Amerika'da 'talk show' dendi mi artık sadece Jay Leno ve David Letterman gelmiyor akla... HBO kanalında yayınlanan 'Real Time with Bill Maher' ise, Amerika'nın en zeki talk show'u olarak görülüyor. Maher, parlak zekası ile savunduğu bir konuyu (politik veya değil) müthiş bir espri kabiliyeti ile ve lafını hiç esirgemeden insanlara ulaştırıyor.

İNCE VE KESKİN ELEŞTİRİ
Konukları programa, resmen dersine çalışır gibi hazırlanıp, geliyorlar... Yeni çıkan albümünü, filmini veya kitabını tanıtmak için gelen konuk, enteresan şeyler katıyor programa. Aksi taktirde kendisi 'yetersiz' görünüyor... Konuşulan konular ne olursa olsun (politika, magazin, sosyal, çevresel) yapılan sohbetler; ince ve keskin eleştiriler ve zeki esprilerle izleyiciyi hem düşündürüyor, hem de güldürüyor. Daha genç ve yenilikçi nesil, artık gündemi haber programlarından çok, toplumun fonksiyonsuzluklarını ve zıtlıklarını çok akıllıca ortaya koyan bu tip eğlendirici programlarda takip ediyor. Mesela, Time dergisinde Amerika'nın en çok güvenilen habercisi olarak politik komedyen Jon Stewart'ı seçmişler. Stewart, bu yıl kendi alanında 7'nci Emmy Ödülü'nü kazandı. Çünkü sahici bir yönü var, izleyiciye güven telkin ediyor.

İZLEYİCİYİ EĞİTEBİLİR
Benim kaçırmadan izlediğim iki isim daha Stephen Colbert ve Keith Olbermann... Bu isimler, haberciliği ve eğlenceyi birbirine bağlayarak Amerika'da fenomen haline geldiler... Programlarına katılan konuklarla insanı ekrana kilitleyen enteresan ve zeki sohbetler yapıyorlar. Artık yeni nesil bundan aşağısını beğenmiyor çünkü! Türkiye'de, bu isimlere en yakın kapasiteyi Okan Bayülgen'de görüyorum. Bayülgen, zekası, karizması ve konuğunun zeki yönünü ortaya çıkartma ihtiyacı ile izleyicisini eğitebilecek bir talk showcu. Lafı çok uzatanları kesip, başka konuya geçmesini iyi biliyor. Fikrini hiç çekinmeden, hatta bazan acımasızca söyleyebilmesi, kendine ayak uyduramayan konuğunu hafiften taciz etmesi bile, izleyici üstünde bir dinamit etkisi yaratıyor.

KONUK, KATKI YAPMALI
Bazıları duymak istemiyor diye düşüncelerini yumuşatma ihtiyacı hissetmiyor. Bayülgen'in ekim ortasında başlayacağı programlarına getirmek istediği yenilikçi anlayışı okuyunca çok heyecanlandım: Gerçek konuları, enteresan insanlarla tartışmak... Bayülgen programa çıkan ünlülerin çoğunun samimi olmadığından şikayetçi. "Ben burada kaymakam gibi durayım, bu Okan, hep benim filmimden bahsetsin" tarzındaki konukları istemediğini, programa birşeyler katacak enteresan kişilere yer vereceğini söylüyor. Bayülgen, daha dolu programlar yapmak istiyormuş. En güzel tarafı da bunu illa sosyal sorumluluk projesi olarak görmemesi. Bayülgen'den otomatik bir şekilde beslendiğiniz, aynılığı ile can sıkan bir talk show yerine, izleyeni daha zeki ve enterasan sohbetlerle düşündürüp, eğitirken eğlendirebilecek bir şov bekliyorum. Türkiye'nin Bill Maher'i olmasını umuyorum. Tarzını biraz ukala bulabilirsiniz ama bunu da artık hasret kaldığımız zeki bir şovun bedeli olarak görün bence...