Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Savaşın gizli kahramanları

National Geographic'de perşembe geceleri 23.00'de Sular Çekilince diye bir belgesel yayınlanıyor. Ne zaman rastlasam, kumanda aletimi sehpaya bırakıyorum. Son teknoloji sonar aletleriyle deniz dibinin ayrıntılı üç boyutlu haritaları çıkartılıyor. Bu bilgi, grafik animasyonla birleştirilerek deniz, göl ve nehirlerin altında neler olduğu gün yüzüne çıkıyor. Sanki biri lavabonun tıpasını açmış gibi bütün su altı dünyası gün yüzüne çıkıyor.
Bu kez araştırmacılar Norveç'teki bir fiyordun suyunu boşalttılar. Sanal olarak tabii. İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi Almanya'sı nükleer bomba üretmeye çok yaklaşmıştı. 1942'de, istila ettikleri Norveç'teki bir reaktörde bulunan 'ağır su'ya göz dikmişlerdi. Sonunda bir tonluk ağır su üretmeyi başardılar. Bunu, atom bombası üretecekleri tesise ulaştırdıklarında, Nazilerin zaferi kaçınılmaz olacaktı. Ancak varilleri yükledikleri trenin, fiyordu geçmek üzere bindirildiği feribot patlayarak battı. Tabii Nazilerin savaş kazanma hayalleri de... Müttefik güçlerin istihbarat çalışmasıyla Norveçli komandolar feribota zaman ayarlı bir patlayıcı yerleştirmişlerdi. Tam fiyordun ortasında patlama yaşanmış, tren ve kritik yükü denizin dibini boylamıştı. O yük, 85 yıl sonra Sular Çekilince belgeseli sayesinde gün ışığına çıkartıldı.
Şu müthiş bilgiye bakar mısınız? Meğer Almanya ve Japonya'ya savaşı kaybettiren Amerikalıların Hiroşima ve Nagazaki'ye attıkları atom bombası ya da Rusların Berlin'e kadar ilerlemeleri değilmiş. 3 Norveçli komandonun operasyonuymuş. Eğer o sabotaj başarılı olmasaymış, bugün bambaşka bir dünya haritası ile karşı karşıya kalırmışız...
Şahane bir anekdot da yine National Geographic'de pazartesileri 20.00'de ekrana gelen Cosmos: Yeni Dünyalar belgeselinden geldi. Fransa Kralı 14. Louis topraklarının yüz ölçümünü merak eder dururmuş. Gök bilimci Cassini'den hesaplamasını istemiş. Hatta bunun için onu Fransa'nın tüm bilim kuruluşlarının ve kütüphanelerinin başına tam yetkiyle getirmiş. Günler sonra Cassini, Kral'ın huzuruna çıkıp acı gerçeği açıklamış: "Kralım, ne yazık ki ülkenizin yüz ölçümü sandığınızın çok altında..." Şakacılığıyla tanınan 14. Louis, acı acı gülmüş: "Vay Cassini vay... Benden, tüm düşmanlarımın ordularından daha fazla toprak aldın...
Şu belgesel ummanının uçsuz bucaksızlığına bakar mısınız?

Bozacının şahidi...
Yukarıda yazdığım gibi, belgesel izlemeyi çok seviyorum. Bunun iki sebebi var: Birincisi; gün boyu ekran başında kirlenen ruhumu çitileyip, paklamama vesile oluyor. İkincisi; genel kültürümü, bilgi dağarcığımı genişletmemi sağlıyor. Bazen hiç ummadığım bir anda yanlış bildiğim bir doğruya rast geliyor, onu keyifle heybeme yerleştiriyorum.
Çarşamba akşamı 20.00 sularında TRT Belgesel'in kaçırmadan izlediğim yapımlarından Hastane İstanbul: Korona'yı izliyordum. Hani daha önce söylemiştim ya, bu belgeseli aynı akşam, aynı saatte tüm televizyon kanallarında zorunlu olarak yayınlatın, sokağa çıkma yasaklarına gerek kalmaz. Çünkü içinde öyle ibretlik yoğun bakım görüntüleri, hastalarla yapılan öyle çarpıcı röportajlar var ki, izleyen bir daha maskesiz, mesafesiz, hijyensiz dışarıya adım atmaz.
Bu hafta da mesailerinin ardından bitap düşen doktorların mola anındaki sohbetlerine kulak kabarttım. Rahatlamak, kafa dağıtmak için neşeli bir muhabbete girişmişlerdi. İçlerinden biri, "Şıracının şahidi bozacı ne demektir?" diye sordu. Diğer doktor arkadaşları, "Benzer işi yaptıkları ve birbirlerini piyasadan tanıdıkları için şahitlik edenler" diye yanıtladı. Ne yalan söyleyeyim, ben de öyle sanıyordum. Soruyu soran doktor yanıtladı: "Hayır, ikisi de aynı kişidir. Yazın şıra satar, kışın boza..." Bir 'belgesel hediyesi' olarak şuraya not düşeyim istedim.

Gaf kürsüsü
Eski Belediye Başkanı Mehmet Kula, Kütahya Türkmenbaba Yaban Hayatı Geliştirme Sahası'nda soyu tükenmekte olan bir kızıl geyiği vurup, fotoğrafını sosyal medyada paylaştı.

Zap'tiye
Nişantaşı sokakları dolgu yaptıran ördek dudaklı kadınlarla doldu. Yakında yavru ördek sürüleri tek sıra olup "Anne, anne" diye peşlerine takılacak.

Ne demiş?
"RTÜK'ten mektup geldi. Çenemi kilitli bir kutuya koyup kendilerine göndermemi istiyorlar." (Kral Pop Radyo'da program yapan Bay J'nin sözleri)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA