Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Karıncalar kadar olamadık

Belgesel izlemek hem insanın genel kültürüne katkıda bulunuyor hem de ufkunu genişletiyor. Bu kez de BBC Earth kanalındaki Dahi Hayvanlar belgeselinde 'mübarek hayvan' karıncanın bir başka faziletinden haberdar oldum.
Bilim insanları, karıncaları zarar vermeden uyuşturup, üzerlerine minik bir sinyal verici taktılar. Avcı karıncalardan birine de mantar bulaştırdılar. O andan itibaren avcı karıncalar yuvanın iç kısımlarına girmeyip, dışarıda zaman geçirmeye, birbirlerinden de uzak durmaya başladılar. Yuvanın içindeki normal karıncalar da aralarına mesafe koyup daha az temasta bulundular.
Bu hikayeyi neden buraya taşıdığımı anlamışsınızdır. İçinde bulunduğumuz şu korkunç pandemi döneminde ne yazık ki insanoğlu olarak karıncaların duyarlılığına, özenine ve iş birliğine ulaşamadık. Memlekette her gün 250 kişi hastalıktan ölüyor ama ne yüzümüzde maske, ne aramızda mesafe var.
Karınca bizim hayatımızda 'küçüklüğün' simgesidir. Alçak gönüllülüğü anlatmak için 'karınca kararınca' deriz mesela. Meğer ne 'büyük' hayvanlarmış.
Sanırım artık birbirimize "Bahçendeki karıncalardan nasıl kurtuluyorsun?" demeyi bırakıp, onları daha dikkatlice izleyerek bir şeyler öğrenme zamanıdır.

Facianın ardındaki sır
Discovery Channel'daki Estonya Feribotu Faciası belgeselini nihayet izleme imkanı buldum. 28 Eylül 1984'de Estonya'nın başkenti Tallin'den, İsveç'in başkenti Stokholm'e giden Estonya adlı feribot Baltık Denizi'nde alabora olarak batmış, 852 yolcu hayatını kaybetmişti. Kıyıya çok yakın bir yerde, bir buçuk saatte batan feribottan niye sadece 124 kişinin kurtulduğu sorusu ise psikoloji literatürüne 'Estonya Feribotu Sendromu' olarak geçmişti. Çünkü kurtulanlar, gemi ilk su almaya başladığında kendilerini hemen suya atanlardı. Geri kalan 852 kişi ise gemi kaptanının "Sakın panik yapmayın, dünyanın en güvenli feribotunda bulunuyorsunuz" sözüne inanıp, gemi alabora olana kadar su boşaltma işlemlerini izleyenlerdi.
Belgeselde Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Rus silahlarının bu feribot ile Estonya'dan İsveç'e kaçak olarak götürüldüğü iddia ediliyordu. Estonya hükümetinin bugüne kadar enkazda araştırma yapılmasını engellemesi de bu iddiaları doğrular nitelikteydi.
Şimdi sıkı durun: Araştırmacıların yolu Türkiye'ye düştü. O dönem Karl Övberg ismini kullanan Kadir Kaymaz, eski Rus silahları üzerinden ticaret yapan biriydi ve gemiye binerken o teçhizatı teşhis etmiş, ifade vermişti. Kaymaz, "İfademden sonra beni aradılar ve 'Sakın Estonya'ya gelme' diye tehdit ettiler. Bu muhtemelen gemideki gözlemlerim içindi" dedi.
Estonya enkazına dalış yasağı halen sürüyor. Belli ki gizlenmesi gereken uluslararası bir suç var. Neyse ki gerçeklerin bir gün su üstüne çıkmak gibi bir huyu vardır. Bekleyelim....

Z Kuşağı "Nihat Hatipoğlu" dedi
MediaCat ve Ipsos araştırma şirketlerinin anketinde Z Kuşağı olarak adlandırılan genç kesimin ekranda en güvendiği isimler arasında Atv'deki programlarıyla tanıdığımız Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu zirvede yer aldı.
Peki ya birçoklarının sorumsuz, gamsız, hatta ateist ve deist diye suçladığı (Bu büyük bir iftira ve algı operasyonudur) gençlerin, ekranda gördükleri bir ilahiyat profesörüne bu denli güven duymasının sebebi ne? Cevabı bana göre çok açık: Nihat Hocamız çok sade ve net anlatıyor. Bazıları gibi dini ve ahlaki konuları kendi hayat görüşüne göre, bağnazca eğip bükmüyor. Sürekli gençlere, çocuklara mikrofon uzattırıyor. Dikte etmiyor, ikna ediyor. Gençlerin önder belledikleriyle ilgili beklentisi de bu değil mi zaten?
Sultanahmet Meydanı'ndaki programların yıllardır gençler ve çocuklarla dolması boşuna değilmiş meğer...

Ne demiş?
"Talim meydanında teri çok akanın, cenk meydanında kanı az akar." (Atv'nin dizisi Kuruluş Osman'dan)

Şeref kürsüsü
Taksici Metin Güler, Kazakistanlı turistin arka koltukta unuttuğu, içinde 135 bin lira bulunan çantayı bir an bile tereddüt etmeden karakola teslim ederek, taksicilerin son zamanlarda bozulan imajını düzeltti.

Zap'tiye
Ünlü iş adamı Elon Musk, attığı tweet'lerin büyük çoğunluğunu tuvaletteyken yazdığını söylemiş. Geç kaldın kardeş. Atalarımız onu yüzyıllar öncesinden söylemiş: "Türk'ün aklı ya kaçarken, ya..."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA