Televizyonlarda hep aynı isimlerin katıldığı, hep aynı kısır tartışmaların yaşandığı, kimsenin kimseyi dinlemediği, egoların çarpıştığı hiçbir tartışma programını bugüne kadar izlemedim.
O programlara katılanların listesini yapsanız, sayıları 30'u bile bulmaz; öyle bir kısır döngü. Her an, her konuda konuşuyorlar ve sürekli tartışıyorlar, sürekli bağırıyorlar.
Hiç kimsenin birbirini anlama çabası, dinleme çabası yok!
Topluma yapılan her türlü dayatmaya karşı çıkarken bir bakıyorsunuz ki aslında onlar da aynısını yapıyor; herkes kendi fikrini dayatıyor.

GERÇEKLER TUTMUYOR
Gezi Parkı olaylarından sonra televizyon karşısında daha çok zaman geçirmeye başladım. Haberleri de izledim, tartışmaları da.
Ama değişen bir şey yok.
Yine aynı insanlar.
Oysa hayatta başka bir şeyler oluyor.
Sokaktaki gerçekle, stüdyodaki gerçek birbiriyle örtüşmüyor.
Günlerdir Gezi Parkı'ndaki protestolarda yer alan gençleri konuşuyoruz.
Hiçbir politik görüşü savunmayan, sadece daha yaşanılabilir bir dünya için, kendi geleceklerine sahip çıkmak için sokağa çıkan gençler var.
Ama onların diliyle, büyüklerin dili aynı değil.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)'nun 2012 verilerine göre; 15-24 yaş grubunda, 12 milyon 600 bin genç var Türkiye'de. Ve Türkiye'nin toplam nüfusunun yüzde 16.6'sını oluşturuyorlar.
Belki de, seslerini başka hiçbir platformda duyuramadıkları için Twitter'ı çok aktif olarak kullanıyorlar.
Türkiye, Twitter kullanımında dünyanın önde gelen ülkelerinden.
New York Üniversitesi'nin yaptığı araştırmaya göre; Gezi Parkı olaylarının alevlendiği 31 Mayıs günü, sekiz saatte 2 milyon tweet atılmış.
Yani bilgi ve yorum, coşmuş bir nehir gibi akıp gitmiş.
Bu sayede örgütlenilmiş, bu sayede bilgiye ulaşılmış, bu sayede insanlar kendini ifade etmiş.
Bu dinamikler karşısında televizyonlar hâlâ stüdyoların soğuk ortamlarında, toplumun çok bilenlerinin birbirlerini dinlemeye bile tahammülü olmayan yaklaşımlarıyla saat dolduruyor.
Oysa... Ali Kırca yapsa bir 'Siyaset Meydanı', alsa o gençleri stüdyoya... Bir konuştursa, anlattırsa...
"Derdiniz ne?" dese, "Ne istiyorsunuz, ne bekliyorsunuz?" diye sorsa... Görün bakın ne fikirler uçuşacak.

NEMALANMA KAYGISI
Kimse Gezi Parkı'ndaki çekirdek hareketin asıl kahramanlarını konuşmuyor, herkes bunu siyasi bir kavgaya dönüştürüp oradan nemalanmaya çalışıyor.
Galiba, konuyu en iyi toparlayıp anlatacak olan Lacoste'un sahibinin şu anlamlı sözü:
"Eğer ürünlerimizi gençleştirmezsek, mevcut müşterilerimizle birlikte yaşlanıp ölürler."