya başlar...
En lüks mahalleler çıra gibi tutuşur; yangın bir anda kıyamete dönüşür.
Üç gün boyunca sadece altı yangın uçağı müdahale etmeye çalışır; yangın söndürme musluklarında ve su rezervlerinde su olmadığı anlaşılır.
Ve düşününürsünüz ki, malum tayfa bu sefer çıtını çıkartmaz...
Nerdeee!
En çığırtkan halleriyle "
coğrafyanın kader olduğundan" dem vururlar.
"Saatte 140 km hızla esiyor rüzgar, oranın kaderi bu" diye ağlaşırlar.
Bizde de insanlık hali ya...
Bütün iyi niyetimizle laf anlatmaya çalışırız; hani bizdeki yangına şöyle demiştiniz, şimdi niye böyle yaklaşıyorsunuz...
Marmaris'te de rüzgar fazlaydı, falan filan...
Sosyal medyada "Los Angeles yangını kaderse, deprem de kader, o zaman depreme bile kader denmesine karşı çıkmıştınız" diye uzun uzun laf anlatmaya kalkışanı bile gördüm...
***
"Bizim coğrafyanın kaderi de bu tipler" deyip geçmemiz lazım belki de...
Ya da...
Artık görünenin arka yüzünü deşme zamanıdır...
Bu kadar sistemli bir çalışma, bu kadar ısrarlı bir sosyal medya faaliyeti olağan bir insanlık hali değil çünkü...
Hepsinin derin bağlarını, misyonlarını, onlara bu misyonu veren odakları konuşmamız gerek...
***
NOT DEFTERİ
Yeterince karamsarım. İyice yaşlanmış hissediyorum kendimi. Birtakım umutlar uydurmalıyım. (SELİM İLERİ / Uzak, Hep Uzak)