Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Acı acı öğreniyoruz

1999'de deprem faciasını yaşadığımızda hayatımıza yeni kelimeler katıldı: Sismoloji, fay hattı, dalma-batma zonu... Hepimiz uzman birer deprem bilimci olduk. Daha önce ne iş yaptıklarını bile bilmediğimiz sismologlar birer 'süperstar' olarak ekranlarda boy göstermeye başladılar.
15 Temmuz'da sade vatandaş olarak tank durdurmanın tekniklerini öğrendik. Kimimiz egzozuna patates tıkadı, kimimiz şoförü önünü göremesin diye üzerine branda örttü. Hayatında bir tankı yakından bile görmemiş delikanlı, üzerine tırmanıp ele geçirdiği aracı nasıl kullanacağını 10 dakikada çözerek, kışlaya geri götürdü.
Sonra Suriye'deki teröristlerle savaşa tutuştuk. İHA'nın, SİHA'nın ne olduğunu, Koral'ın ne işe yaradığını öğrendik. Evinin arka sokağının ismini bilmeyen, İdlib'in yerini haritada şıp diye gösterir oldu.
Şimdilerde ise hepimiz birer enfeksiyon uzmanı, mikrobiyolog kesildik. Artık virüs ile bakteri arasındaki farkı biliyoruz. Pandemi nedir, öğrendik. Her şeyi bir tarafa bırakın, el yıkamayı öğrendik, el yıkamayı...
'Hayat' adında bir öğretmenimiz var. Biraz eski kafalı bir eğitimci. Elinde kızılcık sopası, vura vura bilgileri kafamıza sokuyor...

Bilgi çorbasında taneleri bulmak
Hem konvansiyonel hem de sosyal medya sayesinde her dakika koronavirüs hakkında bilgi bombardımanına tutuluyoruz. Gelin görün ki, kafamızın içi çorba gibi oldu. Beynimiz adeta pelteleşti. Zira aşırı bilgi, haddinden fazla odaklanma ve gereksiz motivasyon; sağlıksız bir ruh halini de beraberinde getiriyor. Uzmanlar, ruh sağlığımızı korumak için 'sosyal medya detoksu' yapmamızı yani kendimizi biraz bu bombardımandan uzak tutmamızı salık veriyorlar. Haklılar. Çünkü sosyal medya aynı zamanda bir 'bilgi enfeksiyonu' ortamı. Düşünün, Bilim Kurulu üyelerinin adıyla sahte hesap açıp, insanları paniğe sevk edenler bile var. Diyeceğim o ki, sadece güvenilir resmi kaynakların sesine kulak verin. Eğer işiniz bizim gibi 'profesyonelce haber süzmek' değilse, günde iki bülten izleyip, sadece 20 dakika sosyal medyada dolaşmak size yetecektir. Fazlası zarar.

Hekimoğlu'nu yedirmeyiz!
Onun şahsında (!) hiçbir doktorumuzu da yedirmeyiz! Her ne kadar bir dizi karakteri olsa da, o artık kamu spotu için tercih edilen ailemizin doktoru (!). Hatta onu gerçek doktor sanarak köşesinde savunup şövalyelik nişanı almaya soyunan abilerimiz bile oldu. Tıpkı yıllarca Doktorlar dizisinde hekim rolü üstlendiği için saf vatandaşın ameliyat randevusu istediği şarkıcı Kutsi gibi...
Gelelim bizim Hekimoğlu'na... Geçen hafta hastanenin patronu Vahap Bey, onun ekibindekileri işten atma tehdidiyle bizim doktora kendi şirketinin ilaç sunumunu zorla yaptırmaya kalktı. Bizimki sahneden bazı ilaç baronlarını deşifre etti. Dedi ki, "Bizim patron, sattığı kalp ilacının patent süresi dolmaya yakın yeni bir ilaç piyasaya sürüyor. Aslında eski ilacın aynısı. Tek farkı, eskisinden biraz daha pahalı olması. Ne zeka değil mi? Şimdi hep beraber alkışlayalım kendisini..."
Hastanenin yönetim kurulu başkanı olan ilaç simsarı patron bunu karşılıksız bırakmadı tabii. Hekimoğlu'nu kovmak üzere yönetim kurulu toplantısı istedi. Ama istediği olmadı. Mesai arkadaşları ona sahip çıkıp, patronun oyununu bozdu.
Diyeceğim o ki, doktorlarımızın mücadele etmek zorunda oldukları sadece COVID-19 değil. Sektörde CEO, patron, imtiyaz sahibi ve patron postuna bürünmüş türlü çakal dolaşmakta. Neyse ki tüm bu olan bitenler dizilerde oluyor. Hekimoğlu da, patronu Vahap da sadece 'hayal' ürünü... Yoksa 'hayat' ürünü mü desem?..

Gaf kürsüsü
Çevirme yapan polise, "Senin maaşın kaç para? Ederin ne kadar?" diyen tabip albayın sözleri büyük infial yarattı.

Zap'tiye
Bu ay doğan erkek çocuklar için isim önerisi: Eyüp, Sabri, Tuncer. Kızlar için: Selin, Esmen, Rebul.

Ne demiş?
"Çocuk yapmayı düşünen varsa arsızdır. Bu genetikle ben bile düşünmüyorsam, bazıları hiç düşünmesin..." (Londra'da yaşayan şarkıcı Serel Yereli'nin tuhaf sözleri)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA