Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

Romeo ve Juliet’i jeopolitik bir şaheser zannedenler!

Dünya, jeopolitik düzeyde tam anlamıyla küresel bir yol ayrımında bulunuyor. Ukrayna krizi üzerinden seyreden büyük güçler ve bloklar arasındaki mücadeleden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, olamayacak.
Rusya ve Çin'i Ukrayna krizi bahanesiyle boğmaya çalışan ABD'nin devreye soktuğu plan tutmadı. Dünya daha şimdiden bu savaşın ABD'nin hezimetiyle sonuçlanacağını görüyor.
Anglosakson blok dışındaki Batı da bu gerçeğin farkında. ABD liderliğindeki Atlantik'in inşa ettiği küresel statüko her yerinden sarsılıyor. Bu nedenle Ukrayna cephesine katılım Avrupa'da bile sınırlı kaldı.
Papa'nın bile "Savaşın sorumlusu NATO'dur" dediği bir dönemde ABD'nin Rusya'yı dünyadan izole etme çabası her açıdan 'Don Kişotluk' olarak görülüyor.
Bu yüzden de ABD'nin ekonomik savaşına küresel düzeyde verilen destek çok az. Atlantik'in siyaset uzmanları ağız değiştirmeye başladı. Amerikan derin devletinin en fanatik isimlerinden George Friedman dahi 3 Mayıs 2022 tarihli son yazısında 'Yeni bir dönemin başlangıcı' itirafında bulunuyor.

***

Zira Ukrayna krizinde dünyanın ağır ekseriyeti Rusya'dan yana. Rusya'ya yönelik yaptırımlarda ABD ve müttefiklerinin bütün hukuki normları tersyüz etmesi ve talan stratejisine başvurması Doğu ve 'Küresel Güney' ile nitelenen ülkelerin yüzlerini Atlantik'ten çok Asya'ya çevirmesine yol açıyor.
Asya, Afrika ve Latin Amerika'daki ülkelerden oluşan Küresel Güney yaptırımlara karşı çıkarak, ABD ve Avrupa devletleri başta olmak üzere zengin ve varlıklı Küresel Kuzey'in inşa ettiği emperyal statükoya destek vermeyeceğini ilan etme fırsatı buldu.
Yaptırımları, dolarizasyondan uzaklaşma stratejisine dönüştüren Küresel Güney'deki ülkeler bu yeni eğilimi kendi para birimleri yanında özellikle renminbi, ruble ve rupinin artan kullanımına vurguyu ifade eden '3R dönemi' şeklinde niteliyor.
Kuşku yok ki Batı dışı dünyanın ticareti kendi para birimleriyle yapması dolar-euro tekeline darbe indirecektir.
Unutmayalım ki 195 ülkeden sadece 30 ülke ABD'nin yaptırım politikasına destek veriyor. Yani 165 ülke Rusya'ya yönelik ambargoya karşı.
Çin, Hindistan, Türkiye, İran, Arabistan, BAE, İsrail, Mısır, Meksika ve Brezilya gibi Afrika, Asya ve Latin Amerika'daki ülkelerin çoğu Rusya'ya yakın duruyor. Çünkü Rusya dışında ABD'nin yaptırım listesinde dünyada 40 ülke daha var. Yaptırım emperyalizmine destek vermek Batı'nın vesayetine girmek anlamına geliyor.

***

Üstelik Batılı ülkeler bile bu konuda hemfikir değil. ABD'nin yaptırım ısrarı Atlantik'teki çatlağı da büyütüyor. Macaristan açık şekilde AB'nin yaptırmalarına katılmayacağını açıklarken merkez Avrupa'da da Almanya başta olmak üzere Fransa, İspanya ve İtalya gibi ülkeler ABD'nin topyekûn finansal ve enerji ambargosuna karşı çıkıyor.
Nitekim İngiliz ve Amerikan medyasının sabah akşam "Putin'in kuklası" diye aşağıladığı Almanya Şansölyesi Scholz, Anglosaksonların manipülasyonlarına şimdiye kadar pabuç bırakmadı.
Zaten yaptırımların işlevsizliğine işaret eden bazı Amerikalı uzmanlar da Joe Biden'ın ekonomik savaşını 'stratejik aptallık' şeklinde yorumluyor.
Ivan Krastevya, Financial Times'taki 24 Nisan tarihli yazısında Rusya'ya yaptırımların Batı'ya yarardan çok zarar vereceğini diğer güç merkezlerine avantaj sağlayacağını vurguluyor.
Ne var ki Biden yönetimi hâlâ imkânsızın peşinde. Avrupa, Rus enerjisi olmadan hayat damarlarının duracağının farkında. Bu nedenle Rusya'ya günde 850 milyon euro para ödüyor.
ABD'nin ekonomisi de büyük oranda Çin'den yaptığı ithalata bağ(ım)lı. Mart ayı verilerine göre Çin'in ABD'ye ihracatı son iki yılda yüzde 60 artarak 675 milyar dolara ulaştı. İkili ticarette Donald Trump döneminde gerileyen Çin'in cari fazlası da yeniden 700 milyar dolar seviyesine ulaştı.
Ve Biden yönetimi, Atlantik'in iktisadi açıdan muhtaç olduğu Rusya ile Çin'e ekonomik savaş açıyor.
Bu iki aktörü dünya sahnesinden sileceğini iddia ediyor.
Şimdi söyler misiniz? Romeo ve Juliet'i jeopolitik bir şaheser zanneden Amerikan gramofonları dışında, Yaşlı Joe'nun bu masalına kim inanır?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA