Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Bildiri değil turnusol kağıdı

İyi ki yayınladılar o bildiriyi. Böylelikle kimin hangi cephede olduğu, kimin hangi üniformayı giydiği açıkça ortaya çıktı. O bildiri, adeta bir turnusol kağıdı oldu. Sislerin arkasında gizlenenler iyot gibi çıktılar ortaya. Tarikatçı amiral görüntülerini bayrak yapanların her nedense 104 darbe heveslisine gıkı çıkmadı. Tıpkı 15 Temmuz'da tankların arasından sıvışıp belediye başkanlarının korunaklı evinde ellerini ovuşturarak bekledikleri gibi yine umutla (!) beklediler.
Türkiye'nin tam bağımsızlığı için Ege'de, Akdeniz'de bayrak gösterdiği, mavi vatan uğruna Yunanın, Fransızın, Amerikalının oyununu bozduğu, sınırsız egemenlik hakkı bulunacak yeni bir boğaz geçişi inşa ettiği günlerde bu bildirinin yayınlanması tesadüf değil elbette. Allah, sizin donanmaya komuta ettiğiniz dönemde emrinizdeki kahraman Mehmetçikleri ve korumakla mükellef olduğunuz bu milleti esirgemiş neyse ki...
Ama okyanus ötesindekilere kötü bir haberim var. "Sizin çocuklar" yine başaramayacak...

Kim neyi varsa satıyor
Bu aralar ünlüler arasında müthiş bir moda başladı. Efendim, NFT diye bir uygulama var. Bir ünlü, kendini sembolize eden bir mesajı, sözü ya da videoyu sosyal medyada satışa çıkartıyor. Parayı bastıran artık onun sahibi oluyor. Daha sonra isterse onu bir başkasına çok daha yüksek bir fiyata satabiliyor...
Türkiye'de bunun öncüsü gazeteci Cüneyt Özdemir oldu. "Bu tweet bir sanat eseridir" şeklindeki tweet'ine İzzet Pinto tam 10 bin dolar ödedi. Özdemir de bu parayı Darüşşafaka'ya bağışladı. Bunun üzerine harekete geçen sunucu Saba Tümer de ünlü kahkahasını satışa çıkarıp, İzzet Pinto'ya "Benim kahkaham daha fazla eder" diye mesaj gönderdi. Pinto kayıtsız kalmadı, kahkahaya tam 90 bin lira ödedi. Tümer de bu parayı çeşitli hayır kurumlarına bağışlayacağını açıkladı. Bu arada Gülben Ergen de "Bana unutmayın ki hiçbir şey olmaz" şeklindeki unutulmaz sözünü NFT'de satışa çıkarttı.
50 dakika içinde 90 bin lirayı hiç zahmete girmeden kazanmak, asgari ücretle aile geçindirmeye çalışanlara antipatik gelebilir. Ama nihayetinde bu paraların hayır kurumlarına gitmesi bir şekilde tesellimiz oluyor. Şimdi yenilerini bekliyorum. Tarkan'dan "Çişim geldi", Sevda Demirel'den "Ne dedin sen? Şrakkk!", Orhan Gencebay'dan "Berhudar olun", Bülent Ersoy'dan "Ablan kurban olsun sana" yakında satışa çıkar mı acaba?

Dokunmatik aşklar zamanı
Yaz mevsimi yaklaşırken dondurma firmaları da yeni reklamlarını ekrana sürmeye başladılar. Bunlardan biri bana derin derin iç çektirdi.
Çocuk, plajdaki sohbete dahil oluyor. Gönlü karşısındaki kızda ama belli ki ona bir türlü açılamıyor. Sosyal medyadan onun fotoğraflarına giriyor. Bu arada yediği dondurma, telefonuna damlıyor. Bizimki onu silmeye çalışırken istemeden kızın fotoğrafını like'lamış oluyor. Bu istemsiz dokunuş bir anda aşkı ateşliyor, filan...
Şu teknolojinin nimetlerine bakar mısınız? Eskiden Göksu kıyısında ilanı aşk için kız mendilini düşürür, delikanlı onu yerden alıp koklayarak cebine koyardı. Köyde evin bekar kızıyla evlenmek isteyen genç, evin damına konulan testiyi uzaktan tüfekle vurmak zorundaydı. Çeşme başına bırakılan sevda mektubunun ise mutlaka bir köşesi yakılmış olmalıydı.
Peki ya şimdi? Her şey dokunmatik...

Ne çektiniz be firavunlar!
Mısır'da 18 firavun ve 4 kraliçe mumyası büyük bir şatafatla yeni müzeye nakledilirken tüm dünya bu seremoniyi canlı yayında izledi.
Yıllardır piramitlerdeki mezarları hırsızlar tarafından yağmalandı. Tüccar arkeologlar onları İngiliz, Fransız müzelerine taşıdı. Bilim adamları, cesetleri üzerinde onca araştırma yaptı. Yıllar boyu bir yerden diğerine taşınmaktan bir türlü rahat uyuyamadılar. Ne çektiniz be firavunlar!..

Gaf kürsüsü
Kanal D'nin haberinde bir arkeolog, İznik'te bulunan rölyefleri tanıtıyordu ancak altyazı operatörünün dil bilgisi ve sanata yakınlığı ancak "rolyep" yazmaya yetti.

Zap'tiye
İlk bakışta rütbeleri aynı gibi görünür ama kimisi 'amiral', kimisi sadece 'emir al'dır!

Ne demiş?
235 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra taburcu olan Mehmet Ali Erbil, yavaş yavaş yürümeye başladığını söylerken, espri yapmayı da ihmal etmedi: "Tam yürüyemiyorum, o yüzden ben de Instagram'dan yürümeye başladım..."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA