Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞENGÜL BALIKSIRTI

Londra ve bir kaşmir dokunuş!

Geçen Cuma, ruhum kararmıştı. Mutsuzdum, umutsuzdum.
Afyon patlamasından sonra haberlere bile bakamaz olmuştum.
Hareketsizdim ve donuktum.
Bu nedenle hafta sonu gerçekleşecek Londra seyahatine gitmemeyi bile düşündüm.
Sanki dünya da durmuştu, ben de.
Sonra "Hadi" dedim.

SILK&CASHMERE LONDRA'DA
Bazen olduğun dünyadan bir pencere açıp başka yerlere bakmak en iyisidir.
İlaç gibi gelir; havan tazelenir, ciğerlerin oksijenle dolar.
Aynen öyle oldu.
Londra'da hava, Londralılar'ı bile şaşırtacak derecede sıcak. Günlük güneşlik. Hayat cıvıl cıvıl ve biz tarihi Portobello'dayız.
Tarihi 18'inci yüzyıla dayanan bu caddede Türkler'in sesi duyuluyor çünkü gurur markamız Silk&Cashmere'in bir mağazası açılıyor.
Türkiye'nin gururu, girişimci Türk kadını Ayşen Zamanpur'un gözlerinin içi gülüyor çünkü inançlı... Silk&Cashmere ile kaşmirin anavatanını fethetmeye gelmiş ve görülen ilgiye bakılırsa da bunu başarmış.
Londra Büyükelçimiz'in de katılımıyla gerçekleşen açılıştan sonra uzun uzun sohbet ettik; tutkusunu nasıl bir markaya, bir işe, bir yaşam biçimine dönüştürdüğünü konuştuk.
Ayşen; işini, iş gibi görmeyen kadınlardan.
Kaşmiri, ona dokunuşunu, dünyanın dört bir yanına dağılmış mağazalarını (23 kent, 150 satış noktası), Çin'deki keçileri anlatırken bile gözlerindeki ışığı görebiliyorsunuz.
Karayipler'den Melbourne'a, Zürih'ten Azerbaycan'a, Riga'dan Barselona'ya uzayıp giden bu zincirin arka planındaki hikayeyi merak edince, 20 yıl öncesine gidiyoruz.

ÇİN'E YOLCULUK
Benetton mağazalarıyla edindiği perakendecilik tecrübesiyle aslında tohumlar atılmış oluyor. "Benim bir marka yaratmam gerek" diyor.
Çin'e yaptığı seyahatlerde kaşmir ile tanışıyor. İş hayatındaki bütün tecrübelerin birleşimiyle puzzle tamamlanıyor ve Benetton'ı devredip kendi markasını yaratmak için kolları sıvıyor.
1992'de, Çin'de ilk yatırımlar yapılıyor; bir kaşmir fabrikası ile ortaklığa giriyor, ilk ürünler üretiliyor ve hikaye hızla gelişmeye başlıyor.
Koca bir 20 yıl geçiyor.
Moğolistan'daki ağıllarda seçilen keçilerden elde edilen kaşmirin hikayesi de şaşırtıyor bizi.
Bir keçiden üç ayda 50 gram kaşmir çıkıyormuş. İnce bir kazak için ise 300 gram kaşmir gerekiyor.
Buyrun hesabı siz yapın.
Bu arada ilginç bir şey öğreniyorum. Keçi, İç Moğolistan'daki eko sistemin dışına çıktığında, kaşmir keçisi olmaktan çıkıp normal keçiye dönüşüyormuş. (Dünyanın dengesinin nasıl bozulduğuna bundan daha iyi bir örnek olabilir mi?)
Satışta Zürih birinci sırada yer alıyormuş. İkinci sırada İstinye mağazası var. Paris ise üçüncülüğe oynuyormuş.

KAŞMİRİN HİKAYESİ KİTAP OLACAK
Ayşen Zamanpur'un ruhundaki girişimcilik bitecek gibi değil. Bu başarı hikayesini sürekli gençlerle paylaşıyormuş.
Zamanpur bu kez de bir kitapla; bir hayalin nasıl gerçeğe dönüştüğünü, büyüdüğünü, Kaşmir yolunu ve belki keçilerini daha büyük kitlelerle paylaşacak.
Ve dünyayı fetheden Türk markalarının en önemlilerinden birinin yaratıcısı olarak; kim bilir kaç gence, kendinden korkana-kaçana, cesaret bulamayana ışık olacak, yol gösterecek.
Dedim ya yola çıkarken içim karanlıktı diye...
Dönüşte gayet keyifliydim.
Hem Londra'nın güneşi, hayatın akıcılığı ve enerjisi, hem de bir Türk girişimci kadının hikayesi beni yeniden canlandırdı, tazeledi...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA