Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Aşıyı reddedene uzaktan iğne atılsın!

Aşı karşıtlığını anlamıyorum. İşin en üzücü tarafı da, aşıyı reddedenlerin cahil değil, okumuş yazmış, nispeten entelektüel kesimden çıkması. Çoğunun bu karşıtlığı bilimsel bir temele dayanmıyor. Biraz sıra dışı, farklı görünme sevdası, çokça da anarşik bir ruh yapısının ürünü.
Oysa konu ciddi. Resmen ölüm kalım meselesi. Çünkü toplum bağışıklığı kazanabilmemiz için şimdilik aşıdan başka seçeneğimiz yok.
Neymiş efendim, aşıyla vücudumuza çip yerleştirip bizi izleyecek hatta yöneteceklermiş. Yahu zaten an be an izlenmiyor musunuz? Sıradan bir şehir insanı günde 500 kez güvenlik kameralarının kadrajına giriyor. Bilgisayarda bir ürüne tıklıyorsunuz, ondan sonra internete her girişinizde o ürün ve türevleri karşınıza dikiliyor. Telefonda arkadaşınıza yeni bir araba alacağınızdan söz ediyorsunuz, ardından telefonunuza bankaların otomobil kredileri düşmeye başlıyor. Yani zaten takiptesiniz. Size kimsenin çip filan zerketmesine gerek yok. Rahat olun... (!)
Ben aşı karşıtlığını 'açıkça hayatıma kast edilmesi' olarak yorumluyorum. Bu nedenle biraz sonra yazacaklarıma kimse alınıp, gücenmesin.
Aşı karşıtları, kapalı alanlara sokulmasın, toplu ulaşım kullanamasın. Eğer halkla yüz yüze iletişim kurdukları bir meslekleri varsa, çalışma izinleri, ehliyetleri, ruhsatları iptal edilsin. (Şahsen ben aşı karşıtı bir spor hocasıyla çalışmak istemem ya da çocuğumu aşı karşıtı bir öğretmene teslim edemem)
Aşı karşıtlarının seyahat özgürlükleri de kısıtlansın. Hepsi 'potansiyel virüs yayıcı' kabul edilsin.
Aşı karşıtları virüs kaparlarsa, tedavileri bedava değil, ücretli olsun. Bir aşı karşıtının başkalarına virüs bulaştırdığı tespit edilirse 'Cinayete teşebbüsten' yargılansın.
Aşı karşıtları özel işaret ya da simgeler (bileklik gibi) taşımak zorunda bırakılsınlar ki, insanların onlardan uzak durması mümkün olabilsin.
Bana kalsa, tıpkı vahşi hayvanlara yapıldığı gibi uzaktan atılan iğnelerle aşılanmalarını sağlardım ya, neyse...

Yaşa sen Sabah!
Pazar günü gazetemle gurur duydum. Hepimizin tüylerini diken diken eden, aynı zamanda gözlerimizden yaşlar indiren Eymen bebek cinayetinin mahkeme kararını manşete çekmişti gazetem. Siyasetin kayıkçı kavgalarından bıkıp usanan benim gibi bezgin okurlar için 'hayatın tam orta yerinden' bir haberin manşeti süslemesi bulunmaz nimetti.
Ayrıca mahkeme heyetinin iki sanığa verdiği müebbet hapis cezasının gerekçeli kararında yer alan ders niteliğindeki "Eymen'in gülen gözleri unutulmayacaktır" ibaresinin altını çizmeleri de müthişti. Bir hakim çocuğu olarak uzun süredir bu köşedeki bazı yargı kararlarını eleştirirken mahkeme heyetlerine hep "Terazinin bir tarafına kanunlar ile beraber vicdanınızı da koyun" diyordum. Nihayet sesim duyulmuştu galiba...
Gazeteme üçüncü takdirim, attığı şahane başlık üzerine olacak: "Hakimlerin gözyaşı karara damladı..." Son yıllarda okuduğum en etkili, en vurucu, en yaratıcı başlıktı. Yazı İşleri'nde kimin aklına düştüyse helâl olsun...

Ortak yayın çağrısı
TRT 1, yarın akşam ve ertesi gün iki bölümlük 'Mahrem' belgeselini yayına sokuyor. İlk kez 15 Temmuz darbesine fiilen katılmak zorunda kalan, kandırılmış, beyinleri yıkanmış gafiller, üstelik isimleri de gizli tutulmadan kalkışmayı anlatacaklar.
Buradan tüm televizyon kanallarına çağrım var. Yarın ve çarşamba günü saat 20.00'den itibaren TRT 1 ile ortak yayına geçip, bu ibretlik belgeseli tüm Türkiye'ye izletin. İzletin ki nasıl 'bir' olunabileceğini herkese gösterin.

Gaf kürsüsü
Atv'nin Milyoner yarışmasındaki "Arkasına takılan pullukla çift sürmek için kullanılan taşıt genellikle hangisi olur? Bisiklet taksi, Traktör, Elektrikli scooter, Planör" sorusunda üçüncü üniversitesini okuyan yarışmacı, doğru yanıt "Traktör"ü ancak seyirci jokeriyle bulabildi. İşin daha da vahimi; seyircilerin yüzde 4'ünün "Planör", yüzde 3'ünün "Elektrikli scooter" seçeneğini işaretlemeleriydi.

Zap'tiye
Müge Anlı, Atv'de sezon finali yaptı. Sizi bilmem ama ben Müge'nin yokluğunda gönül kapımı iyilik için daima açık, evimin kapısını ise çift kilit altında tutacağım. Ta ki, Eylül gelip de, Müge içime huzur veren o bekçi düdüğünü ekranda yeniden çalana kadar...

Ne demiş?
Show Haber muhabiri Mustafa Mandev, macera parkında tırmanmaya çalışıp, yarısında koala gibi yapıştığı direkten aşağı seslendi: "Ya, ben babama bile böyle sarılmadım."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA