Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

Amerika ile yeni ‘balayı’

Ekonomik krizi tetikleyen korona salgını yanında sosyal ve siyasal ırkçılık pandemisi ile de boğuşan ABD yönetimi zor günler geçiriyor.
Ancak ülkeyi sarsan ırkçılık karşıtı gösterilere, 45 milyon işsize ve çöken sağlık sistemine rağmen ulusalcı ABD Başkanı Donald Trump'ın 3 Kasım'daki seçimlerde ikinci kez ipi göğüsleme şansı küreselci Demokrat rakibi Joe Biden'a göre yine de daha yüksek.
Radikal sol ile fantastik liberallerin anarşist tutumları özellikle de köleci beyazların tarihini temsil eden sembol heykellere saldırılar, 'şovenist ama makbul Amerikalılar'ı yeniden Trump'a yöneltiyor. Siyasi kutuplaşmadan en büyük faydayı sağlayan Trump ise daha şimdiden seçim sonrası 'Önce Amerika' stratejisini tahkim etmekle meşgul.
Askeri, siyasi ve ekonomik olarak Çin'i kuşatıp geriletmeye odaklı bu planın başarısı için Amerikan yönetimi Türkiye ile ilişkileri yeniden normal düzeye taşımanın hesabı içinde.
Çin'e karşı oyun kurmak için Ortadoğu, Avrupa ve Akdeniz'deki güçlerini Hint-Pasifik ile Doğu Asya'ya kaydıran ABD'nin boşalttığı yerleri Suriye ve Libya örneklerinden de görüldüğü üzere Türkiye ve Rusya dolduruyor.
ABD için asıl acil konu küresel tedarik zincirinin merkezi konumundaki Çin'e bir alternatif bulunması. Ticaret savaşlarının bir parçası olarak görülen tedarik zinciri hamlesinin hedefi ise ABD ve dünyanın kritik sayılan tıbbi, askeri ve diğer teknolojik ürünlerde Çin'e olan bağımlılığını azaltmak.
Tam da burada hem korona salgınında hem Libya'daki güç mücadelesinde devleşen Türkiye öne çıkıyor. Bir bakıma Türkiye'ye muhtaç bir ABD var karşımızda.
Zira Libya'da Türkiye'nin desteklediği meşru hükümetin askeri zaferleri, ABD ve Rusya'nın Hafter üzerinden bütün ülkeye hâkim olma projesini çökertti. Darbeci Hafter kazansaydı Rusya Suriye'den sonra Kuzey Afrika'da da daimi üsler elde edecekti.
Ne var ki Türkiye, Libya atağı ile üç kıtayı birleştiren Akdeniz üzerinden Asya, Avrupa ve Afrika'ya nüfuz etme imkânına yüz yıl sonra yeniden kavuştu.
Böylece Doğu Akdeniz'de hegemonik bir güce dönüşen Yeni Türkiye, Ortadoğu ve Körfez ülkelerinin de Avrupa'ya açılan kapısı haline geldi.

***

İşte bu yüzden Çin'in ambargo uyguladığı tarım ürünleri ile petrol ve gaz stoklarına pazar arayan ABD için hayati önem arz eden Afrika, Avrupa ve Asya'ya ulaşmanın en rasyonel yolu Türkiye'den geçiyor.
ABD Başkanı Trump, bu nedenle Pentagon ve Kongre'ye rağmen Türkiye ile ilişkilerini ilerletmekten yana. Nitekim 8 Haziran'da mevkidaşı Trump ile görüşen Sayın Erdoğan'ın "Libya'da ABD ile yeni bir dönem başlayabilir" açıklaması sadece Batılı başkentler de değil Moskova ve Pekinde de hayli yankı uyandırdı.
Bu açıklamadan 10 gün sonra Türkiye- ABD İş Konseyi'nin (TAİK) düzenlediği "Müttefiklerin müttefik olma zamanı: Türk-Amerikan küresel tedarik zinciri" başlıklı organizasyon ise adeta yeni dönemin yol haritası gibiydi.
Fakat 'Made in China' yerine ABD tarafından desteklenen 'Made in Türkiye' hamlesinin siyasi ve askeri tuzaklarının farkında olmak lazım. Çünkü ABD, Pasifik'e Çin ile savaşmaya giderken Çin de Ortadoğu'ya geliyor.
ABD ile ilişkilerin normalleşmesi elbette önemli. Hatta bu açılım Avrupa, Çin ve Rusya'ya karşı elimizi daha da güçlendirir.
Ancak tedarik zinciri hamlesinin yeni bir vesayet zincirine dönüşmemesi ve sürpriz bir darbeyle devrilmemek için ABD'ye bir yumruk mesafesinden daha fazla yaklaşmamakta hayati faydalar var.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA