Başbakan Yıldırım'ın ve ona eşlik eden Enerji Bakanı Berat Albayrak ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Washington ziyaretlerinde iki hususun öne çıktığını söyleyebiliriz.
Birincisi, bölgemizdeki gelişmelerle ilgili Türkiye'nin perspektifinin ABD'li muhataplarına iletilmesi ve ABD'ye, bölgede attığı adımların nasıl tehlikeli sonuçlar doğuracağının anlatılması. İkincisi ise Türk-ABD ilişkilerinin normalleşmesine katkı sunulmaya çalışılması, bu noktada Türkiye'nin taleplerinin bir kez daha dile getirilmesi.
Sondan başlayalım... Neden bahsediyoruz? Her şeyden önce Fetullahçı Terör Örgütüne yönelik ABD'nin himaye edici yaklaşımından söz ediyoruz. Terör örgütü lideri Fetullah Gülen'in iadesi konusundan... Türkiye geçtiğimiz hafta 3 iade dosyası daha sundu ABD'ye. Bundan sonra sunulacak bir dosya kalmadığını Başbakan Yıldırım net olarak ifade etti. Şimdi ABD yönetiminin harekete geçmesi gerekiyor.
İkinci husus YPG'nin ABD tarafından ağır silahlarla teçhiz edilmesi ve desteklenmesi. Türkiye'ye verilen söz neydi? "Biz bu silahları YPG'ye DEAŞ'la mücadele çerçevesinde verdik, seri numaralarını biliyoruz, bu mücadele bittikten sonra onlardan toplayacağız." Türkiye şu anda ABD'ye "sözünüzü tutmanızı bekliyoruz" diyor.
Diğer bir konu, 17-25 Aralık sürecinde yargı ve emniyetteki FETÖ'cülerin imal ettiği dosyalarla ABD'de tutuklu bulunan Türk vatandaşlarının yargılanması konusu. Türkiye, ABD'ye "illegal dosyalarla işlem yapıp, bize karşı siyasi bir silah olarak kullanmaya çalışıyorsunuz, bundan rahatsızız" mesajı veriyor. Ve bütün bunların sonunda Türkiye, "Türk-ABD ilişkilerinin bozulmasından her iki taraf da kaybeder, ancak en çok kaybeden ABD olur" mesajını veriyor.