Öldürdükleri kız çocuklarını dere kenarlarına gömenler... 2 yaşındaki bebelere tecavüz edenler... Genç kızların kafalarını koparıp, surlardan atanlar... Sanki zorla bir korku evine tıkılmış gibiyim. Ne yapsam da bir türlü çıkışı bulamıyorum. Her günün sabahında, her köşeyi döndüğümde karşıma bir başka şeytan çıkıyor.
Bütün bu olup bitenleri "denetimsiz sosyal medyanın", "mafyatik dizilerin" ya da "bilinçsiz ebeveynlerin" kucağına bırakıp olay yerini terk edemeyiz. Çünkü bu şeytanların yollarına taşları el birliğiyle döşedik.
Çocukları televizyonların, cep telefonlarının, tabletlerin önüne el frenlerini çekmeden biz park ettik. Denetim görevini hep devlete bıraktık. Çocuklarımızın zihnine ve ruhuna sevgi ve merhametin yerine parayı biz yerleştirdik. İmanı, vicdanı, saygıyı, sevgiyi keşfetmeleri için önlerine ışık tutmadık. Bu yüzden el yordamıyla yürüdükleri o karanlıkta önlerine ilk kim çıkarsa ona tutundular, onun peşinden gittiler.
Bir rock konserinde perdeye yansıtılan satanist ayininin ve şeytani figürlerin onlarda nasıl bir tahribat yaratacağını öngöremedik. Sokağın kanalizasyonlarının, kapısını sıkı sıkıya kilitlediği odasının ortasından aktığını fark edemedik. Her şeyi ya bağnazlığa ya seküler yaşam biçimine bağladık. Güttüğümüz sığ siyaset, bu iki zıt rengin arasındaki gri tonları görmemizi ve bunu çocuklarımıza öğretmemizi engelledi.
Çocuklara ya füzelerle vurulan kasabaları ya Samuray kılıcıyla öldürülen genç kızları ya da sonu gelmez afetleri, kazaları, felaketleri izlettik. Onlar da kaçınılmaz olarak dünyanın savaş, terör ve vahşetten ibaret olduğu duygusuna kapılıp kendilerini bu dünyada konumlandırabilmek için yüreklerini kötülüğün her türlüsüne açtılar.
Şimdi birbirimizin suratına şaşkın şaşkın bakıp "Nereye gidiyor bu dünya?" diye sormak için vakit çok geç. Nereye gidecek? Çocuklarımızın zihnine ve ruhuna yüklediğimiz navigasyonla cehennemin dibine!..
İSTEMSİZ BEKARLAR
İki genç kızımızı vahşice öldüren Semih Çelik'in Incel adlı bir "dijital tarikata" mensup olduğu ortaya çıktı. Kendilerine "İstemsiz Bekarlar" adını veren bu çete, Discord üzerinden gençlere nüfuz edip onları binbir kötülüğün içine çekmeyi başarıyor. İstemsiz Bekar, batıda "looser" denilen "kaybedenler kulübü"nden başka bir şey değil. "Ben çirkinim, fakirim, güçsüzüm. Bu nedenle hiçbir kadın bana bakmaz. Ben de onlardan intikam alayım bari" diyen meczupların bir araya geldiği sosyal bir habis ur... Bu dijital ortamda Semih Çelik bir balığı parçalarken aslında insanın nasıl parçalara ayrılabileceğini anlatmış, inanabiliyor musunuz? Yani vahşet bağıra çağıra gelmiş ama ruhumuz duymamış...
Discord'a erişim engeli getirilmesini olumlu buluyorum. Ama Discord kapanır, yerine Miscord açılır. Önemli olan platformları kapatmak değil, gençlerin zihinlerini açmak.
Bu arada artık "Yasakçı" sıfatını memnuniyetle kabul ediyorum. Bundan 10 yıl sonra "Gençler bu hale gelirken bir gazeteci olarak niye kılını kıpırdatmadın?" diye suçlanmaktan çok daha iyidir...
HAYVANSEVERLİK DERSİ
Atv'deki Kur'an ve Sünnet programında sokaktaki insanlara "Bugün Allah için ne yaptınız?" diye soruldu. Vatandaşın kimi namaz kıldığını, kimi muhtaçları doyurduğunu, kimi de sokak hayvanlarını beslediğini söyledi. Hayvanseverliği ile tanınan Prof. Nihat Hatipoğlu bu sonuncusunun üzerinde özellikle durarak önemli mesajlar verdi:
"Yardıma muhtaç hayvan bir domuz olsa bile ona yardım etmek, yarasını tedaviye çalışmak gerekir. Bu arada avlanma konusunda da çok soru geliyor. Keyfi safari olmaz. Keyfi hayvan öldürmek haramdır. Sırf nişancılığın gelişsin diye bir kuşu öldürmek haramdır. Keyif için balık tutmak da haramdır. Vurduğunu, tuttuğunu yiyeceksin. Avcılığı sadece beslenme ihtiyacıyla yapacaksın."
Gaf'let kürsüsü
Adana'da bir diş hekimi, "Sen benim hasmımın dişini nasıl tedavi edersin?" diyen bir saldırgan tarafından muşta ile darp edildi.
Zap'tiye
MOBESE icat edilmeden önce mahallede emniyet böyle sağlanırdı.
Ne demiş?
CHP'li Şaban Sevinç: "İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Kurban Bayramı'nda halka dağıtmak için topladığı etleri Kent Lokantası'nda satıyor."