Türkiye'nin siyaset ve düşünce hayatının en hastalıklı kesimi "Gerçek Gündem"in ne olduğunu anlamayanlardır. Ne yazık ki bu kesime ana muhalefetin sözcüleri de dahildir... Bunlar Atatürk'ün aziz hatırasını kullanarak siyaseti yozlaştırmaktalar. Ya da Ayasofya'nın cami olmasını bahane ederek tarihle boğuşmaktadırlar.

Amerikan seçimleri
Şu anda dünyanın gerçek gündeminin birinci maddesi, Amerikan başkanlık seçiminin ne olacağına ilişkindir. Amerikan derin devleti ve yerleşik medyası Trump'ın seçilmemesi ve iktidarın yine Obama-Hillary Clinton çizgisine kayması için ellerinden geleni yapmaktadırlar.

Koronavirüs
Gerçek gündemin ikinci maddesi ise koronavirüs salgınının arkasındaki bilinmeyenlerden oluşuyor. Bu salgına sebep olan virüsün nerede ve kim tarafından üretildiği, hastalığa ilişkin rakamların gerçek olup olmadığı yoğun tartışmaların konusudur. Bu arada Türkiye'de olduğu gibi bu virüsle geçmişte hiç tanışmayan uzmanların, milletlerin davranışlarına yön vermeleri de, gündemde...

Libya ve Suriye
Türkiye'nin gerçek gündemi ise hem dış siyasette hem de içeride ve özellikle ekonomide çok yoğundur. Türkiye'nin baskı altındaki kaderini özgürlüğe kavuşturmak amacıyla Libya'ya yani Batı Akdeniz'e kadar uzanan arayışları bir yandan, PKK/PYD oluşumunun altını oymayı amaçlayan çıkışları diğer yandan, dış siyasetin gerçek gündemini oluşturuyor.

Ekonomi
Ekonominin gerçek gündemini herhalde 500 milyar dolara yakın dış borçlar ve koronavirüs salgını sonrasında bunalıma düşen kesimlerin sorunları öncelikle oluşturyor. Laiklik ve hilafet benzeri konulara takılıp, bunları köpürtmenin gerçek gündemle ilişkisi yoktur. Ayasofya'nın cami olmasına takılmak, Yunanistan için de hayalperestlikten başka anlama gelmez.

Laf ebeleri
Özetle Türkiye siyasetine ağırlıklarını koymak isteyenler, gerçek gündemdeki sorunlara çözüm üretmek için kafalarını ve çenelerini çalıştırmalıdırlar. Aksi halde laf ebesi olmaktan öteye gidemezler.