Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

Dünyanın gidişatı

Amerikalı tarih profesörü Alfred W. McCoy, bu ay çıkan 'To Govern the Globe/Yeryüzünü İdare Etmek' isimli yeni kitabında son 600 yılda beş ayrı kıtada kurulan imparatorlukları ve onların siyasi sistemlerini incelemiş.
Altı asırlık jeopolitik dönemde 90 imparatorluk kurulmasına rağmen ilginçtir küresel sistemin siyasi rejimi (idare şekli) sadece üç kez değişmiş.
İmparatorlukların sona erdiği yeni dönemi insanlığın en kötü çağı olarak niteleyen Amerikalı tarihçi, buna gerekçe olarak ise iklim değişikliğinin yol açacağı çevre felaketlerini gösteriyor. Ona göre bu felaketler siyasi ve toplumsal yaşamı dayanılmaz hale getirecek.
Fanatik bir Atlantikçi olan McCoy, yükselen Avrasya güçlerini iklim değişikliğinin durdurabileceğini umuyor. Diğer bir deyişle can simidi olarak küresel ısınmaya ve bunun tetikleyeceği felaketlere bel bağlamış durumda.
Zaten McCoy dışındaki diğer Batılı akademisyen ve analistlerin de Çin ile Rusya ve Türkiye'nin kurucu aktörler olarak yükseldiği yeni küresel sisteme karşı amansız bir önyargıyla hareket ettiğini ve bazen en saçma varsayımları dahi çekinmeden dile getirdiklerini unutmayalım.

***


Batılı analizciler daha önce bu üç ülkenin yeni küresel sistemdeki artan nüfuzlarını ve ABD liderliğindeki Atlantik dünyası için ifade ettiği jeopolitik tehlikeleri çevre felaketine ait terimlerle ifade etmişti.
Batılılar, Türkiye'nin izlediği bağımsız politikaların küresel statükoya baskısını tsunamiye, Rusya'nınkini kasırgaya, Çin'inkini ise iklim değişikliğine benzetiyor.
Öyle anlaşılıyor ki McCoy da bu geleneği sürdürenlerden. ABD'nin sona eren neo-liberal kapitalist sisteminden sonra dünyanın Çin liderliğinde yeni bir düzene geçeceği ama bu düzenin küresel ısınmadan dolayı uzun ömürlü olamayacağını ileri sürüyor.
Oysa bu beklenti de hayal kırklığı ile sonuçlanacak. Tıpkı 2001'de ABD'nin Çin'i Dünya Ticaret Örgütü'ne (DTÖ) kabul etmesiyle içine girdiği umudun hüsranla sonuçlanması gibi.
Amerikalı analizciler bu hüsranı şöyle dile getiriyor: "Hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi siyasilerimiz ve akademisyenlerimiz DTÖ üyeliğinin Çin'i liberal sistem içinde dönüştüreceğine ve ABD'nin emperyal küresel çarkının bir dişlisi haline getireceğine inanıyordu. Ne var ki bu iyimserlik bize pahalıya patladı..."

***


ABD Başkanı Joe Biden'ın 'Amerika geri dönüyor' diyerek nostaljik bir arzuyla dile getirdiği o eski küresel ve emperyalist statüko artık kalmadı.
Yeni bir dünya kuruluyor. Küresel liderlik her geçen gün Atlantik'ten yeryüzünün hem demografisinin hem de ekonomik üretiminin yüzde 70'ini elinde bulunduran Avrasya'ya geçiyor
Kölelik, soykırım, kaos ve sömürgeci işgallerle geçen Batılı emperyalist sistemin yerine ana aktörlerini Çin, Rusya ve Türkiye'nin oluşturduğu Avrasya merkezli yeni bir küresel sistem kuruluyor.
Tarihi ve aktüel realitelere göre de dünya zaten olması gerekene doğru ilerliyor. Her geçen gün daha fazla rayına oturuyor.
Kuşkusuz dünya değiştikçe kaçınılmaz bir şekilde idaresi de değişecek ve Türkiye'nin etkinliğini giderek artıracağı bu yeni küresel sistem, Sayın Erdoğan'ın ifade ettiği gibi daha adil bir dünyayı da mümkün kılacaktır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA